Kıymetli okurlar… Bu hafta ki yazımda yine evlilik konusuna değinmek istedim. Hatırlarsanız daha önce bir yazımda da bu konuya değinmiş, evliliğin ‘’Seni ömür boyu sevebilirim ve sana katlanabilirimin sözleşmesi olduğu’’ diye belirtmiştim…  Yazıyı biraz açalım mı? Sevebilirim ne demek= Sana duyduğum sevgi ve saygıyı rencide etmezsen kalbimi kırmazsan bu evlilik devam edebilir. Yok! Eğer sana duyduğum güveni boşa çıkartırsan bu evlilik belki kâğıt üstünde devam ediyormuş gibi görünebilir fakat aslında bitmiştir. Ve kıyılan nikâh yok hükmüne çoktan geçmiştir… Katlanabilirim ne demek= Seni sevdiğim saydığım için veya çocuklarımız var çocuklarımın hatırı için katlanıyorum. Bu toleransımı kötüye kullanırsan bir noktaya kadar demektir. Devam edelim….  Evlendikten sonra eşler birbirlerine karşı nasıl davranıyorlar? İmzayı atarken verdikleri sözün arkasında durabiliyorlar mı? Söz vermek sorumluluk almak demektir. Benim bildiğim aklı başında olan insanlar tutabilecekleri sözleri verirler. Tutamayacakları sözleri vermezler… Bir diğer konu ise… Evlenen çiftlerin birbirlerinin üstünde kurmaya çalıştıkları güç dengesi... Kadın kocasına – kocası kadına her dediğini yaptırmaya çalışırsa… Bana göre o evlilik baştan fesh olmuş farklı evreye doğru yol alıyor demektir. Çünkü evlilikte karşılıklı olarak benim dediğim olacak aşamasına gelindiği vakit o evlilikten hayır gelmez. Ayrıca şöyle bir düşünelim. Karı-koca birbirlerinin her dediğini harfiyen yerine getirirse sonuç ne olur? Daha önce birkaç yazımda da belirtmiştim. ‘’ Hz. Ali’nin sözü… Rabbin seni hür yaratmışken başkasının kölesi olma!...’’  Yani demek istediğim her denileni yapmak, eş köleliğine götürür ki her türlüsü aşağılayıcı bir durumdur. Şayet yanlış bir sürece sürükleyecekse bu sağlıklı bir durum değildir. Karşı çıkmak gerekir. Charles Darwin şöyle der…. ‘’ Hayatının bir saatini bile harcayan biri hayatın değerini fark etmemiştir.’’ Evlilik kurumu da böyle bir şeydir. Bir diğer konu; Ailelerin kızlarına verdiği öğütler... Örneğin: ‘’Kocaya cevap verme… Sus ses etme. Kocan ne derse onu yap?’’ Bunun kadar absürt bir bakış açısı olamaz. Ömrünü paylaşacağı insana cevap vermemek ne demek? Hoş şimdilerde bu öğütleri çokta dinleyen kalmadı… Ama! Bir an durup düşünelim mi? Kimler cevap veremez? Hani şu eski Amerikan dizilerinde izlerdik. Bir zamanlar köle İsavra vardı. Eski Brezilya dizisi… Ardından Kuzey Güney savaşı yapmışlardı. Hah!!! İşte tamda demek istediğim bu! Efendilerinin önünde diz çözen köleler cevap veremez. Mevlana şöyle der… ‘’ Gülü seven dikenine katlanır!’’ Sevmeyende hırrr çıkartır, her bir şeyi bahane eder durmadan kavga –dövüş evliliği zehirler. Hayat ilginç bir şey! Bir bakıyorsunuz en umulmadık insanlar çok güzel anlaşırken, en beklenmedik insanlar da bir türlü anlaşamıyorlar. Hep bir sorun? ‘’Bu hep birleri’’ yazacak olsak liste gibi uzayıp gider… Son söz ‘’Hiçbir evlilik birbirinin garanti bankası değildir. Hiç kimse birbirinin kötü huyunu – suyunu çekmek zorunda değildir. Kadın- Erkek birbirine önem vererek ve birbirlerinin sözlerini kaâle alarak- adaletle -sadakatle ve birbirine güven duyarak olur! Sağlıklı evlilikler sağlıklı eşlerden ve mutlu bir aile ortamında yetişen çocuklardan oluşur. Çünkü aile toplumun bel kemiğidir.’’ Diye bir düşünce tarzı… Her ne kadar ben bu yazıyı yazsam da siz size ne uyuyorsa onu yapmanız da daha akılcı olacaktır… Çünkü: ‘’hiç kimse kimsenin içini bilemez…’’  Bu yazdıklarım naçizane dışarıdan bir gözlem…  Tabi mutlu evliliği olan insanlara söyleyecek sözümüz yok? Ayrıca bir başka yazımda kadınların eşlerine çocuk muamelesi yapma konusunu yazacağım. Kadınlarımız alınmasınlar ama biraz eleştireceğim… Bu da çok önemli bir konu!!! Ne dersiniz! Gününüz sevgi ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız. Detay: Birçok evli insan aslında yaşarken evlilikleri çoktan bitmiş iş işten geçmiştir. Evlilik cüzdanı ‘’kâğıttan bir prangaya’’ dönüşmüştür. Her iki tarafta boynundan çıkartmak için uğraşır durur. Unutulmamalıdır ki hayatta hiç kimse vazgeçilmez değildir. Hz. Ali…. ‘’ Dört şey asla geri gelmez; Söylenen söz, Atılan ok, Geçmiş hayat, Ve Kaçırılmış fırsat.’’ ‘’