Geçtiğimiz ayın sonunda ülkemizde önemli bir teknoloji hareketi başladı. Çocuklar için hazırlanan Dünya standartlarında bir eğitim programı hazırlayan Levent Karadağ ve Nurhan Demirel, PlayLab Türkiye’yi hayata geçirdiler. PlayLab’ın geliştirdiği eğitim programı PlayLab Education’la çocuklar kendi drone’larını uçuracak, robotlarını tasarlayacak, uygulama geliştirecek ve kodlama yaparak ülkemizin dijital devrimine katkıda bulunacaklar. Eğitimlerle ilgili daha fazla bilgiye playlab-tr.com adresinden ulaşıp, çocuğunuzun kaydını yaptırabilirsiniz.
Dünya kodlama eğitimleri konusunda seferber oldu Son yıllarda Dünyada ciddi bir kodlama seferberliği başlamış durumda. Bunun nedenini Dünya’nın en zenginlerinin küçük yaşta kodlama öğrenmeye başlamasına yorabiliriz. Türkiye’de ilk kodlama hareketini başlatan, PlayLab Türkiye Kurucu Ortağı ve TBD (Türkiye Bilişim Derneği) Yönetim Kurulu Üyesi Levent Karadağ, son yıllarda Dünyada çocuklara kodlamanın önemini görünce ve Türkiye’de okullarda kodlama olmayınca eğitimci olmayan insanlar çocuklara kodlama öğretmeye başladığını anlatıyor. Bu duruma dur demek ve doğru proje kurgulayıp, geniş kitlelere duyurulması amacıyla bilişim sektörünün önde gelen halka ilişkiler uzmanı Nurhan Demirel ile dünyanın en geniş kapsamlı teknoloji okulu olan PlayLab’ı kurmaya karar veriyorlar. PlayLab Education geçen hafta basına duyurulmaya başlandı ve anında bir çok kurum ve kişi tarafından kopyalanmaya ve taklit edilmeye başlandığını anlatan ortaklar, eğitim işinin uzun soluklu düşünülmesi gerektiğini ve Türkiye’nin yarım yamalak eğitim programlarından çok çektiğine dem vuruyorlar. Nurhan Demirel ile birkaç ay evvel PlayLab’ın ana çerçevesi çıktığı zaman Hillary Clinton da başkanlık programını açıklamıştı. Clinton’un bizim programların bir kısmını programına koyduğunu gördük. Oysa biz bu programı bir adım ileride taşıyarak çoktan uygulamaya başladık bile diyerek gülen Karadağ, PlayLab’ın Türkiye ve Dünya için örnek bir uygulama olarak yerini alacağını düşünüyor.
Çocuğunuzun oynadığı oyuncak ülkemizin geleceği Ülkemizin stratejik konumu ve son yıllarda yaşanan terör eylemleri ülke olarak geleceğimize daha sıkı sarılmamıza neden olmalı. Çocuklarımızı silahlarla ve şiddet içerikli bilgisayar oyunlarıyla değil, teknolojiyle üretecekleri yazılımları kullanarak yetiştirmemiz gerekiyor. Keza şimdiki çocukların çoğu ya bilinçsiz bir şekilde bilgisayar oyunları oynuyor ya da sosyal medya bağımlısı olmuş durumda. Ancak dijital bir dünyada söz sahibi olabilmemiz için çocuklarımızın oynadığı oyunları dikkatli seçmemiz gerekiyor. Çünkü çocuğunuzun önüne koyduğunuz her oyun, ülkemizin geleceğini şekillendiriyor. Levent Karadağ, dünyada gelişmiş ülkelerin üzerinde özenle durduğu STEM (Science, Technology, Engineering and Mathematics) ve FeTeMM (Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) metodolojisini de kullanarak, dünyada kabul görmüş ve uygulanan en son eğitim teknolojilerini programa dahil ettiklerini anlatıyor. Karadağ’dan ayrıca eğitimlere mühendisler, bilişim sektörü ve teknolojinin önemini kavrayanların daha fazla ilgi gösterdikleri bilgisini aldım. Karadağ’ın hedefi teknolojinin yeniden şekillendirdiği dünyada bilişim sektörünün yakın gelecekteki “bilişim elçileri”ni yetiştirmek. Bu kapsamda hedeflerinin daha fazla kurumsal şirkete ulaşmak, yerel yönetimlerle iş birliği yaparak, eğitim programlarını yaygınlaştırmak olduğunu söylüyor.
Geleceği ancak hayal edebilenler yazabilir Bu başarılı projenin kurucu ortağı ve mimarı Nurhan Demirel, bilişim sektöründe son yıllarda yazdığı kitapla ve Türkiye’nin ilk uluslararası siber güvenlik zirvesi LOCARD Global Cyber Security Summit’le ismini duyaran bir girişimci. Aynı zamanda Bilişim Muhabirleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve USMED üyesi olarak da bilişim sektörünün STK’larına aktif olarak destek veriyor. Nurhan Demirel, sektörün önde gelen isimlerinden Levent Karadağ ile yaptığı ortaklıkla, göz bebeğim dediği PlayLab projesini hayata geçirdiklerini söylüyor. Demirel, Dünyadaki eğitim metodlarını incelediklerini ve sadece teknolojiye dayalı eğitim sisteminin eksik kaldığı ve bu yüzden bilimle, teknoloji ve sanatı buluşturan bir eğitim programı hazırladıklarını anlatıyor. Hayali düşündüğünü ifade edebilen, dijital teknolojileri kullanarak yeni ürünler ve gelişmeler ortaya koyabilen öğrenciler yetiştirmek. Oyun yaşında olan çocuklara oyun oynayarak ve hayal kurmalarına fırsat vererek eğitim vermeyi misyon edinmişler. Demirel, hayal kurmayı oldukça önemsiyor ve “Geleceği ancak hayal edebilenler yazabilir!” diye iddialı bir cümle kuruyor.
Dijital çağın çocuklarını klasik yöntemlerle eğitemeyiz İleri teknolojiye yönelik yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Bu anlamda teknolojiyi tüketen değil, artık üreten konumunda olmamız gerekiyor. Başarısız olmuş eğitim metodları ile artık bir yere varamayacağımız aşikar. Bunun yerine yeni dünya düzeninin gerektirdiği bir eğitim programıyla yola devam etmek şart oldu. Nitekim çocuklarımız ne dil, ne bilim, ne de sayısal bilimler alanında kaydadeğer başarılar gösteremiyorlar. Nurhan Demirel PlayLab’le ilgili olarak çocukların özellikle dil, matematik ve tarih derslerini öğrenmelerini kolaylaştıracak, dijital çağın gerekliliklerine ve dünya standartlarına uygun, ilgi çekici bir eğitim programı kurguladıklarını söylüyor ve djital çağın çocuklarını klasik yöntemlerle eğitilemeyeceğine vurgu yapıyor. Teknolojiye meraklı 7-17 yaş arasındaki çocuklar için PlayLab Türkiye tarafından özel olarak tasarlanan eğitim programlarıyla çocuklar teknolojinin son trendlerini bizzat deneyimleyecekler. Bunlar arasında; web sitesi tasarlamak, kod yazmak, programlama ve uygulama geliştirmek ,dijital müzik ve film yapımı, drone tasarımı ve profesyonel uçuş deneyimi, 3D yazıcılarla kendi oyuncaklarını yapmak, bilgisayar oyunlarının tasarımı ve kodlaması, blog yazmak ve blogger olmak ve Minecraft ile hayallerindeki dünyayı yaratmak gibi son dönemin en çok takip edilen gelişmeleri yer alıyor. Sonuç olarak; Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi ve 2023 yılındaki dünyanın gelişmiş ülkelerindeki yaşıtlarıyla yarışabilecek kişiler yetiştirmek için PlayLab gibi idealist ve uzun dönemli eğitim programları sunan alternatif teknoloji okullarına ihtiyacımız var. Türkiye’den bir Google ve Facebook çıkabilmesi için çocuklarımızı şimdiden dünyaca kabul görmüş eğitim programlarıyla eğitmemiz şart. Hatta, gelecekte uluslararası şirketlerde yönetici olarak çalışacak kişileri de bugunün teknoloji eğitimleri almış çocuklar olacaktır. Milli internet projesi için kodlama bilen, dijital dünyanın olanaklarını faydalı bir şekilde değerlnedirebilen bir nesil yetiştimemiz gerekiyor.