Merhaba okurlar… Güvenmek güvenilir insan olmak mümkün mü? Güven denilince aklımıza ilk olarak ne gelir? Bu konuda bütün insanlar aşağı yukarı aynı şeyleri düşünür. Emin olmak gelir. Yaptığı iş ne olursa olsun güvenilir olmak gelir. Özü sözü bir olmak gelir. Sözünün arkasında durmak gelir. İnsan ilişkilerinde güven esastır öğretisi gelir. Karşılıklı güven duymak gelir. Çünkü güven karşılıklıdır. Aslına bakarsanız güven kavramı karşılıklı sözsüz bir sözleşmedir. Her kim bu sözleşmeye riayet etmezse orada güven sarsılır. Güven bir kere sarsılırsa tekrar tesis etmek çok zordur. Hatta imkansızdır. Çünkü güven duygusu bir anda yok olabilir. İnsanların güvenilir bir insan olmasını ise huy ve ahlakını oluşturan davranışları kişilik ve karakteristik özellikleri belirler. Yani kişilerin kendi inisiyatifindedir. Peki, güven hayatın içinde ne kadar yer alıyor? Bildiklerimizle gerçekler arasında ne kadar fark vardır? Biraz üstünde düşünelim mi? ‘’Kimlere güveniriz’’ diye mesela ‘’kendimize soralım mı?’’ İlk an da ‘’ooov… bir çok kişiye güveniriz’’ deriz. Birçok kişiye güvendiğimizi düşünürüz değil mi? Düşünmesine düşünürüz de hakikat hiçbir zaman düşündüğümüz gibi değildir. Şayet kimlere güveneceğimizin veya güvenebileceğimizin bir listesini çıkaracak olsak, emin olun bu sayı beş parmağı geçmeyecek kadar azdır. Çünkü insanların bizi yanıltma payı çok yüksektir. Ve insanlar her zaman yanıltır. İşte bu değişmeyen tek gerçektir. Bazı insanlar dış görünüşüne bakınca güvenilir insan görüntüsü verir fakat davranışlarıyla örtüşmez. Dili başka konuşur davranışları başka konuşur. Kısa sürede ne kadar güvenilmez bir insan olduğu ortaya çıkar. Çocukken bütün çocuklar gibi, güvenmek kelimesinin niteliğini niceliğini tam manasıyla bilmediğim için etrafımda her kim varsa tanıdığım tanımadığım herkese karşı güven duyardım. Sanırım insan doğasının doğal yapısıyla ilgili bir durum. Fakat yaşım büyüdükçe hiç kimseye güvenmemeyi öğrendim. En usta öğretmenlerin bile öğretemeyeceği bu olguyu, hayatın içinde insanlar bir çırpıda çarçabucak öğretiverdiler. Ne zaman hangi ara bu kadar çok şeyi öğrendim, inanınız bilemiyorum. Sanki o doğallık ve zaman içinde kendiliğinden oluyormuş gibi öğrendim. İnsanlara güvenmek!... İnsanlara güven duymak ne kadar önemliymiş bunu da öğrendim. Kendi doğamızda var olan insanlara güven esastır kavramı bir an da yok oldu. Yerini herkese güvenilmez, bazı insanlara güvenilir kavramına bıraktı. Farklı bir bakış açısıyla düşünürsek, güven kelimesi içinde sorumluluk barındırdığı için insanlar böyle bir sorumluluğu almak istemiyor olabilir. Ya da açıkça ‘’bana fazla güvenme senin güvenini boşa çıkarabilirim beni böyle bir duruma zorlama’’ demek isteniyor da olabilir diye de düşünebiliriz. Kavramsal olarak düşününce bu bakış açısı da doğru geliyor. Haksız bir görüş sayılmaz. Çünkü her ne işi yaparsan yap ilk önce kendine güveneceksin. Öyle herkese güvenmeyeceksin. Başkasına güvenilerek iş yapılmaz. Her şey sende başlar sende biter! Kendinden başka hiç kimseye güvenme görüşü daha ağırlıkta ve insanlara olan güvenilmezliği apaçık ortaya koyuyor. Yaşadığımız bu çağda maalesef insan ilişkilerinde insanlara güven kavramı yer değiştirmiş, güvensizlik esas konuma gelmiştir. En temel sorunlardan biride budur. İnsanlar arasındaki güvensizlik sorunudur. İnsana ait temel değerlerimizin ne kadar çok dejenere olduğunu görmekteyiz. Oysa insan ilişkilerinde güven esastır öğretisi öğretilmişti bizlere… Muhakkak ki bütün insanlar hayatın her alanında insanlara güven duymak ister. Her ne kadar olumsuzluklar olsa da biz yine de umudumuzu kaybetmeyelim insanlara güvenmeyi baz alalım. Biraz daha dikkat ederek temel değerlerimizi biraz daha sahiplenerek yaşayalım. Mutlaka bizi kandırmak aldatmak yanıltmak isteyen özüne sözüne güvenilmeyen, özünde kötü sözünde kötü kalbi kötü insanlar olacaktır. Onlar için yapacak bir şey yok! İnsanlara güvenmeye devam edelim fakat körü körüne değil… Son söz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü… her gün dünyanın bir yerlerinde onlarca kadın öldürülüyor. Kocaları veya ağabeyleri veya bir yakınları tarafından öldürülüyor veya hiç tanımadıkları insanlar tarafından öldürülüyorlar. Katilleri en yakınları ve tanıdıkları bildikleri güvendikleri insanlar olabiliyor. Görüyor musunuz? En yakınında ki insanlara bile güven yok! Dünya Kadınlar Gününü kutlamak bir şey ifade etmiyor. Önemli olan hayata yansımasının nasıl olduğu… Bir köşe yazarı olarak Dünya kadınlar günü’nü kutlamayacağım. Protesto ediyorum! Çünkü beni inanılmaz şekilde üzüyor. Neyin kutlaması? Kadınları yok saymanın kutlaması mı olur muş? Yakaya siyah kurdele takınca anıtlara çelenk koyunca sorun çözülüyor mu? Bu sözlerim kutlayanlar içindir. Boşa kürek çekiyorsunuz. Bu sorunu çözecek ‘’ya bir yol bul! Ya bir yol aç! Ya da yoldan çekil!’’ Çözecek olanlar gelsin… Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.