Devletler kurulur, bazen güçlenir uzun bir ömür yaşar; bazen de ayakta durmanın yol ve yöntemlerini bilmediklerinden, güçlü toplumlarla karşılaştıklarında yıkılıverirler. Tarih bunun örnekleri ile dolu…

Milletleri güçlü kılan öncelikle inanç birliğidir, toplumlar aynı ülkü ve ideal etrafında toplanır, adaleti sağlarlarsa, güçlü ekonomi arkasında gelir. Güç ve adalet ayakta durmanın ayrılmaz iki şartıdır…

Tabi bunun için eğitim sisteminizi doğru kurmanız gerekiyor. Yani yeni nesli geleceğe doğru hazırlamaktan  söz ediyorum.

Tarih boyunca yaşamış ve hale yaşamını sürdüren toplumlara bakın, madde hiçbir zaman birinci planda tutulmamış. Doğru yönetim, geleceğe yatırım doğru planlanmış. Özetle bir millet, ideal bir toplum olmak istiyorsa, ilkeleri olmalı veya ülküsü! Sonra neslini ileriyi gören, çalışkan, sağlam iradele ve inançlı kılmak zorundadır!

Osmanlıya bakın, kuruluşu, yükselişi ve çöküşünü inceleyen bu söylediklerimi göreceksiniz. Allah’ın davasını davası bilmiş, cihat etmiş, üretmiş, ekonomisini güçlendirmiş…

Bir örnek, Osmanlı’da toprağını boş bırakana ceza verilmiştir. İsraf haram bilinmiş, yoksul ve yetim gözetilmiş. Uzatmayalım, hakça bir düzen kurulmuş, yükselmiş. Çizgiden çıkınca da duraklamış, gerilemiş ve yıkılmış…


OKUYAN TOPLUM

Dünyanın en gelişmiş ülkeleri ile geri kalmış ülkeleri araştırdığınızda, güçlü devletlerin insanların okuma düzeyinin çok yüksek olduğunu görürsünüz. 

Japonlarla ilgili bir örnek vereyim ki, onlarla ilgili çok şey yazabilirsiniz. Tarih kadar eski bu topluluğun en büyük özelliği çalışkan olmaları ve işlerini doğru ve sağlam yapmalarıdır. Adalar ülkesi Japonya’da 9 şiddetinde deprem oluyor, hiçbir insan ölmüyor…

 Japonya  denilince ülkenin %100’e varan okuma yazma oranından söz etmemek olmaz. Güneşin doğduğu ülke olarak bilinen Japonya bugün 19 Nobel Ödülü, dünya sıralamalarında ilk 50’de yer alan kaliteli eğitim sistemleri ile küresel başarılar elde eden Tokyo ve Kyoto Üniversiteleri, mezuniyetten sonra kariyer yapabileceğiniz Toshiba, Hitachi, Toyota, Honda, Suziki gibi sayısız uluslararası şirketi ile göz doldurur. %50’yi geçen lisans ve yüksek lisans mezunlarına, bir de yetişkinler arasındaki okur yazarlık oranı eklendiğinde Amerika, İngiltere ve Yeni Zelanda gibi ülkelere göre daha fazladır…


HELAL RIZIK ÖNEMLİ 

Dünyanın en geri kalmış ülkeleri incelenir, her ülkenin kendine göre kaynakları olduğu ancak gelişmiş ülkelerin insanlarını, geri kalmış ülkelerin insanlarından ayıran en büyük özelliğin yetersiz eğitim olduğunu bilim adamları ortaya koymuşlar. Bu konuda kitaplar yazılmış, bizim de uzun uzun yazmamıza gerek yok!

Şimdi gelelim ana konuya, niye anlatıyorum bunları?

Açayım. Bizde bir ata sözü vardır. “Otu çek, köküne bak!” Ya da “Aslı hu, nesli hu!” da derler. Güçlü toplum olmak istiyorsak: 

Öncelikle çocuklarımızı helal rızık ile beslememiz gerekiyor. Bir çocuğun kanına haram karışmamalı, karışırsa, “Haramzade!” olur. 

Bunun için öncelikle helal süt emmiş bir eş gerekli, sonra çocuklarımıza anakarnına düştükten sonra, helal kazanç ile beslemeliyiz. Böyle olursa, çocuklarımız köküne bağlı, asil insanlar olarak, dini diyanetini bilen, vatanını seven insanlar olacaktır... 

İkincisi çocuklarımızı zorunlu eğitim yerine, tercihli eğitim modeli ile eğitmeliyiz. Bakın bu iki konunun altını kalın çizgi ile çiziyorum, çünkü çok ama çok önemli.

Biz böyle bir nesli, bilinçli bir anne ve mesleğinin kutsallığına inanmış öğretmenlerle destekledik mi, işte o zaman dünyaya örnek bir toplum oluruz!

Peki bu mümkün mü?

İstersek evet,  ancak  bunu yapabilmek için DOĞRULARI BİLMEK, DOĞRU YAŞAMAK GEREKİYOR .  

Peki kalın sağlıcakla.