Hak Yolunda Ilerlemek Yürek Işidir, Akıl Işi Değil… Kılavuzun Daima Yüreğin Olsun, Omzun Üstündeki Kafan Değil. Nefsini Bilenlerden Ol; Silenlerden Değil / Şems-I Tebrizi Hepimiz insanız, Adem’in(sav) çocuklarıyız ama farklıyız. İşte farklılıklarımız, farkımız olup, bizi biz yapıyor… Fiziki özelliklerimiz, aklımız, vicdanımız, baskın zekamız, cesaretimiz, terbiyemiz, huyumuz bahsettiğim farklı yönlerimizdir. Yanılmıyorsam İsra 32. Ayette bunu Rabbimiz şöyle anlatıyor; “ Biz sizleri farklı yarattık ki, birbirimize hizmet edesiniz….” Demek ki farklı yaratılışta olmamız, birbirimizle çatışmamızı değil, eksiklerimizi tamamlamak için düşünülmüş… Nitekim, milletler halinde yaratılışımızın da nedeni, budur… “O'nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de: Gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olmasıdır. Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için ibretler vardır.” (Rum, 30/22) Hucurât sûresinin 13. âyetinde "insanlığın değişik halklara ve oymaklara ayrılmasının amacı, onların tanışmasının sağlanması" şeklinde açıklanmıştır ki, bunun tabiî sonucu karşılıklı beşerî ilişkilerin kurulmasıdır. HİKMETİ NE OLA Kİ? “Şayet bu farklılıklar bulunmasa ve insanlar tek tip olarak yaratılmış olsaydı dünyanın böyle beşerî ilişkilere sahne olması mümkün olmaz, düzenin yerini kaos alırdı. Bunu daha iyi tasavvur edebilmek için, meselâ, aynı kıyafeti giymiş ikiz iki kişiyi ayırdetmenin zorlukları ve böyle bir durumda üzerlerinde farklı kıyafet bulunmasının sağladığı kolaylık göz önüne getirilebilir. Yine, âyette değinilen bu olgu üzerinde düşünürken, üslûp ve ifade farklılıklarının insana verilen düşünme ve muhakeme yeteneğinin verimliliğini sağlamadaki, ilim, fikir ve sanat hayatının geliştirilmesindeki etkileri, hatta medeniyetlerin temelinde bu farklılıkların yattığı dikkatlerden uzak tutulmamalıdır.( Sorularla İslamiyet) VİCDAN FARKLILIKLARIN ANAHTARI Konuyu toparlayalım Hz. Adem (as) ve onun neslinden gelenlerin, kâinat çapında var olan eşyanın hikmet ve hakikatlerini kavrayıp anlayabilecek bir kabiliyet ve istidatta yaratıldığı bir gerçektir. Nitekim inancı, kültürü, ırkı ne olursa olsun, yeryüzünde vicdan sahibi insanlar iyiliğin yanında yer almakta. Bunun tersi, haksızlık karşısında susup dilsiz şeytan olmayı tercih edenler ise, fitnenin askeri olmaktadır. Bunu yapan en büyük sebep ise vicdan ya da vicdansızlıktır. Dikkat edersek, Yaratan(cc), benim için önemli olan takvanız diyor. Takvalı insanların ortak özelliğine baktığımızda iman derecelerinin yüksek, vicdanlı, güzel ahlaklı, çalışkan v.b farklılıkları olduğunu gözlemliyoruz. Unutulmamalıdır ki, cennet de ve cehennem boşa yaratılmamıştır. O halde, cennete layık olan söz ve eylemleri yaratan Allah’ın, cehenneme uygun söz ve eylemleri yaratması da hikmetten parıltılar taşımaktadır. OKUYUCULARDAN MESAJ VAR Bu arada okuyucularımın mesaj ve telefonları önemseyin biri olarak Mustafa Aydoğar kardeşimin bir uyarısını paylaşmak da istiyorum. Birkaç gün önceki yazımda Kurban bağışları konusunda öncelik yakınımızdan başlamalı demiştim. Kardeşim, yazımızdan dışarıya kurban bağışı yapılmaması anlamı çıkabilir uyarısında bulundu.  Biz dünya devleti ideali taşıyoruz, diğer İslam ülkelerine de kurban bağışı yapılmalı diyor. Katılıyorum, zaten farklı şeyler söylemiyoruz. Evet, kurban bağışlarımızı yakından uzağa yapmalıyız. Aydoğar kardeşim der ki, Diyanet Radyo’nun sık sık yayınının kesilmesine kızıyoruz. İlgililere duyuralım. Bizde buradan duyuruyoruz. Hadi kalın sağlıcakla.