PKK ve yandaşları hak arama yolu olarak silahlı mücadeleyi seçmiştir. Yıllardır devam eden bu savaş binlerce sivil, asker ve polisin şehit olmasına sebep olmuş, köyler boşaltılmış ve şehirlere göçler başlamıştır. Böylece şehirler kontrolsüz bir şekilde büyüyerek birçok sorunun da kaynağı olmuştur. Son yıllarda, Suriye’deki boşluğa özenerek, dağda verdiği mücadeleyi bırakıp öz yönetim saçmalığı ile savaşı şehirlere taşımış. Yalnız unuttukları bir nokta var. O da; burası Türkiye Cumhuriyeti. Gücü kuvveti sağlam çapulcuya eyvallahı olmayan bir ülke. Zaten PKK’nın bu saçmalığına da devletimiz gereken sertlikte cevap vermiş ve şehirleri boşaltarak onlarla mücadelesini en ağır şekilde sürdürmüştür. Yapılan bu mücadelede en fazla zararı elbette o yörenin insanları görmüştür. Halk yaşadığı köyleri boşalttığı gibi şehirleri de tekrar boşaltmak zorunda kalmış ve göç yollarına düşmüştür. Geri döndüklerinde ise mücadelenin delilleri olan yıkılmış ve viran olmuş evleri ile karşılaşmıştır. Bu akıl almaz yöntem PKK’nın halk nezdindeki değerini düşürmüş ve halkı bıktırmıştır. Daha önceleri sesini çıkartamayanların sesini çıkartmalarına sebep olmuştur. Savaşın evlerine girmesi ve HDP’nin siyasi olarak varlık gösterememesi de HDP’nin büyük kan kaybına neden olmuştur. Şuan Güneydoğudaki şehirlerde ve ilçelerde durum hiç de iç açıcı değil. Her taraf yıkılmış ve viran olmuş. Şehirler tanınmaz hale gelmiştir. Öyle ki, bölgeye çok sayıda turist çeken tarihi yerler bile virane olmuştur. Devletimiz yıkılan ve harap olan bu yerleri tekrar düzenleyeceğini belirtmiş, hatta projelerini hazırlatmıştır. Böylece devletimiz gücünü gösterecek ve şehirlerimizi yeniden imar edecektir. İşte tam da bu noktada benim farklı bir önerim var. Devletimiz yıkılan ve virane olan bu şehirleri yeniden düzenlemesin. Hatta hiç düzenlemesin. Olduğu gibi bıraksın. Sebebini hemen söyleyeyim; Hak ettiler oh olsun demiyorum. Hatta oradaki halkıda cezalandıralım hiç demiyorum. Aksine halkın derdine derman olalım ve halka çok iyi sahip çıkalım diyorum. Halkı cezalandırmak PKK’nın ekmeğine yağ sürmektir. Halka sahip çıkmak ise PKK’yı cezalandırmak demektir. Böyle yaparak amaç: PKK’nın savunduğunu söylediği halka ne kadar zarar verdiğini göstermektir. Şehirlerin bazı mahallelerini virane bir şekilde bırakalım ki, halk kardeş savaşlarının devlete karşı silah kullanmanın ülkeye, millete ve kendilerine ne zararlar vereceğini görsün. Silahla hem de şehir içinde mücadele ile halka bir şey sağlanmadığını, aksine ne kadar zarar verdiğini daima hatırlasın. Birlik ve dirliğimizin savaşla öldürmekle ve yıkmakla olmayacağını anlayalım. O virane yerler birbirimizle savaştığımızda ne kadar vahim sonuçlar doğuracağını bize daima hatıratsın. Bu kötü olayı belleğimizde taze tutsun. Tutsun ki, bu işe kalkışanlara ilk tepkiyi o yörenin insanı versin. Bu yıkık ve virane yerleri görenler bir zamanlar PKK’nın evlerini ve mahallelerini ne hale getirdiğini görecek. O manzarayı gördükçe de savaşın ve silahlı mücadelenin zararını daha doğrusu PKK’nın yaptığı kötülükleri daha iyi anlayacak. O yerleri virane bırakarak halk zulmetmeyeceğiz. Devletimiz halkımıza başka bir yerde daha güzel yerler inşa etmeli. Halka sahip çıkan,onu her türlü kötülükten zarardan koruyan devleti olduğunu hissettirmelidir. İkinci olarak da teslim olan PKK’lıların pişman olduğuna ve pişman olduğu için teslim olduğuna inanmıyorum. Onlar ölmekten korkan, son çare olarak teslim olmayı seçen PKK’lılardır. Böylece hem ölümden kurtulacaklar, hem de kandırıldık diyerek pişmanlık yasasından faydalanacaklardır. Bence zor kaldıkları için teslim olan ve bu nedenle az ceza alan PKK’lıların af dan ve indirimden faydalanmaları engellemelidir. Onlarda kendisi teslim olan olarak değil esir alınan olarak yargılanmalıdır. Bu işin bitmesini istiyorsak başka bir yol bulmak zorundayız.