Hayatı boyunca yapmayı hiç düşünmediği, ama hep hayran olduğu bir meslekti gazetecilik. Gazetelerde okuduğu haber ve köşe yazılarını yazanlara hep hayranlık duyardı içten içe ve hep merak ederdi haber ve köşe yazılarını nasıl yazdıklarını… Bir gün kendisinden bir gazete çıkarması istendiğinde gülmüştü. “Benim, değil bir gazete çıkartmak, bir haber yazacak ne bilgim ne de tecrübem var demişti.” Sonra bu teklifler başkalarından da gelmeye başlamış, hatta ısrarcı olanlar bile olmuştu. Genç adam, bir yerlerde okuduğu; “Dünyada hiç kimse, seyirci koltuğunda oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar hep sahneye çıkanlar içindir”  sözünü hatırladı. İçinde önce büyük bir heyecan hissetti. Sonra bu heyecan yerini bir fırtınaya bıraktı. “Neden olmasın” dedi. Bir yerlerden başlamaya, kendini test etmeye karar verdiğinde hayata daha başka baktığının farkına varmıştı. Genç adam, kendine deneme süresi olarak belirlediği üç ayın ardından ilk gazetesini çıkartmıştı. A3 boyutunda, sekiz sayfa, siyah beyaz gazetenin ilk sayısını eline aldığında yaşadığı tarifsiz heyecan ve mutluluk hayatı boyunca unutamayacağı bir duygu ve deneyimdi. Her hafta aynı heyecanla çıkan yeni sayılar, yeni heyecanları ve yeni güzellikleri beraberinde getiriyordu. Genç adama, değer verdiği bir büyüğünden yeni bir tavsiye gelmiş, “Neden Anadolu Ajansı Muhabiri olmuyorsun” sorusu karşısında nutku tutulmuştu. Önce susmuş, sonra “yapabilir miyim?” diye mırıldanmıştı. Çok önemli görevlerde ve makamlarda devlete ve vatana hizmet eden bu adamın bir telefonu yetmiş, genç adam gazetenin ilk sayısından üç ay sonra Anadolu Ajansı muhabiri olmuştu. Tek başına çıktığı yolda, sürekli haberler okuyarak, gazeteciliğin temeli sayılan ajans dilini öğrenmeye çalıştı. Hiç kimse ona ustalık yapmadı, haber nasıl yazılır öğretmedi, gazeteci nasıl olunur, nelere dikkat edilir diye tavsiyelerde bulunmadı. Ama o, meslek etik kurallarını ve ilkelerini her gün yeniden gözden geçirdi. Farklı yazarları takip etti. Ajansın yayınladığı ‘Muhabirin El Kitabı’nı bulunduğu bölgeye göre sadeleştirdi. Her gün, her hafta özel haberler üretmeye başladı. Okuyuculardan gelen güzel tepkilerle her geçen gün yeni haberlere ve yeni yazılara imza atan genç adamın gazetesinin her sayfasında bir yazar olmuş, yazarlara yer vermek için gazeteye yeni sayfalar eklenir olmuştu. Tirajı her geçen gün artan gazetenin ve internet sitesinin genç gazetecisi artık gündemi belirler olmuş, yazıları ve haberleri merakla beklenir olmuştu. Anadolu Ajansı’na gönderdiği haberlerin ulusal gazete ve televizyon kanallarında yayınlandığı gün dünyanın en mutlu insanı oluyordu. Zaman içinde yaptığı haber ve yazıları ile eleştirdiği kişilerin hedefi olmaya da başlamıştı genç adam. Gün geldi devlet kurumlarının kapısından dahi sokulmadı, gün geldi haber kaynakları tehdit edildi, gün geldi reklamları iptal ettirildi, gün geldi toplantı ve programlara davet edilmedi, gün geldi telefonları cevapsız, randevu talepleri karşılıksız kaldı, gün geldi mobbing uygulandı, gün geldi işini elinden almak için hatırlı kişiler devreye sokuldu. Yaptığı her işte, çıktığı her yolda Allah’tan başkasına güvenmeyen, ondan başkasına inanmayan, rızkını sadece ve sadece ondan isteyen genç adam, önüne çıkartılan her türlü engellemeye rağmen yoluna sabırla devam etti. Doğru zamanı bekledi. Zamanı gelince kalemin kılıçtan keskin olduğunu yazdığı yazılarla gösterdi. Kendine haber yollarını kapatanlara ulusal basına taşıdığı sıra dışı haberlerle mesaj verdi. Kendine tarih verenleri, belirledikleri tarihte saf dışı ederek verdi cevabını. Ama hiçbir zaman hakaret etmedi, yalana sarılmadı, iftira atmadı. Kendine yaşadığı şehirde aldığı nefesi bile çok görenleri, yaptığı hamlelerle saf dışı etmesini de bildi. Severek ve aşkla yaptığı işi yetenekleri ile yoğurmasını başaran genç adam, ülke ve dünya gündemini takip etmeyi de ihmal etmiyordu. Fetullahçı Terör Örgütünün yapılanmasını ve planlamasını fark edip ilgili makamlara ilettiğinde, ‘paranoyaklıkla’ suçlanmış, buna rağmen onlarla girdiği mücadelede tek başına kalmasına rağmen asla geri adım atmadan yoluna devam etmişti. 17-25 Aralık sürecinde bu hain yapılanmanım algı operasyonlarına karşı yazı yazan ender yerel gazetecilerden biriydi. Öyle ki, sıradan bir seçim değil, bir İstiklal mücadelesi olarak gördüğü 30 Mart yerel seçimlerinde ve sonraki süreçte tüm tehditlere boyun eğmeden, yaşadığı şehrin ve ülkesinin bekası için mücadelesini sürdürdü, sürdürmeye de devam ediyor. Gün geldi üstlendiği görevin hassasiyeti nedeniyle, sıfırdan zirveye taşıdığı gazetesini bir an bile düşünmeden kapattı genç gazeteci. Bundan sonra www.marasgundem.com haber sitesinde aralıklarla da olsa yazı yazmaya gayret etti. Yazmayı sevdiği kadar okumayı da seviyordu. Bazı yerel yazarlar ile Türk dünyasında çok okunan Tarihçi Yazar Mehmet Işık’ın Teşkilat-ı Mahsusa Uyanıyor ve Teşkilat-ı Mahsusa Operasyon kitaplarının editörlüğünü de büyük bir heyecanla ve severek yaptı. 2009 yılında altyapısız başladığı gazeteciliğin eğitimini almayı da ihmal etmeyen, bu yolda yaşadıkları ve en önemlisi Anadolu Ajansı gibi dünyanın önde gelen sayılı ajanslardan birinde çalıştığı altı yıl boyunca görüntülü ve yazılı haber alanında tecrübe kazanan, sabrın sonunun selamet olduğunu iliklerine kadar yaşayan Nurettin Dal, gazeteciliğe başladığı ilk günkü heyecanla, Bugün Gazetesinde yazıları ile yeniden okuyucu karşısına çıkıyor. Rabbimin takdirine her zamanki gibi en başından razı olarak, gidebildiğimiz kadar gidip, yazabildiğimiz kadar yazmak için, Haydi Bismillah. “Hakk şerleri hayreyler, Zannetme ki gayreyler, Arif anı seyreyler, Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.” Tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlar, sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim.