Almanya başta MERCEDES, BMV, WOLKSVAGEN, AUDİ; İtalya FERRARİ, LAMBORGENİ, FİAT, İngiltere LAND ROVER; Fransa, RENAULT, CITREÖN, PEUGEOT; Çekoslovakya SKODA; İspanya SEAT; Güney Kore HYUNDAI, KİA; Japonya TOYOTA, HONDA, NİSSAN gibi birçok ülkeler çeşitli markalarda araba üretimi yaparak sanayi ve otomotiv sektöründe dünyadaki köşeleri çok rahat kapmıştır.

Bizlerin de bu konuda geç kaldığımız, atağa geçemeyip köşede izleyici olarak durduğumuz herkesin bildiği bir hakikat maalesef…

Hatta TOGG ile atağa geçtik son zaman da ancak tamamıyla yerli bir üretim değil. Her şeyden önce bizim ülke olarak bunu alabilecek gücümüz var mı? Birinci soru bu… Eğer ülkemizin belli zengin kesimi alıp binerse böyle yerli üretimden bahsetmemiz abes-i iştigaldir. Ülke olarak refah seviyemiz henüz yükselmediğinin ve gelişmekte olduğumuzun bir göstergesidir bu. GELİŞMİŞ ÜLKE değiliz yani…

Önceki yazılarımda da dile getirdiğim gibi her şeyden önce bizlerin bir sistem kurup aynı ABD gibi BAŞKAN bir sefer gelip gidecek ve dahi HESAP verecektir. Öyle gelişi güzel yaptım - oldu - bitti demekle olmaz, olamaz. Başa geçen şahıs TİR TİR TİTREMELİ!.. Ne zaman yanlış yaparsa YOKSA işini DÜRÜST, DOĞRU, ADALETLİ yaparsa sorun yok, yoktur da…

Öte yandan az yedi çok yedi hikayesi; işte az önce dediğim sistem yapılırsa yedi veya yemedi davası olmaz, olamaz. Adam korkudan TİR TİR TİTRER!.. Niye?.. Çünkü HESAP VERECEKTİR!..

Diğer yandan BAŞKA ADAM MI var? meselesi… Evet, ADAM var; hem de çok… Bir keresinde SEN varsın, BEN varım, O var; BİZ varız… Yeter ki BAKIŞ AÇIMIZI ve DÜŞÜNCEMİZİ değiştirmesini bilelim. Şöyle ki:

Günlerden bir gün hayat tecrübesi olan bir değerli şahıs, falan kişiye kişinin ekonomik durumundan dolayı; madem paran yok, işin yok niye evlendin? demiş. Karşısındaki kişi de Hz. Ali’den örnek vermiş… Evlenirken bir silahı, bir atı vs. varmış. Evlenmek için illaki şu bu olacak diye kesin kural yok. Bu işler nasip ve kısmet meselesidir, demiş. Yani vakit saat gelirse paraya pula; işe güce bakmaz demiş… Bilakis eş dost, çevre, hısım akraba destek olup düğün dernek kurulur, demiş…

İşte bakış açısı… İstersek her şekilde insanoğlu işini görebilir; önemli ve mühim olan mesele israfa, harama, müsrifliğe, haramiliğe, yolsuzluğa, haksızlığa, adaletsizliğe gibi benzeri nahoş durumlara bulaşmadan her türlü işlerimizi yapabilmemizdir.

Eee efendim, İtalya şöyle hırsız; Fransa, İngiltere ve Amerika böyle sömürgeci… Yoksa bu kadar zengin olamaz… Teoride doğru ancak pratikte yanlış; lakin burada şöyle bir AYRINTI var: En azından adamlar KENDİ ÜLKESİNİN REFAH SEVİYESİNİ YÜKSELTİYOR… Bizde ise tam dersi BİRBİRİMİZİ SÖMÜRÜP DURUYORUZ… Farkımız bu… Hem adamların HER İŞİ SAĞLAM fakat DİNİ ÇÜRÜK; bizde ise DİN SAĞLAM (O da ayrı bir tartışılması gereken konu) MUAMELE BOZUK…

Takdir sizin değerli okurlarım… Tabii ki burada esas mevzu kim ne yapmış, ne yapıyor, nasıl ediyor… Bizi ilgilendirmeyebilir; bunlar bir yana, bizler Müslümansak Müslüman gibi hareket edip yaşamalıyız; yoksa kağıtta Müslüman olarak kalırız; ötesi yok ve yoktur da…

Her akşam televizyon programlarını izliyoruz… Birçok araştırmacı, yazar, bürokrat, gazeteci vs. konuşup duruyor… Henüz HERKESİN DERDİ GEÇİM DERDİ meselesini bir türlü çözüme kavuşturan yok yok yok!.. Millet kan ağlıyor, faturasını ödeyemiyor, tatil yapamıyor, alacağını alıp vereceğini veremiyor, sıkıntı büyük, israf var, varlığın imtihanı var, var da var ne yazık ki bu meselelere çözüm yine yok. Bir ülke gün geçtikçe iyiye gider, öyle olması gerekir; aynı bir iş yeri gibi… gün geçtikçe tanınır, isim yapar, marka olur, alır başını gidersin… Hani bizde bu durum?

Evet, birçok güzel gelişmeler oldu, yapıldı, yaşandı; yalnız artık YETERSİZ ve KİFAYETSİZ kaldı… TIKANDI, DÜĞÜMLENDİ… Bütün bunlara birer çözüm getirilmelidir ivedi bir şekilde.

devam edecek…