Dünkü yazımda GDO yani genetiği değiştirilmiş gıdalarıninsan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetmiştim.

Okuyucularımız, bizleri arayarak hem teşekkür ettiler hemde ne yapabiliriz? Sorusunu yönettiler. Evet bu güzel bir soru, GDO’luyiyeceklere karşı neler yapabiliriz? Sorusunun cevabını doğru ortaya koymakgerek.

Doktor değilim, işin o boyutu ile ilgili araştırmalarısizlere aktarabilirim. Ancak bundan önce her vatandaşın sağlık konusundabilinçlendirilmesi(temel sağlık bilgisi) verilmesi gerektiğini hep savundum.Hani halk arasında; “İnsan önce kendisinin doktoru olmalı!” sözü vardır ya da “Hekim hekim değil, başından geçen hekimdir!”bu sözleri boşuna söylememişler…

Yani herkes kendi sağlığını korumayı öğrenmeli…

Peygamberimiz “Müslüman hasta olmaz!” derken. Temizliğeişaret etmiş, ardından da az yeme konusunda bizlere öğütler vermiştir.

Biz öğretmenlere düşen görevlir öncelikle yerinegetirilmeli. Koruyucu hekimlik konusunda yapılması gerekenler var. Sivil toplumörgütleri ve basın yayın organları üzerine düşeni yapmalı. Velhasıl toplumolarak sağlık konusunda mutlaka bilinçlenmek gerekiyor.

 

ÖNCE BOĞAZIMIZDAN GİRENE DİKKAT EDİLMELİ.

 sağlıklıyaşamamızın en önemli kısımlarından biri de sağlıklı ve bilinçli olarakbeslenmektir. Ağzımızdan ne girdiğinin farkında olmalıyız. Vücudumuz ne birçöplüktür, ne de kıtlığa sokulacak bir et-kemik-yağ torbası... Ve bilinçliolarak beslenmiyorsak, ki bunu içimizde biliriz ama işimize gelmediği içinbastırırız, sağlıklı olmak için bu konudaki yaşam tarzımızı mutlakadeğiştirmeliyiz. Egzersiz alışkanlığı edinmemizin de buna çok faydasıolacaktır.

Ancak günümüzde bilinçli beslenme giderek zorlaşmaktadır.İnsanlar kendilerini bildikleri andan itibaren çok farklı kanallardan, bazenfarkına bile varmadan ve hatta bazen daha iyi olduğunu düşünerek çok sayıdasağlıksız beslenme bombardımanına maruz kalmaktadırlar; ve bu şekildeyiyeceklerle olan ilişki daha başından itibaren sağlıksız olarak gelişmektedir.Sağlıksız yiyecek-diyet ikilisinde milyarlarca dolarlık bir pasta söz konusudurve bu konuda bilincimizi geliştirmezsek, kaş yapayım derken göz çıkarabiliriz.Sağlıksız ürünler yiyip diyet yaparak zayıflamak istediğimiz halde, paradoksalolarak her geçen gün daha da şişmanlıyor ve bir sürü hastalığa yakalanıyoruz.Diyet yapmak, birçok sağlıksız ürünü yemek ve “light” gıdalar tüketmek toplum,medya ve reklamlar tarafından iyİ ve sağlıklı bir şeymiş gibi sunuluyor veinsanlar farkına varmadan bu kısır döngüye alışıyor. Halbuki diyet yapmak ve buşekilde beslenmenin faydadan çok zararı vardır: Şişmanlığı (obesite), yemebozukluklarını ve birçok kronik hastalığı (kalp, tansiyon, diabet, kanser...)belirgin bir şekilde artırırlar.

 

BİLİNÇLİ TÜKETİCİ OLMALIYIZ

Ne ve nasıl yediğimizin farkına vararak bilinçli birşekilde yediğimizde çok daha sağlıklı olacağımız ve yeme bozukluğumuz veyaşişmanlığımız varsa bunlardan kurtulabileceğimiz konusunda çok sayıda bilimselveri vardır. Ve en önemlisi, bu sağlıklı alışkanlıkları çocuklarımıza onlarkötü yeme alışkanlıkları edinmeden verebilmemizdir, yani reaktif değil deproaktif olabilmek... Çünkü sağlıksız bir alışkanlığı değiştirmek her zaman zordurve bunu zaten kendimizden biliriz. Ama ne yazık ki, çocuklarımızın küçükyaşlardan itibaren uzun süre aç kalma, diyet ilaçları kullanma, kusma ve ishalyapıcı ilaçlar kullanma gibi alışkanlıklar edindiğini gösteren çalışmalarvardır. Diyet + medya-reklam bombardımanı + vücudunu beğenmeme üçlüsüşişmanlığa ve yeme bozukluklarına neden olmaktadır.

Çevremizdeki gıdaların çoğu zararlıdır ve bunlar bize veçocuklarımıza büyük bir albeniyle sunulup alışkanlık yaratılmaktadır. Yağ,şeker ve tuz oranı yüksek olan bu yiyecekler beynimizdeki dengelerideğiştirerek, karnımız tok olsa bile daha fazla yememizi uyarmaktadır.Etrafımızda bizi devamlı olarak bir şeyler yemeye teşvik eden bir açık ve gizliuyarıcılar sistemi vardır ve çoğunlukla farkında olmadan, acıkmadığımız haldeyiyoruz; ve bir de üstüne üstlük çok fazla porsiyonlarda ve aşırı olarakyiyoruz. Bir süre sonra bu etkilerin sonucunda bu yaşam tarzına koşullanıyoruzve artık bir “otomatik aşırı yiyici” haline geliyoruz. Başka hoşumuza gidenşeyler yaparken (sinema, TV, bilgisayar...) “bilinçsizce” yemek, otomatik aşırıyeme oranını daha da artırıyor.( Kaynak Dr. Oğuz Demirsoy)