Çocuklar en değerli varlıklarımızdır. Bu nedenle onların üzerlerine titreriz haklı olarak. Çünkü herkes çocuğunun en iyi olmasını ister. Onun iyi olması için elinden geleni yapar. Ya da yaptığına inanır. Çocuklarımızın iyi bir insan olması için onlara sık sık öğütler veririz. Oysa bilmediğimiz bir nokta var. Çocuklar duyduklarını değil, gördüklerini daha iyi öğrenir. Ve tüm çocuklar çok iyi birer gözlemcidir. Yani harika kayıt yapan birer kameralardır. Sizin fark etmediğiniz ve görmediğini zannettiğiniz tüm hareketlerinizi kaydeder. Harika gözlem yapan çocuklarımız söylediklerimizi değil, yaptığımız hareketlerimizi öğrenir ve yapar. Bu sebepledir ki, sürekli nasihat etmeniz onlara bir şey öğretmediği gibi onları rahatsız eder ve sıkar. Bizlerde onların öğrenmesini istediğimiz için nasihatlerimizi sürekli tekrarlar dururuz. Bizlerde tekrarladıkça daha iyi öğrendiklerini zannederiz. Oysa onlar bizi izleyerek nerede, ne zaman, ne yaptığımızı öğrenir. Kendisi de bu şekilde davranmaya başlar. Çünkü kalıcı olan duyduğu söz değil, gördüğü davranıştır. Bizde meşhur bir söz vardır. ‘Benim yaptığımı yapma, söylediğimi yap’ diye. Çok yanlış ve öğretmekten uzak bir cümledir. Bu söz çocukların davranışını etkilemeyen ve onlarda anti pati uyandıran bir sözdür. Ne demek: Yaptığımı yapma ama söylediğimi yap! Çocuklar muhtemelen içlerinden; ‘Madem yanlış olduğunu düşündüğün bir şey yapıyorsun ve benim yapmamı istemiyorsun, o halde sen neden yapıyorsun’ diyeceklerdir. Bu yanlış davranışların izahı çok zor, aslında izahı yoktur. Biz sadece içimizi rahatlatmak için söylüyoruz. O da kendimizi kandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Çocuğumuzun iyi bir insan olması için yapmamız gereken şey, ona davranışlarımızla örnek olmaktır. Bundan başka çıkar yolumuz yoktur. Hele de bizi küçük düşüren, yaptığımı yapma cümlelerini asla kullanmamalıyız. Kitap oku! demek yerine, evdeki televizyonu kapatıp elimize bir kitap alıp okumak en doğru hareket ve öğüt olacaktır. Ben içiyorum ama siz sigara içmeyin! demek yerine, sigara içmemek ve böylece çocuğumuza daha inandırıcı olmak gerekiyor. İkinci bir konu da
çocuklarımıza paha biçmeyi değil, değer vermeyi öğretelim. Maddiyatın ön plana çıktığı günümüzde, biz de kendi çocuklarımızı bu maddiyata kurban etmeyelim. Bunu da yine bizler davranışlarımızla belirliyoruz. Çocuğumuzun yanında birçok olayı ve kişileri maddiyata göre değerlendiriyoruz. Onlarda bizden öğrendikleriyle insanlara paha biçmeyi öğreniyor.
Biz onlara paha biçmeyi öğretirsek onlar her şeye paha biçer. Değer vermeyi öğretirsek insanlara değer verir. Paha biçmeyi öğrenen biri herkese ve her şeye paha biçer ve ona göre davranır. Anne babası olsa bile… Fakat değer vermeyi öğrenen bir birey, sevdiklerine değer verir ve onlara değerine göre davranır. Başta da belirttiğim gibi çocuklarımız en değerli hazinelerimizdir. Bu nedenle onlara değer verelim ve değer vermeyi öğretelim.
Onları nasihatlarımızla sıkmak yerine, onlara davranışlarımızla örnek olalım. Çocuklar bizim öğretmek istediğimizi değil, öğrenmek istediklerini öğrenirler. Bu nedenle onları sıkarak değil, rahat ve istekli bir şekilde öğrenmeye sevk etmeliyiz. Onlarda öğrenme isteği oluşturarak öğrenmesini kolaylaştırmalıyız. Kolay değil tabi çocuk yetiştirmek. Her şey söylendiği gibi olmuyor. Her zaman iki kere iki dört etmiyor. Evdeki hesap çarşıya uymuyor. Allah kolaylık versin.