Zulüm “Bir kimsenin hakkını zorla elinden alan, haksızlık yapan, merhametsiz ve gaddar kimseye denir. Arapça bir kelime olup Arap dilinde mastarı: "Bir şeyi ait olduğu yerin dışında bir yere koymak" anlamında kullanılmaktadır.
Zulüm karanlık bir kuyudur, zulmettikçe kuyu derinleşir ve içine zifiri karanlık çöker. Zalim, zulmünü artırdıkça, iç dünyasındaki karanlık ve kasvet yoğunlaşır, kalp katılaşır, nefsi hırlar, bağırır; sonra acımasızlık baş gösterir ve sonunda Yaratan’dan uzaklaşır, hatta Firavuna dönüşür. Bu durumda vicdan yok olur, iman kaybolur! Kişi zalimler sınıfına girer.
Doç. Ramazan Kurtoğlu (24 Kasım’da) sosyal medyadan söyle bir mesaj atmış. Der ki: “Koronavirüs manipülasyonundan sonra küresel iklim değişikliği/manipülasyonu ile 4 şirket kontrolündeki hububat 10 şirket kontrolündeki küresel gıda takeli ile kıtlık tezgahlanacak artı trilyon dolarlık karşılıksız para basımıyla nakit sistemini çökertecekler.2021/22çok zor yıllar olacak.”
ZALİM BÜYÜK ZULÜM PEŞİNDE
Bir diğer mesajında ise: “Aylardır yazdım, televizyonlarda söyledim. Koronavirüsün arkasındaki akıl esasen gıda-ekonomi-sosyal huzursuzluk üzerinden vuracak. Merkezi Roma’da olan WFP nin Amerikalı Müdürü David Beasley, AP ajansına verdiği mülakatta,2021’de büyük çapta kıtlık beklendiği ikazında bulundu. Oyun çok büyük.”
Bu ve benzer açıklamaları yazdığımda kimi saf arkadaşlar ki bunlar herkesi kendileri gibi temiz zannediyorlar, büyük şeytanların iş birliğini görmezden gelip: “Bunlar Komplo Teorileri” diyorlar.
Olabilir ama ben derim ki biraz tarih bilenler, örneğin Nemrut ve Firavunları, Kazıklı Voyvodaları, Ebu Cehilleri okusunlar, kavimlerin nasıl helak olduklarını bilsinler, o zaman görecekler ki, şeytanın çocuklarından her şey umulur.
Amma son hükmü Allah(cc) verir ki, bu manada bize düşen zalimin zulmüne karşı uyanık olmaktan geçer, aksi takdirde onlarla beraber ateş bizim ocaklarımıza da düşer.
EN BÜYÜK ZALİM
Yaklaşık bir ay önceydi, bu zalim ve zulüm konusunda bir yazı okumuştum diyor ki yazarımız: “En büyük zulüm, yaradılış gerçeğini göz ardı etmek ve Allah’a kulluktan uzaklaşmaktır…
Zalim, içinde yabancı barındırandır; bunun için saldırgandır. Kendini ehilleştirene kadar da saldırgan olacaktır. İman ve kulluk, ehilleşmenin adıdır. Mevsiminde aşı olana kadar o meyve yaban kalacaktır…”
Şimdi gelelim Küresel Şeytan’ın oyunlarına ve bu oyunlarına niçin gerçekleştirmeye çalıştıklarına.
Son dönemde adı sıkça duyulan para babalarının reklamlarını izliyorsunuz, öz geçmişlerini merak edip okumuşsunuzdur belki. Ben okudum, hayırsever iş adamı diye de öz geçmişlerinin sonlarına eklemişler. “Adam” çok da ‘iyi niyetli’, sözde insanlığa hizmet ediyor. GDO ve gıda üzerinden yapılan insanlık dışı hesaplamalar, sonunda ortaya çıkan hastalıklar, satılan ilaçlar, sonu gelmeyen hastalıklar. Mars gezegenine kuleler yaptırmalar. Aileyi yıkan televizyon programlarını desteklemeler ve İstanbul Sözleşmesi aklıma ilk gelenler.
Silah sanayi bunların kontrolünde, bakınız helikopterimizin motorunu yaptırmamak içini bu güçler defalarca sabotaj girişiminde bulunmuşlar. Mavi Vatanı size yedirmeyiz diyorlar, AB ve ABD karşımıza yaptırım sesleri ile çıkıyorlar. Dertleri İslam falan değil ha, düzenlerini bozmamızdan korkuyorlar!
Kardeşim kendi tohumumuzu ve doğal gıdamızı kendimiz üretmemiz gerekiyor. Suyumuza sahip çıkmalı ve israftan kaçınmamız kaçınılmaz görünüyor. Gerekirse, su depolamamız ve yeni kanunlar çıkartmamız lüzum haline dönüştü. Kendi silah sanayimizi güçlendirmeliyiz…
Ama içerdeki zalimler ve dışardaki zulmün babaları el ele vermiş, bizi durdurmaya çalışıyorlar. Çalışsınlar, görevlerini yapıyorlar. Ama hak gelince, batıl gider. Bunlar korkaktırlar, bu da biline.
Sonra israftan kaçınmak gerek. Camileri ve laboratuvarları sabahlara kadar açık tutmak durumundayız.
Necip Fazıl der ki: “ Ya İslamla yükselir ya inkarla çürürsün. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!
Kalın sağlıcakla.