Büyük millet Meclisinin Üçte Biri Kadın vekillerden oluşsa…Avrupa Parlamentolarında olduğu gibi kadınların aktif siyasette rol almalarından rahatsız olunmasa… “Yarı yarıya demiyorumTürk Kadınlarıalınmasınlar…Şu aşamada rasyonel düşünürsek, gelişmekte olan bir ülke olduğumuzu da göz önünde bulundurursak,bana göre üçte bir yeterli…” İleride değişim tamamlandığı ve istediğimiz gelişmişlik düzeyine ulaştığımız zaman tabii ki %50 olabilir.

“Saçı uzun aklı kısa.” deyimi gibi kanıksanan ve insanı aşağılayıcı deyimler, Türkçe sözlüklerden çıkartılsa… Türkçe dili… Elastikleşen, argo ve sokak jargonu kelimelerinden arındırılsa… Türk Dil Kurumu güzellik uykusundan uyanıp, biraz çalışsa…

Cinsiyet ayrımcılığı yapan her erkeğe veya kadına cezai yaptırımlar uygulansa…Kadın veya erkeğe “Taciz mobing uygulayanlar teşhir edilse… Örneğin: ” Demi Moore ve Michael Douglas’ın başrolde oynadığı “Taciz” filmi ve Meredith Johnson karakteri gibi. Taciz söz konusu olunca erkek- kadın farketmiyor, böyle bir gerçeği göz ardı edemeyiz.

Gazetelerin son sayfa güzelleri gibi kadını ve erkeği aşağılayan,kadını ve erkeği cinsel obje cinsel meta olarak gösteren görsel ve yazılı medya gruplarına “ağababalarına” en ağır para cezası uygulansa, yaptırımlar getirilse… Para cezası dediğim için lütfen alınmayınız. Çünkü kanunların açığından yararlanan insanları, ancak para cezası durdurabiliyor. O yüzden para cezası diyorum…

Görsel ve yazılı medya insan ve onur zedelemeyen yayınlar yapmakla mükellef olsa… Toplumla yazılı değil sözel mutabakat sağlansa…Örneğin: İngiltere’ de olduğu gibi… İlla kanunlarla yazılması gerekmiyor.

Kadına şiddeti romantikleştiren,( tokat atıp sonra hiçbir şey olmamış gibi davranan ve hâlâ aşkım diyen ve devam eden erkek portresi gibi) ve meşrulaştıran yazılı ve görsel yayınlar toplum tarafından dışlanıp ve itibar edilmeyecek, itibar görülmeyecek duruma getirilse…Kadına şiddet uygulayan kişiler toplum nezdinde dışlanıp“mahalle kültürü harekete geçirilse ve ağır cezai hükümler uygulansa…

Görsel medyada program yapan insanların haber spikerleri gibi diksiyon dersi almaları şartı getirilse… İyi bir nesil yetişmesi isteniyor ya…Nezaket ve saygı çerçevesinde TV programları yapılsa… Birbirinin ne dediğinive dinlemeyi öğrenen bir toplum tasavvuru için…Temiz Türkçe ile konuşmaya özen gösterilse…

Siyasetçiler, vekilliği kazandıkları andan itibaren diksiyon dersi almaları şartı getirilse… Gereksiz ve ani açıklamalar yapmamaları güzel konuşmaları için… Topluma örneklik açısından…

Sabah programlarında toplum kitap okumaya sevk eden sosyal içerikli programlar olmasına dikkat edilse…Sürekli eğlence odaklı “toplumun bir kısmına göbek attıran” toplumun bir kısmını aptallaştıran programlar yayından kaldırılsa… Eğitim odaklı programların daha çok yapılmasına fırsat verilse…Eleştiri…  “Birçok şeyi televizyon seyrederek öğrenen bir toplum olduğumuz için…”eğlence kültüründen artık uzaklaşılsa… Her şey reyting demek değildir. Hayat reyting değildir.

Üniversite gençliğinin sorunları dikkate alınıp “münazara yapabilmelerini, rasyonel ve realist düşünebilmelerini ve idealist olabilmelerine konuşabilmelerine imkân verilse ve zemin hazırlansa… Örneğin: Millet Bahçelerine Londra’da Hyde Park olduğu gibi Serbest Kürsü kurulsa… İnsanlar düşüncelerini fikirlerini dünya görüşlerini veya şikâyet ettikleri konularıhiçbir baskı altında kalmadan serbestçe dile getirip konuşabilse…

Kadın Sığınma Evleri açmak çözüm değil… En önemlisi Kadın Sığınma Evleri gibi bir sorunun ortadan kaldırılmasına yönelik çözüm odaklı davranılsa ve sorun kökten çözülse... O kadınları, katil olma potansiyeli taşıyan ağabeylerinden katil olma potansiyeli taşıyan babalarından katil olma potansiyeli taşıyan akrabalarından veya herhangi birilerindenvs. gibi… kurtarmak değildir çözüm… Sosyolojik araştırma yapılıp bu insanlar neden katil olmayı göze alabiliyor? Cevabının bulunması lazım…

Kadına ŞİDDETE HAYIR kampanyası gibi hiçbir işe yaramayan, kanıksanmış ve gözü morarmış kadın veya erkek görsellerinden ve kampanyalardan vazgeçilse… Örneğin: şiddet görseli değil, insanların hafızasına güzel görseller ile ŞİDDETE HAYIRkampanyaları düzenlense….

Kadınlar erkeklerin her dediğini yapmak zorunda değil; Erkeler kadınların her dediğini yapmak zorunda değil gibi…“BİRBİRİMİZİN KÖLESİ ve BAĞIMLISI OLMAYALIM” gibi… Bir kampanya başlatılsa… Birazcık özgürlükten zarar gelmez…

Kadınları ve erkeleri çıplaklığa özendirmeyen görseller yayınlansa… Çıplaklığın medenilik olmadığı anlatılsa… Çıplaklığı normalleştirmekten vazgeçilse…

Başı kapalı- Başı açık gibi “kime göre neye göre açık” kadınlar için kullanılan insanlık dışı “İNSANI AŞAĞILAYAN ve Onur Zedeleyen”sözcükler hafızalardan çıkarılsa…

Kadınların iş hayatında daha fazla yer alması için özel sektör ve devlet kurumları ile birlikte çalışılıp istihdam artırılsa…Erkeklere çalışmak isteyen kadınlar üstünde baskı kurmamaları gerektiği ve buna haklarının olmadığı öğretilse…Kadınları veya erkekleri kolay lokma gibi gören ERKEK veya KADINLARA  “ her kuşun eti yenmez” düsturu hatırlatılsa…

Ve… Aslına bakarsanız yukarıda yazılanlar insanın insana görünen veya görülmeyen bilerek veya bilmeyerek uyguladığı şiddeti ve baskıyı anlatıyor.

Ve… Şiddet denilince kadın –erkek ayrımı yapılmaksızın “İnsanın insana uyguladığı şiddet akla geliyor.”Doğrusu toplum olarak insan olarak, dünya insanları olarak, ne kadar yozlaşmışız… Onur hak getire… Sanki onur diye bir şey kalmamış gibi… Siyasi şiddete ne demeli! Hangi dinden, hangi ülkeden, hangi etnik kökenden, hangi partiden olursa olsun, siyaset yapan insanların etraflarına ve birbirlerine en ağır “Siyasi Şiddeti” uyguladıklarını görüyorum… Hz. Ömer: “Kişiliğini makamdan alanlar makamdan sonra kişiliksiz kalırlar…” Diye belirtmiş ama biz bütün güzel öğretileri unutmuşuz…  Nerede en kötü en berbat davranış veya düşünüş varsa onları örnek almışız. Birbirini hakir gören aşağılayan toplumlardan ve insanlardan hayır gelmez… Tıpkı insanlar gibi birbirini aşağılayan ülkelerden de hayır gelmez…  Hiçbir toplum birbirinden üstün ya da aşağı değildir. Bunun kararını biz veremeyiz.  Şu dünyadaki her canlı varlığı Allah yarattığına göre,mülkün sahibi Allah olduğuna göre, kimin üstün kimin aşağı olduğunu yalnızca Allah bilir. Ülkeler ve insanlar birbirini sevmek zorunda değildir. Ama ülkeler ve insanlar, insanlık onurunu zedelemeden, din dil ırk ayrımı yapmadanbirbirine saygı duymayıöğrenmek zorundadır….Kadın ve erkekte birbirine saygı duymayı öğrenmek zorundadır. Ve… İnsan olmanın ve İnsanca yaşamanın gereği “toplum olarak dünyalı olarak onur ve İnsanlık için… İNSANLIK MANİFESTOSUhayali kursak” acaba hayata geçirebilir miyiz? Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.

Onur ne demek: Kişinin kendi varlığına, kendi kişiliğine karşı beslediği saygı, insanı insan yapan iç değer…

Semra Üstündağ