Irkçılık; kendi milletini veya toplumunu üstün görmektir. Kendini üstün gören ilk yaratık Şeytandır ve bu nedenle ırkçılık şeytandan kabul edilir. Irkçılığın kaynağı nedir? Ya da ırkçılık hangi özelliğimizden kaynaklanmaktadır? Irkçılık insanın genlerinde olan bir şey midir? Çünkü ırkçılık tüm toplumlarda az ya da çok vardır. Ülkemizde de ırkçı değilim dese de birçok insanda var ola gelmiştir. Peki, bu duyguyu körükleyen etken nedir? Aidiyet duygusu… İşte, sebep insan fıtratında bulunan aidiyet duygusudur. Bu aidiyet duygusu bazı insanlarda ırkçılık olarak tezahür eder. Çünkü aidiyet her insanda vardır. Fakat bu duyguyu kullanış şeklimiz ırkçılığımızın gelişmesine veya körelmesine neden olur. İşte bu duygunun kullanış şekli daha doğrusu yanlış kullanılması ırkçılığın kaynağını oluşturur. Peki, ırkçılığı körükleyen bu duygu nasıl veya hangi insanlarda ortaya çıkar? Öncelikle belirtmeliyim ki, kendine güveni olmayan, bireysel olarak başarı elde edemeyen insanlarda daha fazla gelişiyormuş. Bu nedenle ırkçılık, geri kalmış toplumlarda ve gruplarda daha yaygın oluyor.  Gelişmiş ülkelerde de geri kalmış toplumlar ve insanlar olduğu için ırkçılık oralarda da mevcuttur. Yani ırkçılığın olmadığı ülke yoktur. Yalnız kiminde az, kiminde yoğun yaşanmaktadır. Herkes kendisini bir yerlere ait hisseder. Şehir, mahalle, takım, ırk, sınıf okul, iş yeri, din, mezhep ve daha niceleri. Yani aslında hepimiz bir değil birden çok gruba aitiz. Bizim bu ait olduğumuz grupların hepsine aynı ölçüde bağlı olamayabiliriz. Çünkü herkes mutlu olduğunu düşündüğü veya kendini iyi hissettiği gruba ait hisseder. Kimisi dini, kimi şehri, kimi mezhebi, kimi ise ırkı ön plana çıkarır. Bu nedenle kendini bu gruplara ait hisseder ve o duyguyu yoğun yaşar. Bu duygu yoğunluğu da kişiyi; dindar, ırkçı, solcu, komünist veya diğer gruplardan birine sokar. Daha önce de belirttiğim gibi gruplaşma ve bir gruba ait olma kötü değildir. İnsanları birbirine yaklaştırır ve koruyup kollamasını sağlar. Akrabalık, dostluk vb. grupların birbirlerine daha yakın olmalarını ve insanların daha mutlu olmasını sağlar. Sorun insanların bir gruba ait olması değil, ait olduğu grubu diğerlerinden üstün tutmasıdır. İşte ırkçılık burada devreye girmektedir. İnsanların ait olduğu toplum, grup, köy, mezhep veya ırkları diğerlerinden üstün tutması ırkçılığı oluşturmaktadır. Kendisinden olan grupları koruyup kollaması hakkaniyet ölçüsünde yapıldığında herkesin yararınadır. Ancak hakkaniyet alınmazsa işe torpil girer ve çevresine torpil yapar. Bu da aidiyetin yanlış kullanılmasıdır. Yani ırkçılığın akraba ve hısım kısmı oluyor. Kendi grubunu üstün, diğerlerini ise hor görme insanlık arasındaki bağları zayıflatırken, kin ve nefreti körüklemektedir. Bu nedenle ırkçılık insan onuruna yakışmayan bir davranıştır. Aidiyet duygusunun yanlış kullanılmasıdır. Tıpkı şehvet duygusunun yanlış kullanılması gibi… Bu duygu da diğer duygularımız gibi bir imtihan sebebidir. Diğer duygularımız gibi; ya kazandıracak veya kaybettirecektir. Bunu belirleyen insanın kendisidir. Ben yerine biz kavramının gelişmesi ve toplumsal bir varlık olan insanın toplumda rahat ve iyi yaşaması için önemli bir duygudur. Aidiyet olmazsa insan zorluk yaşar. Hayattan aldığı tat azalabilir. Zira hayatın renklenmesi ve tadının artması, ait olduğumuz grupları desteklememiz ve onların heyecanını yaşamamız ile mümkündür. Örneğin mahalle, okul veya spor müsabakalarında zevk almamız bizim takım tutmamıza bağlıdır. Bir tarafı tutup desteklemek bize zevk ve heyecan getirecektir. Mutluluğumuzu katlayacaktır. Ancak buradaki ince çizgi; tarafımızda yapsa haksızlığa karşı çıkabilmek ve onun karşısında durabilmek, rakibimizin de doğrusunu sonuna kadar destekleyebilmektir. İşte bu nokta, kazandırma veya kaybettirme noktasıdır. Hak ve adaletten ayrıldığımız her mesafe bizi cehenneme yaklaştırırken, hak ve adalete yaklaştığımız da ise cennete yaklaştırmaktadır. Yaşanabilir bir dünya; birbirine üstünlük sağlamayan ve birbirine değer veren insanlarla mümkündür. Unutmayalım; üstünlük takvadadır, kimin takvaca üstün olduğunu ise yalnızca Allah bilir. Dünyadaki en üstün ve değerli varlığın insan olduğu ile üstünlük taslayan ilk yaratığın şeytan olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Allah hiç kimseyi doğruları göremeyecek kadar taraflı yapmasın…