Osmanlı Döneminde her padişah, birbiri ile adeta olumlu manada yarış halindelerdi. Bunu tarih kitaplarımıza baktığımız vakit net bir şekilde görürüz. Burada tam teşekküllü sayıları vermeyeceğim ancak burada anlatmak istediğim şudur:
Mesela I. Beyazıt döneminde topraklar ve hazine (1000 altın ve 20.000km) iken kendisinden sonra gelen padişah ona göre daha fazla toprak ve hazine bırakmış (2000 altın ve 160.000km) bu her seferinde artarak bu şekilde devam edip ilerleyerek gelmiş Kanuni dönemine kadar özellikle (En zirve dönem)…
Tabii burada bir sevinç var; lakin herhangi bir enaniyet durum söz konusu hasıl olmamıştır. Çok rahat, mütevazi ve gurur verici bir şekilde emanetini bir sonrakine vermeyi adeta bir borç bilmişlerdir. Gaye ne? HEP DAHA İYİYE… HER ZAMAN EN GÜZELE… SÜREKLİ YENİLİK… HALKIN REFAH SEVİYESİNİ ARTIRMAK… ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAK… vesselam…
Bizler torunlar olarak her ne kadar övünüp kıvanç duysak da ecdadımızdan; unuttuğumuz ve yanıldığımız bir şey var ki o da onlar gibi olamayışımız; yani onları ancak methetmekle kalıp kendimizi avundurup kandırmışız…
Ötesi yok… Ötesine geçememişiz… Sorarlarsa da mangalda kül bırakmayız. Marifet dediğimiz olgu işte, tam olarak burada yatıyor. Önemli olan bizlerin de milletçe ülkece bir şeyler yapıp ileriye taşımaktır… Bunu maalesef başaramadık, gitti.
Bunları söylerken asla yeise kapılıp da söylemiyorum, hatta olumsuz dahi düşünmüyorum. Bu benim fıtratıma da aykırı zaten. Bunları söyleyip de dile getirmemdeki amaç artık bizlerin iyi bir şekilde silkinerek bayrak yarışında olduğumuzun farkında olup başa hangi parti gelirse gelsin bu şuur ve düşüncede olması ve olmamız gerektiğidir.
Yoksa sahneye çıkıp da öncekiler şöyle yaptı, böyle yedi; bizler de böyle yaptık, şöyle yedik, diyerek kendisini övmemelidir ve başa kakmamalıdır; bunu bırakalım da halk, millet yani vatandaş yapsın, versin, tabir-i caizse puanlamayı… Bizlerin bu durum karşısında tam tersi sağ elin verdiğini sol el görmemelidir, diyerek yolumuza devam etmemizdir. Vakti saati gelince de al kardeşim benden de bu kadar, diyerek kenara çekilmelidir; bu büyüklüğü ve nezaketi gösterebilmelidir.
Sonraki gelen hükümet de aynı güzellikte yoluna devam etmeli ve bir sonrakine en güzel şekilde görevi teslim etmenin heyecanını ve gururunu yaşamalıdır. Yaşamalıdır ki ülke olarak ilerleyip büyüdüğümüzün resmini bir görelim. Görelim ki geleceğimizden emin ve mutlu olalım. Olalım ki insanlığa rol model olup ülke olarak sevincin ve gururun güzelliklerini gösterelim sevgili okurlarım.
Burada yazdıklarımın ispatını göstermek adına sizlere kendi memleketimizden yani Kahramanmaraş’tan bir örnek vermeyi arzu ediyorum affınıza sığınarak… Malumunuz yıllarca aynı parti, belediye olarak görev ve hizmette hiç aksatmadan devam etti ve ediyor da… Burada şu bizim için büyük bir kayıp:
Örneğin fi tarihte “Eski Sanayii” dediğimiz bölge falan şahsın döneminde kentsel dönüşüme giderek güzel bir çehre kazanacaktı kentimiz; ancak yarım bile kalmadı kökten yok oldu, gitti. Sonraki gelen şahsiyet de “Tekke Bölgesine” yöneldi fakat o da maalesef yarım kaldı… Ondan sonra gelen zat da ise hiç tık yok, ses yok, görüntü yok…
İşte size yukarıda bahsettiğim mevzuların panaroması!.. Takdir sizin…
Sonra da diyoruz ki Gaziantep, Adana, Kilis, Osmaniye, Hatay, Şanlıurfa, Malatya bize göre çok iyi durumdalar; bizim bu memleket (K.MARAŞ) niye ilerlemiyor, neden gelişmiyor? Çünkü gelişime KAPALI... KAPALI… KAPALI…
Egosu yüksek, zengin, varyemez, cimri v.s birkaç kişi var; saysan on parmağı geçmez… Sanırsın ki dünya sadece kendilerinin etrafında dönüp duruyor; sanırsın bir bunlar memlekete hizmet ediyor, falanda filan…
Ölme eşeğim yaz gelsin… Zenginin malı züğürdün çenesini yorar… KÜLTÜR’den önce PARA bu insanlarımıza önce gelmiş maalesef…
İş ehlinden çıkmış, iş bilen çok, laf atıp tutan çok, iş gerçeğe dönüşeceği vakit; ben bilmem eşim bilir, hikayesi… İcraat ortada yok… Vay anam vay!.. Bekle, dur, yaz gelsin… Bu duraktan bu gidişle hiçbir otobüs geçmez; çünkü sefer yönü değişmiş… Sefere söyle gelsin; neylesin seni Ersin; bu iş fezana kadar gider, sonu da beter.
Vatandaş demeye devam eder, HERKESİN DERDİ GEÇİM DERDİ…
devam edecek…