Karabağ’ın kurtuluş etkinlikleri kapsamında “zafer geçidi” sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan’da okuduğu “Aras Türküsü” nün sözleri İran’ ı çok rahatsız etti. Bir şiir sözlerinden dahi rahatsızlık duyan İran’ın sıkıntısı ne olabilir?
Azerbaycan- İran İlişkilerinde Güney Azerbaycan Meselesi Azerbaycan ile İran arasında kurulmaya çalışılan bütün iyi niyetli ilişkilerin, temelinde “Güney Azerbaycan” meselesi öncelik taşır; çünkü iki taraflı ilişkilerin bütün istikametlerinin kökünde az ya da çok ama mutlak şekilde bu meselenin izlerini görmek mümkündür. Varlık problemi ile alakalı olduğu için, bu mesele her iki devlet için, özellikle de İran politikası için çok daha önemlidir.
Yalnız İran’da istifade edilen "Kuzey İran", Azerbaycan’da "Güney Azerbaycan”, veya "Birleşmiş Azerbaycan" anlayışları değil, şahıslar ve değerler de tartışma ve gerginlik kaynağı olabilmektedir. Bu günkü resmi İran sınırlarının içinde yaşayan Azerbaycan kökenli yazar, şair ve sanatçıların takındıkları tavır ve faaliyetlerin Azerbaycan ile ilişkilendirilmesi, çeşitli şair ve yazarların İran resmi yöneticileri tarafından “İran şairi– yazarı” olarak adlandırılması karşılıklı itirazlara sebep olmaktadır. Bunun da sadece bir sebebi var. Sanki bağımsız Azerbaycan ve bütün İran jeopolitik tezat teşkil ediyor ve her iki taraf konuyu varlık ve güvenlik problemi gibi değerlendiriyorlar.
1980’li yılların ikinci yarısında Bakü’de yapılan protestolar, Sovyet İmparatorluğu içerisinde Azerbaycan’ın bağımsızlık karakteri ile birlikte “Güney Azerbaycan” meselesini de gündem yapmıştı. Diğer yandan genellikle Azerbaycan’ı (yalnız bağımsız Azerbaycan’ın sahip olacağı siyasi hattı değil, kendini, hatta adını bile) kendine tehdit gibi gören İran, Azerbaycan’ın bağımsızlık ilanından hayli rahatsız olmuştu ve bunu gizli olarak da yapmıyordu. Şöyle ki; İran resmîleri Moskova’ya ziyareti sırasında verdiği beyanatta Sovyet Cumhuriyetleri’ne Moskova merkezli bakacaklarını ve aslında bu cumhuriyetler için de hayırlısının SSCB’de kalmak olacağını iddia etmişti. Bu sebepten Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra İran “çok acele karar almadı” ve Azerbaycan’ın bağımsızlığını ancak çok sayıda devlet tanıdıktan sonra 25 Aralık 1991 tarihinde tanımıştır. Burada vurgulamak gerekir ki, o arada çok önemli bir olay olmuştu. Şöyle ki, 31 Aralık 1989 tarihinde SSCB – İran sınırının Azerbaycan kısmı (İki Azerbaycan, kuzey ve güney Azerbaycan arasındaki sınırın dikenli telleri) sökülüp atılmıştı. Bu olayın planlanması ve hayata geçirilmesi ile ilgili farklı düşünceler olsa da en azı iki tarafın da ayrılıktan dolayı canlarına tak ettiğine dair fikir birliği vardır. Bu da İran bakımından yeteri kadar rahatsız edici bir amil idi.
Azerbaycan bağımsızlığına yeniden kavuşurken cumhurbaşkanı olan Ayaz Muttalibov, İran ile ilgili maksimum ihtiyatlı siyaset yürütmeye ve İran’ı rahatsız etmemeye çalışıyordu. Bağımsızlıktan sonra cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan ve Güney Azerbaycan meselesine hassas yanaşan Ebülfez Elçibey’in galip gelmesi ise münasebetlerin geleceği bakımından rahatsızlık veriyordu. Milli Bağımsızlık Harekatı’nın liderlerinden biri ve AHC (Azerbaycan Halk Cephesi)’nin Başkanı Ebülfez Elçi Bey cumhurbaşkanı seçimlerinden önce televizyonda yaptığı bir açıklamada İran’ın parçalanacağı ve bütün Azerbaycan’ın kurulacağı günün uzak olmadığını bildiren sözleri, İran için “Bağımsız Azerbaycan” korkusunun artması için yeterliydi.
Diğer taraftan, İran bölgede Şialık amilinden yararlanmaya çalışmıştır. Bununla hem Azerbaycan içinde imkânlarını arttıracağını hem de Türkiye başta olmak üzere rakibi gibi değerlendirdiği ülkelerin imkânlarını kısıtlayabileceğini düşünmüştür. En azından iki komşusu “Rusya ve İran” için aynı zamanda “problem olmaya başlayan “Elçibey, 1993 yılı haziran ayındaki askeri darbe teşebbüsü sonucunda iktidarı kaybettikten sonra, İran–Azerbaycan münasebetlerinde kısmi bir yakınlaşma, yeni iktidar için ideoloji olarak Güney Azerbaycan meselesinin mevcut olmadığı görüntüsü, Güney Azerbaycan amilini biraz arka plana atmıştır. Ama Azerbaycan Cumhuriyeti içindeki Güney Azerbaycan potansiyeli, İran için Azerbaycan adının bile problem olması, İran’ın Azerbaycan içinde özel planlar hayata geçirme teşebbüsleri, Haydar Aliyev iktidarının yararları bakımından konuya kapılarını tam kapatmaması, hatta İran’ı hayrete düşürecek derecede açık tutması, konunun aktüalitesi bakımından korumasına sebep olmuştur.
Azerbaycan dışında “Dünya Azerbaycanlıları Kongresi”nin oluşturulması ve resmi seviyede ilk kurultayın yapılması da bu istikametteki gerekli adımlar olmuştur. Bütün bu merhalelerde İran’da bazen resmi, bazen yarı resmi seviyede Azerbaycan Cumhuriyeti ile ilgili “Kuzey İran” ifadeleri eksik olmamıştır. Daha sonra iktidara gelen İlham Aliyev devrinde Güney Azerbaycan konusu daha da aktüellik kazanmağa başlamıştır. 16 Mart 2006 tarihinde Bakü’de yapılan Dünya Azerbaycanlıları Kurultayı ise konunun gerginlik kaynağı olarak zirveye taşındığı olaylardan biri olmuştur
İran’ın resmi basınında Azerbaycan kimliğinin tahkirine itiraz, Babek Kalesine yürüyüşlere destek, Urmiye gölünün kurutulmasına itirazlar, Traktör futbol takımının taraftarlarının artması (Fan kulüp kurulması) İran sınırları içerisinde yaşayan 25 milyonluk Azeri nüfusu ve en son Karabağ’da kazanılan zafer, Azerbaycan – İran ilişkilerinde Güney Azerbaycan meselesini sıcak tutmaya devam etmektedir.