Üniversite giriş sınavında değişiklik yapıldı. Gün, sorusayısı ve soru gelen disiplinlerdeki değişikliklerin dışında aynı tas aynıhamam. Sonra çok ciddi bir değişiklikmiş gibi anne-baba ve çocuklar heyecanla bekletildi.Memleketin gündemini meşgul eden YÖK,” dağ fare doğurdu” misali bir açıklamayaptı.

 Üniversite giriş sınavlarında tarih derslerinden,ikinci oturumda eşit ağırlık öğrencilerinin sorumlu tutulmaması ile pozitifmantık hatası yapılmıştır. Yani Eşit Ağırlıktan sınava giren öğrenci tarihçözmeyecekmiş.

Allah aşkına hukukçu tarih bilmez mi? Hukuk sisteminingeçmişini ve modern hukukun doğuşunu bilmesi gerekmez mi? Uluslararasıilişkiler okuyan öğrenciler diplomasiyi, devletlerarası ilişkileri, savaşları,barışları, kültürel ve ekonomik bağları nasıl öğrenecekler? Ecdadın bu milletinvaroluşu için verdiği mücadele nereye gidecek? Malazgirt Ovası, İstanbulSurları, Sakarya Nehri, Şehitler Köprüsü gelecek nesillere tanıklık etmeyecekmi? Tarih derslerini sınavlardan muaf tutmak, tarihi pasifsize etmek ileamaçlanan nedir? Ülkemiz sınırları ile ilgile bir mesele çıksa, hepimiz“misak-ı milli” çığırtkanlığı yapıyoruz peki nedir bu  “misak-ı milli”?Zaten sınavda da çıkmayacakmış diyen nesil yetişirse hiç şaşırmamak gerekiyor.

Diyecekseniz ki, bunun sınavla ne alakası var? Çokalakası var. Sınavda çıkmayan derslerin ihmal edilen programlar arasında olduğumalum. Matematik sınavda çıkmayacak dersiniz Türkiye ortalaması zaten yüzde4-5’lerde, bu sıfır nokta bilmem kaçlara kadar düşer. Dersleri hep sınavdaçıkacak diye öğretmedik mi? Bu günlük hayatta şu işe yarar,  öğrenciuygular, analiz eder, sentez yapar, geleceğe geniş açıdan bakar diyemedik.“öğrenmeyi öğretmeliydik” ama başaramadık.

Hala sınav sistemlerinin yapısı ile oynayıp büyük birdevrimmiş gibi ısıtıp ısıtıp yediriyoruz. TEOG’u hiç sormayın? Unutuldu gitti.Bakanlar kurulu kararını bekliyoruz. Bakanlar kurulu kararını bekleyecek kadarönemliydi madem niye “mükemmel” bir sistem diye anlatıldı. Herkes bunainandırıldı. EBA’dan bütün kazanım testlerini, piyasadan bütün soru bankalarınıboşuna aldık o zaman.

İlgililere, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe ve tarihöğrenmeye dair şu sözlerinin önemini tekrar hatırlatmak isterim.

“Büyük devletler kuran atalarımız, büyük ve genişkapsamlı medeniyetlere de sahip olmuşlardır. Bunu aramak, incelemek, Türklüğeve cihana bildirmek bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyükişler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

“Evvelâ millete tarihini, asil bir millete mensupbulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocuklarıolduğunu öğretmeliyiz.”

 “Milletimiz… Büyük güçlükler içinde birimparatorluk vücuda getirdi. Ve bu imparatorluğu altı yüz yıldan beri tam birululuk ve büyüklükle sürdürdü. Bunu başaran bir millet elbette yüksek siyasi veidari niteliklere sahiptir. Böyle bir durum yalnız kılıç gücüyle vücudagelemezdi.”

“Milletimizin zalim olduğu iddiası da sırf iftiradan,baştanbaşa yalandan ibarettir. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancıunsurların inanç ve adetlerine riayet etmemiştir.”

 “Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir. Budüşünce bizi elbette altı yedi yüzyıllık Osmanlı Türklüğünden, SelçukluTürklerine ve ondan evvel bu devirlerin her birine eşit olan Türk Devletlerinekavuşturur.”

 “Tarihi yazmak, tarihi yapmak kadar önemlidir.Yazan yapana bağlı kalmazsa değişmeyen gerçek, İnsanlığı şaşırtacak bir nitelikalır.”

 “Kültür işlerimiz üzerine, ulusça gönüllerimizintitrediğini bilirsiniz. Bu işlerin başında da, Türk tarihini, doğru temellerüstüne kurmak, öz Türk diline, değeri olan genişliği vermek için candançalışılmakta olduğumuzu söylemeliyim. Bu çalışmaların göz kamaştırıcı neticelervereceğine şimdiden inanabilirsiniz.”