Bu gün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, yani ekmeğini gazetecilikten kazanan arkadaşlarımızı anma günü. Gün dolayısı ile elbette çeşitli etkinler yapılacak. Nitekim Final Lisesinde gün öncesi sevgili dostum İbrahim Gülsu tüm gazeteci dostları bir araya getirdi. Okulda yapılan programa kardeşim bizim gibi birkaç köşe yazarını da davet ettiği için oradaydık. Öncelikle kendisine teşekkür ediyorum. 

Tabi anılmak ve hatırlanmak güzel şey! Biz çalışan gazeteci değiliz ama otuz yıldır bu arkadaşlarımızla iç içeyiz. Onları yakından tanıyorum. Bir haberin nasıl hazırlandığını çok iyi biliyorum. İşleri çok zor! Zor olduğu kadar da kutsal bir meslek. Bana göre toplum öğretmenliği. Çünkü gazeteciler haber ve köşe yazıları ile toplumu aydınlatıyorlar. Yanlışlara ayna tutuyorlar. Doğru bilgilendiriyorlar. Yeri geldiğinde eksikleri ortaya koyarken, tepkiler bile alıyorlar. Bazen mahkemeye gidenler bile var…

Konuyla ilgili olarak şöyle biraz ulusal basına baktım, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü genelde gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1961’den beri hep düzenlenmiş. 


ÖZGÜR BASIN 

10 Ocak günü düzenlenen Türkiye’ye özgü bir kutlama günü olarak görülmüş. Peki 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nasıl ortaya çıktı? Birde bu ayrıntıya ineyim. “Türk basın tarihine ‘Dokuz patron olayı’ olarak geçen ve gazetecilerin haklarının ilk kez yasal güvence altına alındığı gün 10 Ocak 1961’dir. Gazeteciler haklarını elde etmek için 10 Ocak neden Çalışan Gazeteciler Günü ilan etmişler?  

1961-1971 arasında “Çalışan gazeteciler bayramı” adıyla kutlanmış; 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı, ” 10 Ocak Çalışan gazeteciler günü” olarak değiştirilmiştir.

4 Ocak 1961'de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmi gazetede yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olmuş. Söz konusu düzenleme, iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyordu.Bu yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazete patronu (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah) 212 sayılı yasanın ve Basın İlan Kurumu'nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia eden bir ortak bildiriye imza atarak gazetelerini 3 gün kapadıklarını duyurmuşlar. “Dokuz patron olayı” olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler, boykot boyunca “Basın” adlı bir gazete yayımlamaya karar vermişler. Basın gazetesi 11 Ocak günü yayına başladı ve üç günlük boykot sırasında düzenli olarak yayını sürdürdü. Çalışan Gazeteciler Günü, bu olayın bir sonucu olarak ortaya çıktı. 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaya başladı ve 1971'de “Çalışan Gazeteciler Günü” halini aldı.


YEREL BASIN ÖNEMLİ 

Şimdi yerel basının zorluklarına da değinmek gerek. Günlük gazetelerimiz ilan aldıkları için kısmen maddi açıdan rahatlar. Yani devlet ilanları yayınlıyorlar, bundan bir pay alarak ayakta durmaya çalışıyorlar. Haftalık gazeteler mesele bu imkanlardan yararlanmıyor. Reklam ve abone ile ayakta durmaya çalışıyorlar…

Dediğim gibi özgür basın olması için, yani her doğruyu yazmak için maddi bağımsızlığınızın olması gerek. Zor şartlar altında, alınteri ile evlerine ekmek götürmeye çalışan gazeteciler işi bu bağlamda oldukça zor. 

Akşam bahsettiğim programda Bekir Doğan’a ve diğer bazı yerel gazete mensuplarına hallerini sordum. Yapılan haber ve köşe yazılarından sonra bazı hizmetlerin ilimize gelmesi bizi mutlu ediyor, bu kadar şeklinde cevap verdiler. 

Evet aynen söyledikleri gibi, gazetecileri mutlu eden tek şey var, o da seslerinin duyulması. Bu bağlamda, bu meslekten ekmek yiyen arkadaşlarımızın gününü kutluyorum. 

Gazete patronlarının da işi zor. Bir haber yapsanız, hemen onları baskı altına almaya çalışıyorlar. Çünkü aynı şehirde yaşıyarsunuz, yüz yüze bakıyorsunuz, her şeyi haber yapamıyorsunuz…

Bu duygularla, 10 Ocak gününün çalışan gazetecilere mutluluk getirmesini diliyor, saygı ve selamlarımı iletiyorum. 

Kalın sağlıcakla.