Büyükşehir yasası ile tüm büyükşehirlerdeki kasaba belediyeleri iptal edildi. Böylece bu yerler il veya ilçe merkezine bağlandı. Böylece kırsalda yaşayan insanlar hem büyük şehrin imkânlarından faydalanacak hem de bağlı oldukları ilçe belediyelerinden. Böylece iki belediyeden hizmet alacağı için daha büyük ve daha fazla hizmet gelecekti. Yetkililerin açıklamaları bu yönde idi. Ancak kasaba halkları yani belediyesini kaybedenler böyle düşünmüyordu. Halk ‘Belediye elimizden giderse, hizmet de gider’ anlayışına sahipti. Hatta bu anlayışı kullanmak isteyen muhalifler, bunu fırsat bildi ve seçim politikalarını bu konu üzerine kurdu. Birçok yerde de başarılı oldular. Örneğin daha önceki seçimlerde Ak Partinin iki seçim üst üste kazandığı Helete ’de son belediye seçiminde ancak 500 den fazla bir oy aldı. Oysa daha önceki seçimlerde aldığı oy iki binin üzerinde idi. Muhalefetin bu kozuna karşı, iki belediye ile daha fazla ve daha büyük hizmet gelecek siyaseti izleyen AK parti ise büyük hizmet güvencesi veriyordu. Hatta o günler de bizzat muhtemel Belediye Başkan Yrd. Adaylarından biri;’ Benim Belediye başkan yardımcılığım, onların belediye başkanlığından iyi olur’ demişti. Seçim sonuçlarından da anlaşılacağı üzere Belediyelerin kalkması halkın kırgınlığına sebep olmuştur. Bu kırgınlığın giderilmesi ise hizmetlerin aksamayacağının gösterilmesi ve eski hizmetlerden daha büyük hizmetlerin yapılmasıyla mümkündür. Helete başka köy ve kasabalar gibi değil. Avrupa sayesinde medeniyeti ve gelişmeyi çok önceden ve yakından takip eden bir yerdir. Bu nedenle yapılan bazı hizmetler başka yerde alkışlansa da Helete ‘de eksik bulunabilir. Çünkü Hakkâri, Şırnak ve birçok doğu ilinde bile sokaklarda hayvanların dolaşması serbest iken, Helete ‘de daha 80’li yıllarda yasaklamıştır. Çünkü başka yerlerde parke taşının adı bile yokken Helete’nin ana caddeleri parke taşlarla kaplıydı. Çünkü ilçelerin bile kanalizasyon şebekesi yok iken, Helete ‘de kanalizasyon şebekesi olamayan ev yoktu. Çünkü başka köylerde bir iki yerli araba varken, Helete ‘de en lüks Avrupa arabalarını görmek mümkündü. Çünkü Başka yerlere telefon hattı çekilirken, Helete’nin telefon hattı yeraltına taşınıyordu. Ve daha sayamayacağım kadar hizmetle ilk tanışan bir yer, elbette hizmette de çıtayı yükseklere çıkartır. Ve her yapılanı beğenmeye bilir. Daha önce derelerin yeniden ıslahı ve eksik parke yollarının tamamlanması hizmet konusunda sıkıntı yaşanmayacağını gösteriyordu. Fakat bugünlerde Helete de bir sıkıntı var. Bu sıkıntı espri konusu yapılmış. Birçok insan aralarında ve sosyal medyada yeni getirilen yangın söndürme aracını (yoksa tankeri mi diyelim) konuşuyor. Kışın 6 binden fazla yazın ise 10 bini geçen bir nüfusa sahip olan Helete’nin itfaiyesi alınmış, yerine bir tanker verilmiş. Yıllardır itfaiyeye alışık olan Heleteli şokta. Daha büyük itfaiye aracı beklerken traktörle çekilen ve köyde çobanların davarlarını sulamak için kullandığı tankerlerden verilmesi şokunu yaşıyor. Belki hiç itfaiye uğramamış köy ve mahallelere bu tankerin verilmesi büyük bir hizmet olabilir. Ancak Helete için bu çok kötü, hatta olmaması gereken bir hizmet. Zira daha öncekinden kötüsünü vermek hizmet olarak algılanmaz. Heleteli bu nedenle kendisini sahipsiz hissediyor. Bu yanlışın giderilmesi ve Helete’ ye yıllardır kullandığı itfaiye araçlarından daha iyisinin verilmesi Heleteliyi memnun edecektir. Bu eksik ve yanlış hizmetle ‘Helete’ ye hizmet gelmez, gelirse işte böyle gelir’ diyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olacaksınız. Bu yanlışın düzeltilmesi başta Helete ’deki ve Heleteli yöneticilerin sorumluluğu diye düşünüyorum. İlk başta muhaliflerin karalama kampanyası veya şaka olduğunu düşündüğüm bu yanlışlık inşallah en kısa sürede giderilir.