MESDER’DE Yeni Dönemin İlk Edebiyat Sohbeti  
Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği (MESDER) ile KSÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi işbirliğiyle 19 Ekim 2024 Cumartesi günü saat 14.00 de yedincisi düzenlenen “Mesder/Akademi Edebiyat Sohbetleri-7” programında; Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yakup POYRAZ, “BERCESTE BEYİTLER” konulu konuşmalarıyla yer aldı. Bu program aynı zamanda Mesder’in yeni faaliyet döneminin de ilk programıydı.
Prof. Dr. Yakup Poyraz’ın Sunumuyla “Berceste Beyitler” (9)+
Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği Başkanı Ali AVGIN’ın takdim konuşmaları ardından, program konuğu  Prof. Dr. Yakup POYRAZ edebiyatımızda “Berceste Beyitler” konusunu, akıcı bir üslupla anlattı. Her zamanki gibi programa çok sayıda şair, yazar ve akademisyen izleyici olarak katılmıştı. Oldukça verimli geçen söyleşide konuşmacı Prof. Dr. Yakup POYRAZ özetle şu bilgileri aktardı:  
Prof. Dr. Yakup Poyraz’ın Sunumuyla “Berceste Beyitler” (7)+ 
ŞİİR, SÖZÜN ÖZÜ OLDUĞU GİBİ ŞİİRİN ÖZÜ DE BERCESTE BEYİTLERDİR
Eğer maksûd eserse mısra-ı berceste kâfidir (Râgıb Paşa)
Bizim bu topraklarda, Anadolu’da inşa ettiğimiz bin yıllık medeniyetimiz bir söz medeniyetidir. Söz, insanın evrene açıldığı ve yüreğindekini dışarıya açtığı mucizevî bir ayettir. Sözde aranması gereken ilk özellik, onun doğru, anlamlı ve faydalı olmasıdır. Ayrıca sözün hakka, hakikate yaraşır güzellikte olması gerekir. Söz sadece insanın davranışını değil, aynı zamanda kişiliğini de belirlemektedir. Bu sebeple “üslup-u beyan aynıyla insan” dır.
Söz, hakikat, ahlak ve estetik boyutu olmak üzere üç temel esas üzerine bina edilir.  Söz medeniyetimiz en güzel ifadesiyle kendisini divan şiirinde bulmuştur. Şiir sözün özü olduğu gibi şiirin özü de şiirin temel taşı, beyitlerdir. Özellikle de berceste beyitlerdir. Daha doğru bir ifadeyle bercesteli beyitlerdir.
Prof. Dr. Yakup Poyraz’ın Sunumuyla “Berceste Beyitler” (5)+
BERCESTELİ BEYİT YAPISI İÇİNDE BERCESTE MISRA BULUNDURAN ÖZEL BİR BEYİT YAPISIDIR
Berceste, Farsça“ber-cesten” fiilinden elde edilmiş bir ism-i mef’ûldür. Kelime, birleşik bir fiil olup, ‘cesten’ fiilinin önüne ber ön edatı getirilerek elde edilmiştir. Cesten fiilinin anlamı, ‘sıçramak, atlamak, atılmak, kaçmak, kurtulmak’ biçiminde olup, aynı fiilin önüne gelerek ona ‘üst, yukarı, üstüne, üzerinde’ anlamı katan ber ön edatı ile ber-cesten fiili elde elde edilmiştir. Aynı fiilden ism-i mef’ûl olarak elde edilmiş olan ber-ceste ise, ‘yukarı sıçramış, öne çıkmış, ileri atılmış’ demektir.
Oldu bu şarkı hele şarkıların ber-cestesi
Dil-güşâdır çün sabâ her nagme-i âhestesi  (Nedim)
Dizelerinde Nedim “ber-ceste” ifadesini en güzel, has anlamında kullanılmıştır.
Bercestenin sıfat olarak kullanıldığı yerlerde ortaya çıkan anlamlar şöyle sıralanabilir: Yüksek, uzun, düzgün, sıçramış, yükselmiş, üste çıkmış. Benzerleri arasında öne çıkan ve onların en seçkini olan gibi.  Öyleyse söylemesi ve dinlemesi hoş olan, herkesin beğenisini kazanan dilden dile dolaşan hatta zamanla söyleneni bile unutulan bazı beyitleri bu sıradan sayabiliriz.
Kimsesiz hiç kimse yok, her kimsenin var kimsesi
Kimsesiz kaldım, yetiş ey kimsesizler kimsesi
Bercesteli beyit, hemen her dönemde örneklerine rastlanmakla birlikte, 15. yüzyıl şairlerinin büyük ilgisini çekmiş, sonraki dönemde çok kullanılmamış ama Nabî ile beraber yeniden ilgi görmeye başlamış ve diğer dönemlerle kıyaslanmayacak kadar fazla rağbet edilmiş özel bir beyit yapısıdır.
Prof. Dr. Yakup Poyraz’ın Sunumuyla “Berceste Beyitler” (4)+
SÖZ SULTANLARI ÖYLE MISRALAR YAZARLAR Kİ ATASÖZÜ NİTELİĞİNDE DİLDEN DİLE GELECEK KUŞAKLARA MİRAS KALIR
Bercesteli beyitlerin çok fazla ilgi görmesinin nedenlerinden biri de, bu beyit yapısı içinde söylenen mısra-ı bercesteler ile atasözleri arasındaki büyük benzerliktir. Hem atasözü hem de mısra-ı berceste, tek bir cümleden oluşmaktadır.
Her ikisi de, kısa ve özlü söz olma, birtakım öznel yargıları somutlaştırmada ve muhatapları ikna etmede kullanılma gibi vasıflara sahiptir. Aralarındaki farklar, birinin anonim olması, diğerinin ise kime ait olduğunun bilinmesi veya en azından bilinebilmesi,
Atasözlerinin, özellikle de sözlü kültür açısından ne kadar önemli unsurlar olduğu düşünüldüğünde, mısra-ı bercestelere gösterilen büyük ilginin de asıl sebebi bariz biçimde ortaya çıkmış olacaktır. Yani söz sultanları öyle mısralar yazarlar ki atasözü niteliğinde dilden dile gelecek kuşaklara miras kalır.
Sözde darbü’l-mesel îrâdına söz yok ammâ
Söz odur âleme senden kala bir darb-ı mesel (Nabî)
Fuzuli, Sabit ve Namık Kemal gibi söz ustalarının aşağıdaki beyitleri bunun en güzel örnekleridirler:
Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ 
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su     (Fuzuli)
[Karanlık bir gecede hastaya su vermek sevaplıdır, sen de gam gününde benden tiğ yan bakışını esirgeme]
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilür
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat   (Sabit)
[En uzun geceyi astronomlar, yıldızbilimciler ne bilir; gel sen onu gama düşmüş kişilere sor]
Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten  (N. Kemal)
[Horlandıysa, geri kaldıysa bu millet sakın şanına bir noksan gelir sanma çünkü cevher yere düşmekle, tozlanmakla değerinden bir şey kaybetmez.]
Divan şiiri, 13. yüzyıl şairlerimizden Yûnus Emre’den başlayarak 18. yüzyılın sonlarında vefat eden Şeyh Galip’e kadar uzanan billur bir sel gibidir.
Fuzûlî, Bakî, Nef’î, Nailî, Nedîm, Nabî ve Şeyh Galip gibi güçlü şahsiyetler, söz medeniyetini temsil eden önemli söz ustaları bercesteli beyitler irad etmişlerdir.
Hatta bu billur çizgiyi aruzla yazılan ilk Türkçe şiir kitabı Kutadgu Bilig’e kadar götürebiliriz:
Andan yeğrek ne vardır kişi bile kendüzün
Kendüzün bilen kişi kamulardan ol güzin (Yusuf Has Hacip)
[Kişinin kendisini bilmesinden üstün ne olabilir? Kendini bilen herkesten yüce bir mevki elde eder, seçkin olur.]
Çeşm-i insâf gibi ârife mîzân olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz   (Tâbib Muhammed Bey)
[İnsaf ile, âdilâne bakan göz gibi terazi olmaz ve kişinin kendi kusurunu bilmesi irfanın ta kendisidir.]
Divan şairleri, hemen her dönemde bercesteli beyitler söylemişlerdir. Öteden beri kullanılagelen bu beyit yapısı, edebiyat tarihimizin iki farklı döneminde yaygınlık kazanmıştır. Bu dönemlerden biri 15. yüzyıl, diğeri ise 17 ve 18. yüzyılları içine alan ‘son klâsik dönem’dir. Her dönemin şiirinde varlığını sürdüren bercesteli beyit yapısı, çok fazla kullanılmış olması nedeniyle bu iki dönemin üslûbunda belirleyici unsur olmuştur. Özellikle ‘son klâsik dönem’de, Nabî’den başlayarak şairlerin bu beyit yapısına büyük önem verdikleri, önceki dönemlerden çok daha fazla ve çok daha başarılı biçimde bercesteli beyitler söyledikleri görülmektedir
MISRA-I BERCESTELER BİRDEN FAZLA MÂNÂYI ANLATMA GÜCÜ BULUNAN MISRALARDIR
Mısra-ı Berceste
Anlamı kendi içinde tamamlanan bağımsız bir cümleden oluşan mısradır. Özellikleri şöyle sıralayabiliriz: Ortak bir mazmunu anlatan beytin birbirine muadil iki mısrasından her biridir. Diğerlerinden daha düzgün, güzel ve alımlı olan mısradır. Hem lafız hem de anlam yönüyle öne çıkan, diğer mısralar arasında dikkatleri kendi üzerine çeken mısradır. Atasözü gibi işlevleri olan mısradır, şeklinde sıralanabilir.
Divan şiirinde mısra-i berceste örnekleri tek dizelik şiir örnekleridir:
Ne arasan bulunur derde devâdan gayrı   (Tabip Abdülhak Molla)
***
Gün doğmadan meşime-i şebten neler doğar (Rahmi)
Bazen bir şairi şair yapan, onu çağlar boyunca unutulmaz kılan bir mısra-ı berceste olur.
Eğer maksûd eserse mısra-ı berceste kâfidir
Acep hayretdeyim ben Sedd-i İskender husûsunda (Râgıb Paşa)
Mısra-ı bercesteler birden fazla mânâyı anlatma gücü bulunan mısralardır. Bu özellik genellikle bercesteli beytin diğer mısraına da geçerek bütün bir beyit olarak alışılmadık manalara da kapı aralayarak okuyucuyu hayrete düşürür ve okuyucunun şiire karşı hayranlığını artırır.
Sakın, sen kûy-i cananı uzakdur sanma, ey Mecnun
Seher yola giren âşık gece Leylâ’da akşamlar  (Bursalı İsmail Beliğ)
[Ey Mecnun sakın sen sevgilinin mahallesini uzaktır sanma, seher yola giren âşık  gece Leyala’da akşamlar.]
Beytinde bir kişi azmederse ve erken yola çıkarsa sonunda muradına erer gibi bir anlam ve hatta okuyucuya öğüt vardır. Genel hatlarıyla Leyla ve Mecnun hikâyesine telmih vardır. Leyla’nın anlamının gece ile ilgili olduğunu düşünürsek gece, Leyla, akşam kelimelerinin yanyana tenasüp sanatını oluşturması tesadüf değildir. Ama bundan da ötesi beyti farklı bir durak ve vurgulama ile okuduğumuzda çok farklı bir anlamın çıktığını görmüş olacağız.
Prof. Dr. Yakup Poyraz’ın Sunumuyla “Berceste Beyitler” (8)+
Sakın sen kûy-i cananı, uzak dur,sanma ey Mecnun
Seher yola giren âşık gece Leylâ’da akşamlar
 [Ey Mecnun! Aman ha, sevgilinin mahallesinden sakın ve oradan uzak dur Seher vakti yola giren âşığın gece Leylâ’da akşamlayacağını ona kavuşacağını sanma.]
Görüldüğü gibi anlam tam zıttına döndü. Zaten divan edebiyatında âşık ile maşukun kavuşması kolay değil hatta muhaldir, imkansızdır.
Bu örneklerin binlercesi şairlerin divanlarında bizleri beklemektedir. Ancak biz, dünya meydanında, gök kubbesinde hoş seda bırakanlardan şeyh Galip’in unutulmaz çağlar aşan berceste beytiyle sözümüze son verelim zatınıza hoşça bakın…
Prof. Dr. Yakup Poyraz’ın Sunumuyla “Berceste Beyitler” (1)+
Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen     (Seyh Galib)
[Sen kendine çok iyi bak, çünkü sen âlemin özü, kainatın gözbebeği olan insansın.]”
Program, soru-cevap bölümü ardından; Mesder Yönetim Kurulu Başkanı Ali AVGIN’ın izleyicilere ve program konuğu Prof. Dr. Yakup POYRAZ’a teşekkür ederek söyleşi son buldu.
Prof. Dr. Yakup Poyraz’ın Sunumuyla “Berceste Beyitler” (3)+
Mesder’de yeni faaliyet döneminin ilk programı  “MESDER/AKADEMİ EDEBİYAT SOHBETLERİ-7” programını gerçekleştiren Mesder Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği ve KSÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesine çok teşekkür ediyoruz. Bu vesileyle, programa konuşmacısı Sayın dekan Prof. Dr. Yakup Poyraz’a böylesine anlamlı programa katılım sağlayan izleyicilere ve çok değerli şair ve yazarlarımıza teşekkür ediyoruz.
Selam ve sevgilerle.
Prof. Dr. Yakup Poyraz’ın Sunumuyla “Berceste Beyitler” (6)+