Gnostizmi savunanlar, bozulmamış tek din olan İslam’a yönelmemek için, geçmiş medeniyetlerini arıyorlar. Eğer bulurlarsa, orijinal dinlerine döneceklermiş. Bunun için olmadık projeler geliştiriyorlar. Fuller bunlardan biri ‘İslamsız Dünya’ başlıklı kitabı 2010 yılında hem ABD’de hem de Türkiye’de yayınlandı,  kitap İslam düşmanlarının iç yüzünü anlatması açısından  enteresan görüşleri savunuyor. Bu kitap da  hepinizin merak ettiği soruların cevabı var. Etrafımızda‘Neler olup bitiyor bunun planları ile dolu.  İslam düşmanlarını tanımak isterseniz, Fuller tanıyıp, kitabımı okumak gerekiyor. Amerikan Rand düşünce kuruluşunun daimi politik danışmanı, olan Fuller, ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın yardımcılığını yapmış. Bu ‘adam’ın fikirleri göre , “ABD’nin, Orta-Doğu’da artan askeri müdahalelerine dünya kamuoyunda meşruiyet yaratılmasında ve komünizm düşmanlığının yerine İslam’ın konmasında tüm dünyada görsel ve yazılı medya önemli rol oynar. İnsanların günlük yaşamının bir parçası haline getirilen ‘ılımlı-radikal’ siyasi İslam üzerine özel olarak hazırlanmış kısa ve etkileyici görüntüler, patlayan bombalar, intihar saldırıları, kafa kesmeler vb. televizyonlar, internet görüntüleri sayesinde hızla yayılır. Haber programları,’ uzman yorumcuların’ değerlendirmeleri, özel röportajlar, tekrar tekrar vurgulanan kısa ve betimleyici cümleler ve görüntüler vb. ile insanların düşüncesini oluşturan gerçeklikler çarpıtılır. Toplumların eğilimleri, istemleri ve tepkileri belli bir hedefe doğru yönlendirilir. ‘Medeniyetler çatışması’, ‘Batı-Doğu çatışması’, ‘İslam-Hristiyan çatışması’, ‘mezhep savaşları’, ‘terörle mücadele’, ‘Teröre Karşı Küresel Savaş’, vb. kavramlarla, toplumda çatışmaların kaçınılmazlığı ve haklılığı düşüncesi geliştirilir. Üretilen bu yanılsamalar dünyası bir süre sonra bu felsefeyi üreteni de etkiler. İnsanları, toplumları nesnel dünyadan koparan, yanılsamalar dünyasına sürükleyen gerçek dışı, aldatıcı atmosfer, ABD’nin stratejistlerini, politika yapıcılarını ve yürütücülerini de etkilemeye başlar. Uydurulup yaygınlaştırılan yalanlar- yanılsamalar dünyası bir süre sonra bunları yaratanları da içine almaya başlar. Onları da gerçeklikten uzaklaştırır, yanlışa sürükler. Nesnellikten kopuş kaybetmenin de zeminini hazırlar. Fuller, ABD’nin bölge politikalarını oluşturan uzman kadroları da bu yaratılan yanılsamalar dünyasının etkisi altında kalarak dışı politik değerlendirmelerde ve önerilerde bulunabileceği konusuna dikkat çeker. İKİ KUTUPLU DÜNYA KURULMASI İÇİN ÇABA SARF EDİYOR Yine Fuller’in düşüncesine göre‘ İslam’dan bahsederek olayları “Batılı değerler” ile “Müslüman dünyası” arasındaki iki kutuplu bir mücadeleye indirger. Bu kesimleri gazete manşetlerinden, televizyon ve radyo haberlerinden, bilgisayar ekranlarından ve siyasi tartışmalarda İslam’a ait ne varsa onlardan kendilerini kurtararak, yaşanan tüm gelişmeleri İslamsız bir dünya düzleminde düşünmeye ve değerlendirmeye davet eder. Sizin anlayacağınız; ‘Bu kitap, meseleyi tamamen zıt yönden ele alır. İslam diye bir din olmasaydı, Arabistan’ın çöllerinden Muhammed adında bir peygamber çıkmış olmasaydı, İslam destanı Ortadoğu, Asya ve Afrika’nın büyük bölümünde yayılmamış olsaydı Batı ile Ortadoğu arasındaki bugünkü ilişki tamamen farklı olmaz mıydı?” Diye sorar. Yani hak batıl mücadelesinde, batılın tek kalması durumunda, emperyal düşüncelerinin rahat rahat hareket edeceğini savunur. DİNLER ARASI DİYALOĞ Kitapla ilgili değerlendirmeyi yapan(anafikir.gen.tr) “Ekonomik çıkarlar, jeopolitik çıkarlar, bölgedeki imparatorluklar arasında yaşanan güç savaşları, etnik çekişmeler, milliyetçi dalgalar, hatta Hıristiyanlığın içerisinde yaşanan ciddi çatışmalar – tüm bunlar, aslında İslam’la uzaktan yakından alakası olmayan Doğu-Batı rekabetlerine ve çatışmalarına bol miktarda zemin hazırlamaktadır” diyor. Ben de diyorum ki, İslam barış dinidir, bunu onlarda biliyor. Ancak, inanmamak adına, dünyanın kaymağını yeme adına, İslam’ı kabul etmemek adına, İslamı kabullenemiyorlar. Kolayı seçip, dinimizi ‘kötü’(haşa) gösterek çıkış yolu aramaya çalışıyorlar. Oysa güneş balçıkla sıvanmaz. Oysa Fullercilerde, Gnostizmin peşine düşenlerde, Masonlarda, kısacası İslam düşmanlarında biraz akıl olsaydı, Allah katında en ala din olan İslam’ı kabul ederlerdi. Eninde sonunda kabul edecekler, çünkü İslam tek doğru yoldur. Bakmayın bizim İslam’ı hakkıyla temsil edemeyişimize. İslam haktır, “Hak gelirke, batıl gider!” (ayet) ama tersi batıl gelirse hak gitmez. Hak ilelebet devam edecektir. Çünkü Allah(cc) nurunu tamamlayacaktır. Kalın sağlıcakla.