Eskiden beri insanımız Türk İslam birliği hayali ile yaşar. Bu elbette herkesin istediği bir şey ancak bir şeyin olması için sadece istemek yetmiyor. Ben bu birliğin olamayacağını yıllardır savunuyorum. Her ne kadar İslam İşbirliği Teşkilatı kurulsa da, bu teşkilat İslam ülkelerinin birlik olduğu anlamına gelmez. Çünkü birlikler özgür insanların olduğu Demokratik ülkelerde olur. İslam ülkelerinin büyük çoğunluğu, hatta tamamına yakını, Demokratik olmadığına göre bu birlik hayal diyorum. İkinci olarak da birbirini sevmeyen ve birbirine düşmanlık besleyen insanlar nasıl birlik olsun. Müslüman ülkeler birbirine karşı bile diğer ülkelerle işbirliği yapıyor. Birliği savunanlar ve bu hayalle yaşayanlar; eskiden birlik kurduk şimdi de birlik kurabiliriz diyor. Ama eskiden İslam birliği diye bir şeyin olmadığını, güçlü bir İslam devletinin diğerlerini egemenliğine aldığını bilmiyor. Tarih kitaplarında Müslümanların birlik kurduğunu hiç okumadım. Hatta Müslüman devletlerin birbirleriyle savaştığını çok okudum. Bu konu için tarih kitaplarına tekrar göz atmanızı öneriyorum. Eskiden birlik vardı. Müslümanlar bir ve beraberdi diyenler aslında tek ve güçlü bir devletten bahsediyor. Bu dönemlerde bile birkaç Müslüman devlet birbirleriyle savaş halindedir. Osmanlı-İran –Memlukler gibi… Güçlü Osmanlı Mısırı almış ve Memluk devletine son vermiştir. Topraklarını almış yani fethetmiştir. Fethetmek birlik olmak anlamına gelmez. Güçlünün zayıfı ilhak etmesi anlamına gelir. Gün gelir güçlenen devletler bu ilhaktan ayrılır. Arap ülkelerinin ayrılması gibi… Peki, İslam ülkelerinde neden birlik ve beraberlik olmaz? Çünkü aralarında birlik yapacak kişiler yok. İslam hoşgörü dini olabilir ancak biz Müslümanlar birbirimize karşı oldukça hoşgörüsüz davranıyoruz. Her Müslüman kendini doğru karşıdakini yanlış biliyor. Bu normal belki ama birde, kendisini karşıdakini düzeltmek zorunda hissediyor. Kendisine göre herkes yanlış ve herkesin düzeltilmesi gerekiyor. Herkes hakkında hüküm veren, herkesi yargılayan ama kendi liderlerine ve hocalarına sesi çıkmayanlar doğruluğa ve birliğe erişemez. Farklılıklara tahammül ve hoşgörü yok. Bu nedenle tek tipten birlik değil ikilik ve gruplaşma çıkar. Müslümanlar arasında Peygamberimizden sonra başlayan ihtilaflar ve ayrılıklar günümüze kadar devam etmiş ve günümüzde de tüm şiddetiyle devam ediyor. O dönemdeki değerli ve büyük bildiğimiz Müslümanlar bu ayrılık ve nifakı engelleyememiştir. Onların engelleyemediği nifakı birbirini hiç sevmeyen şimdiki Müslümanlar mı başaracak. Bu gidişle asla… Kin ve nefretin kol gezdiği ülkelerde insanlar birbirlerini öldürür. Herkes huzuru başkasının huzursuzluğunda arar. Bu nedenle de huzuru hiçbir zaman bulamaz. Biz ne kadar İslam Barış ve kardeşlik dini dersek diyelim, İslam coğrafyasında bitmeyen savaşlar, yapılan katliamlar, inandırıcılığımızı kaybettiriyor. Müslümanın Müslümanı öldürdüğü ve öldürmenin kutsandığı ülkelerde birlik ve huzur olmaz. Cumhurbaşkanımız yaptığı konuşmada bir öz eleştiri yaptı ve Müslüman ülkelerin durumunu belirtti. Aradaki nifaklardan bahsetti. Haklı, doğru ama aynı nifak ve ayrılık kendi ülkemizde de var. Biz ilk önce ülke içerisindeki birliğimizi sağlamadan diğer ülkelerle hiç sağlayamayız. İnsanlar sürekli kutuplaşıyor ve ardaki hoşgörü azalıyor. Herkes birbirini hain ilan ediyor. Ben haklıyım, ben doğruyum, benim düşüncem dışındakiler yanlış düşünüyor gibi düşünceleri aklımızdan atmadığımız sürece… Tahammül, saygı, hoşgörü ve anlayış geliştiremediğimiz sürece Birlik, düzen ve mutluluk hayaldir. Hem Ülkemiz, hem İslam âlemi için… Huzurlu mutlu bir gelecek diliyorum.