Bu seçimler beklenilen gibi değişik ve sonuçları farklı bir seçim oldu. Ben dâhil birçoğu İstanbul’u beklemiyordu ancak orası da kaybedildi. Tabi iş ve gidişat İstanbul’un kaybedilmesi ile değişti. Neden mi?

Çünkü İstanbul ülkenin; sanayi, nüfus, kültür ve daha birçok konuda en büyük ve en iyi şehri, bakmayın siz hacminin küçük oluşuna kütlesi hatta özgül ağırlığı en büyük şehrimizdir. Aynı zamanda İstanbul Türkiye’nin kalbidir ve onu kazanmak Türkiye’yi kazanmak, onu kaybetmek Türkiye’yi kaybetmek oluyor.

Bu nedenle onu kaybetmek Partilere ülkeyi kaybetme hissi yaşatıyor. O kaybedilince diğer şehirlerdeki oy oranı önemsizleşiyor. Ve hiç kimse sizin on ilde aldığınız %60 oy oranına bakmıyor ve onu konuşmuyor. İstersen %100 al yine konuşulan hep İstanbul oluyor. Bazılarının dediği gibi ‘varsa yoksa İstanbul’ oluyor.

Tabi öyle olacak zira İstanbul başka şehirlere benzemiyor. Ülkenin kalbi olduğu için aynı zamanda da vicdanı oluyor. En fazla yatırımı alsa da vicdan olduğu için vicdana göre oy kullanıyor. Hani gönlü elverse de vicdanı vermiyor diyorlar ya işte öyle oldu. İstanbul hizmete oy vermedi diyeceksiniz evet ama  %60 tan fazla oy alan illerdeki insanlar hizmete mi oy verdi?

Ak parti İstanbul’u yeniden kazanmak için ne yapmalı? Yeni hava limanları, yollar ve metrolar mı, yapmalı? Yoksa hizmetten kaybetmediği için onun yerine başka şeylere mi bakmalı? Zaten dünyanın en büyük havalimanı yapılmamış mıydı, demek ki o da kurtarmadı ve başka sebepler var.

O halde çözüm İstanbul’a hizmeti arttırmak değil, onların vicdanına seslenmek olmalıdır. Seçim öncesinde vicdanları yaralayan o sözler ve bizden olmayan düşmandandır mantığının işletilmesi en büyük hata değil miydi? Sonradan çıkarılan ve bizim dışımızdakiler zillet ittifaki vs denilerek rakibin hor görülmesi. Tıpkı daha önceki seçimlerde hükümet yanlılarına yapılan makarna ve kömür kafa gibi hakaretleri ve kötülemeler ne çabuk unutuldu. Bu halk kendisini ötekileştiren dışlayan hangi partiye destek verdi ve kazandırdı. Yıllardır Ak partinin oyunu arttırma ve kazanma nedeni ötekileştirmeden kucaklayıcı olması değil miydi? Vicdanı yaralı ötekileştirmeyi kabul edemeyen beli kesim oy vermedi. Vicdan yani İstanbul bu sözlerden yara aldı. Siz vicdanları yaralayınca Türkiye’nin vicdanı olan İstanbul da sizi yaraladı. Tabi sadece ötekileştirmek ve vicdan dersek yanlış olur izlenen yanlış ekonomik politika ve işe yaramayan ekonomik tedbirler dövizi ve enflasyonu uçurdu. Pahalılık halkın cebini ve canını yakmaya başladı. En temel besin maddeleri bile uçuk fiyatlara yükseldi. Bu da doğal olarak sandığa yansıdı.

Kazanan CHP ise; İstanbul da ilk kez güçlü ve ülkenin orta kesimine hitap eden müspet insanlara yakın bir aday çıkarttı. Ötekileştirmeyen kucaklayıcı ve yapmacık olmayan bir aday gösterdi. Rakipleri ötekileştirdikçe o milleti kucaklayıcı oldu, onlar gerdikçe o yumuşak davrandı. Yani yaralı halkın vicdanına dokundu. Onlara ‘ben kimseyi ötekileştirmiyorum’ mesajını açık ve net verdi. Sadece seçim öncesi değil, seçim sonrası süreçte de en az hata yapan siyasi oldu. Tabi öyle kolay değil İstanbul gibi bir şehri Erdoğan’ın partisinden almak, Hele de Erdoğan’ın en büyük yardımcısından almak. Bu büyük başarıya helal olsun demek gerekiyordu ancak seçim sonrası süreç de iyi yönetilemedi ve çeşitli bahaneler sıralandı.

Çok eleştirdiğiniz ve düşman gibi gördüğünüz TV sunucusunun yaptığı gibi; Helal olsun adam kazandı bile diyemediniz. Bu nedenle sadece İstanbul’u değil, seçim sürecinde de kaybeden oldunuz. Eski CHP oldunuz ve seçimlerde hile yapılmış, çeşitli duyumlar alıyoruz gibi bahaneler sıraladınız. Ne diyelim inşallah bu seçimden güzel sonuçlar ve dersler çıkarılır.

Seçimin sonucunun tüm ülkemize hayırlı olması dileğiyle…