Darbe girişiminden sonra gündemimize yeniden idam tartışmaları geldi. (aslında idam gündemimizden hiç çıkmıyor) ‘Darbecileri idam edelim mi?’ sorusu cevap arıyor. Biliyorsunuz idam kararı Terör lideri Öcalan bize teslim edildikten sonra kaldırıldı. Yani Öcalan idamın kaldırılması şartı ile verildi. Daha sonra yani 2000’li yıllarda ise Ak Parti hükümeti tarafından bir daha gelmemek üzere rafa kaldırıldı. Peki, idamı kaldıran parti neden tekrar idam istiyor? Benim tahminim; Sayın Cumhurbaşkanımız halkı rahatlatmak ve düşmana gözdağı vermek için dillendiriyor. O da idamın yeniden getirilmeyeceğini çok iyi biliyor. Peki, darbecileri ne yapmalı? Halk kızgın, kendi vatandaşına kurşun yağdırıp bomba atan vatan hainlerinin idam edilmesini istiyor. Bu onların en doğal hakkı, doğal olanı da bu olsa gerek. Ancak idamın getirilmesi olayın kızgınlığı ile hemen yapılacak iş değil. Öfke ile kalkan zarar ile oturur düsturu var. İdamın getirilmesini ben de destekliyorum. Ancak bu soysuzların idam edilmesinden çok, kötü hapishane koşullarında tutulmasını istiyorum. Öyle bir hapishane olmalı ki, idam edilmek istemeliler. ‘Keşke ölseydik de, bu durumlara düşmeseydik!’ diyebilecekleri bir hapishane. Müebbet hapis cezası arttırılmalı, hapishane şartları ağırlaştırılmalı. Bu darbeciler ömürlerinin geri kalanını hapiste pişmanlıklarla geçirmeli. Ölüm onlar için kurtuluş olmalı. Darbeciler için böyle bir yasa hazırlanmalı ve onları darbe girişimine girdiklerine pişman etmeli. Zaten böyle bir çalışmanın olduğu konuşuluyor. İkinci bir konu ise darbeye katılan askerlerin (erlerin) durumu: Askeriyede herkes emir komuta zincirini bilir. Erlerin itiraz yetkisi yoktur. İtiraz eden en büyük cezayı alır. Ancak burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bu darbe dönemlerinde askerler, ‘Operasyon var’ veya ‘Acil’ koduyla gece vakti sokağa çekilir. Erlerin ‘Nereye ve niçin gidiyoruz?’ diye bir soru sorma hakkı ve yetkisi yoktur. Emirle çıkarlar. Ancak sokağa çıkan askerler elinde Türk bayrağı taşıyan ve devletin lehine propaganda yapan halka ateş açıyor ise bu sorgulanmalı. Er de olsa, sokaktaki Türk bayraklı ve devletine yöneticisine sahip çıkan vatandaşına ateş açanlar bence sorguya alınmalı ve tutumuna göre yargılanmalı. Çünkü kendi vatandaşına, hele de bu dönemde (eskiden durum belki farklıydı) silah çekip ateş etmek kabul edilir bir hareket değil. Biliyoruz ki, bu dönemlerde halkın üzerine ateş açılmıyor. Zaten eskiden açılırken de yanlıştı. Şimdide yanlış. Bunu her asker biliyor. Er de subay da. Darbe gecesi darbe severler ve darbeciler, askere yapılan müdahaleye itiraz ediyor. Bu itirazcı yanlı kişiler kendi askerimizin halkın üzerine ateş açmasını görmeyip askere atılan tekmeye itiraz ediyorsa ben o kişilerin iyi niyetinden şüphe ederim. Böyle bir gecede tekmeleri ön plana çıkartmak darbecileri desteklemek demektir. Bir insan silahla vurulup, tankla tepelenen ve üzerine bomba yağan halkı göremeyip, halkına silah sıkan, bomba atan ve tankla halkın üzerine yürüyen askerin dayağını görüyorsa o da darbecidir. Kimse kusura bakmasın ama kendi halkına acımasız bir şekilde ateş açan ve halkı tanklarla tepelemeye çalışan askerler tekme ve dayağı hak ediyor demektir. Zira ölümü göze alıp tankın önüne yatan sivil vatandaş kadar cesur olmayan bir askerin Türk ordusunda yeri yoktur. Askerimiz ölümü göze alıp tankın ve silahların önüne çıkan kahraman halk kadar cesur olmalı ve komutanına: ‘Komutanım ben kendi halkıma ateş açamam ve onların üzerine tank süremem’ demelidir. Yoksa boş yere asker olmasın. Halkına silah sıkmadığı için ceza almayı göze alamayan bu tip korkak askerlerin ordumuzda ve içimizde yeri yoktur.