Halenanlamakta çok geç kaldığımız İbn-i Sina ve bir çok Türk -İslam alimlerininisimlerini duydukça yüreğimden ince bir sızı hissederim. Zoruma gider . Bizim kendi ecdadımız olan ve devrin bütünilimlerini hatmetmiş alimlerimizin isimlerini bile unuttuk. Yazık değil mi ? Biz halen küçük işlerle uğraşırken batı alemi bizim ilimadamlarımızın eserlerinden faydalanarak ilaçlar yapmışlar. Bu ilaçları da bizesatmışlar. Bu gün olmuş kendi ülkemizde birhastalığa karşı bir ilaç yapamıyoruz.Tıp fakültelerinde okuyan öğrenciler tıpbiliminin batıda olduğuna inanmış. Bu kadar yapılan ilaçları sadece batı yapar diye inandırılmış.
Diş Hekimideğerli dostum Devlet Diş bey sosyal medyada İbn-i Sina ile ilgili bir yazı paylaşmış. İbn-i Sina hakkında kısacabilgi vermiş. Çok duygulandım. Aradanbunca yıllar geçmiş ,İbn-i Sina Hocanın bütün birikimlerini batı kullanmış.Bize bir şey kalmamış. Şimdi ah-vah ediyoruz."Atı alan Üsküdarı geçmiş "derler ya. Aynen öyle olmuş.
Dr. Devlet DişBeyin bilgilerini siz okuyucularımla paylaşmak istedim.
"Batıdakiismi; Ave Cina (Avicenne) olan İbn-iSînâ, Mîladî 980'de Buhara'nın Afşine kasabasında doğmuştur. 1037'de vefatetmiştir. 57 yıl gibi kısacık ömrüne önemli eserler sığdırmış, ilmiçalışmaların yanı sıra devlet adamlığı (vezirlik) da yapmıştır.
On yaşındaKur'an'ı ezberlemiştir. Fıkıh, kelam gibi dini derslerin yanı sıra mantık, felsefeve metafizik konularında da dersler almıştır. Tıp dışında fizik, kimya,astronomi simya ve felsefe ile de ilgilenmiştir.
En önemlieseri olan El-Kânûn Fi't-Tıbb on üçüncü yüzyıldan (1200'lerden) itibaren önceLatince daha sonra İngilizce, İspanyolca, Portekizce ve daha sonraları daFransızca ve Almancaya tercüme edilmiştir. Aslı Arapçadır. Ortaçağdaki Türkalimlerin büyük bir çoğunluğu eserlerini Arapça kaleme almışlardır. O zamanınilim dili Arapçadır! Avrupa tıp mekteplerindeyaklaşık 500-600 yıl okutulan bu önemli eser ne yazık ki Osmanlı Türkçesineancak on sekizinci (yani 1700'lerde) Tokatlı Mustafa tarafından tercümeedilmiştir. Eğer bu bilgi doğru ise yazıldığı tarihten en az 600 küsur ya da700 yıl sonra dilimize çevrilmesi oldukça düşündürücüdür.
Bu vesileyle İbn-i Sînâ ve Harezmî, İbn-iTürk, Fârâbî, Beyrûnî, Uluğ Bey, İbn-i Heysem, Ebu'l-Vefâ, Zehrâvî ve AliKuşçu, İbn-i Haldun, İnb-i Rüst ve İbn-i Arabî gibi büyük âlim ve dâhîleri rahmet ve minnetle yadediyorum! Mekanları Cennet olsun!"
Sevgili dostumDevlet Diş beye teşekkür ederim,
Aslındayukarıda adını andığım Türk ve Arap Müslüman alimlerin her biri ile ilgiliaraştırma enstitülerinin kurulması, tıpve cerrahi ilgili tarihi bilgi ve tecrübelerin yeniden değerlendirilmesigerektiğini düşünüyorum.
Bu konuda bendeaynı fikirdeyim. Geç de olsa bir yerden başlanmalıdır.
Ben deinanıyorum ki bugünkü modern tıbbı menşei Türk -İslam kaynaklarına dayanmaktadır.
Silkinipkendimize dönelim. Batının bize yutturduğu uydurma ilaçları almayalım. Kendiilaçlarımızı kedimiz yapalım.
Son aldığımızbilgilere göre bugün itibarı ile kullandığımız ilaçlarda aşırı miktardauyuşturucu olduğu haberlere konu oldu.Avrupa'dan ithal ettiğimiz ilaçlardan Türkiye'de uyuşturucu elde edilip satıldığı haberlere yansıdı.
Devlet derhalbu konuya el atmalı. Milletimiz ilaçlarla zehirleniyor.