Zordur şehrinin takımını tutmak, Hayatının bir parçasıdır, üzüntün olur bazen, bazen de en büyük mutluluğun.
Mevlana’nın “Konuşsam dilim yanar, sussam kalbim” diyerek söze başladığı gibi Kahramanmaraşspor sevdası ile yanan biri olarak çok konuşmadan ve yazmadan tamamlamaya çalışıyorum ama konu Kahramanmaraşspor olunca dil susmuyor.
Bütün hafta sonu planın maçlara göredir senin; herkes ailesiyle vakit geçirirken sen ya bir deplasman yolunda olursun yada stadın etrafında maç saatini beklersin.
Bir hafta iş stresi yaşayıp yorulursun ama hafta sonu maça gitmek için hep kendini hazır hissedersin. Kolay olanı seçmemişsindir sen; İstanbul takımı tutamazsın, görmediğin takımın başarısıyla övüneceğine şehrinin takımının başarısı için hep mücadele edersin.
Yüzün çok az güler senin; yenilgilere alışıksın, yüzlerce kilometre yol gidip çoğu kez eli boş dönersin, stadında maç olur ummadığın takıma yenilirsin ama yine de vazgeçemezsin.
Ruh halin bile takıma endekslidir senin kızarsın sinirlenirsin belki ama bunu içinde yaşarsın, o moralle bir hafta nasıl geçecek diye dertlenirsin.
Sevincine diyecek olmaz, dünyalar senindir artık yüzünde ayrı bir mutluluk olur.
Çocuklarına mirasındır takımın; ağızlarından başka bir takım ismi duymaya tahammül edemezsin, Formalar alırsın onlara giydiklerinde gururla bakarsın.
Maçlara götürürsün o havayı yaşasın ki bu takımın değerini bilsinler istersin.
Zordur senin sevdan.
Bir o kadar da kıymetli.
Anlamazlar belki seni, bilmezler değerini.
Ama sen bilirsin ki Acıyla terbiye edilen sevdalar vazgeçilmezdir.
O renkler vazgeçilmezdir.
Kırmızı beyaz vazgeçilmezdir.
Son haftalar çıkış çıkış diyerek yürüdüğümüz Kulvarda hafta sonu kötü bir mağlubiyet aldık.
Bodrum bize dar geldi, çok ağır bir yenilgiyle kendi sahamızdan ayrıldık.
Bu yaşadığımız sahamızdaki bu sezonki ilk yenilgi olabilir ama genel bakıldığında bu mağlubiyet ilk yenilgi değil ama oyuncularımızın dağınıklığını görünce içimizdeki kırgınlık daha da büyüdü.
Çok büyük beklentiler içinde olacağımız haftalarda maalesef bu yenilgi fazlasıyla hayal kırıklığı yarattı ve bizlere beklentilerimizi tekrar gözden geçirmemiz gerektiğini hatırlattı.
Benim değinmek istediğim asıl konu başka; Osman hoca sistem adamı ve futbol kurgusu da elindeki malzemeye göre şekillenebiliyor.
Ama anlamadığım üzerinizdeki bu yılgınlığın sebebi ne?
Savaşmadan nasıl kazanacağız?
Maaşlar, tesisler, imkanlar noktasında eksiğimiz yok yönetim üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor, teknik kadro tabiri caizse oyuncularla yatıp kalkıyor, Taraftar deseniz hep yanınızda, yenilseniz dahi desteğini esirgemiyor.
Sizlerden tek beklenen çıkıp savaşmanız.
Siz sahada o agresif tavrı koymayınca yenilgilerin yıkımı taraftarda daha fazla oluyor, yenilgiyi kabullenmiş tavır biz taraftarları derinden yaralıyor.
İstanbul takımlarını izleyin, rakip sarı kart görür belki diye en basit faulde bile üç oyuncu hakemin etrafını çeviriyor.
Belki Birkaç oyuncumuz ısrarcı olsa hakem VAR a soracak ama yok maalesef.
Sahada hır gür olsun demiyorum, Oyunu çirkinleştirmeden legal çerçevede hakkımızı sahada sonuna kadar kovalayın Velhasıl, Çirkeflikle(!) hak arama arasında çok kalın bir çizgi var.
Hem sahada hem tribünde hakkımızı sonuna kadar savunmalıyız.
Önümüzde Sakarya deplasmanı var ve zor bir deplasman bakalım ne olacak.
Zor bir takım ve sonradan açılan bir takım.
Ligde 6 haftada 4 puan toplayan Sivas maçı ile açılan ve ardından yükselişe geçen 15. Haftada 20 puan toplayan oynadığı müsabakalarda baskılı başlayan ilk 15 dakikada gol buldu buldu, bulamadı 70’inci dakikadan sonra ise gol için hücuma geçip golü bulan bir ekip.
Taraftarı karşısında baskılı başlayacak ve maçı bırakmayacaktır.
Yönetiminde Kahramanmaraşlı hatta Kahramanmaraşspor sevdalısı Alaaddin Devlet ülger var.
Bakalım onun kalbi hangi renklere göre çarpacak.
Sahada iyi oyun sergileyen takımımız için başarıdan başka beklentimiz yok.
İnşallah ayakta duran bir takım izleriz.
Kalın sağlıcakla…