Bir önceki yazımda Türkiye’de amatör kulüplerin durumu okulu olmayan bir kasabanın eğitim kalitesinden bahsetmesine benzediğini ifade etmiştim.
Bu yazımda da Yaş kontenjanı, yabancı sınırlamasını dile getireceğimi ifade etmiştim.
Bir önceki yazımı Okuyanlar hatırlayacaktır…
Türk futbolunun temelindeki hatalar nedir ve biz bunları nasıl tamir edebiliriz?
Ülke futbolundaki piramidin en altında amatör kulüpler yer alıyor.
Amatör kulüplerin niteliği ve niceliğiyse profesyonel futbolun kalitesini doğrudan etkiliyor.
Amatör kulüpler ne kadar çocuğu organize futbolun içine çekerse, elit sporculara ulaşma ihtimali o kadar artıyor.
Şimdi Amatörün üzerindeki Özentili, yanlış olgu yada yanlışı nasıl doğruya yöneltebilirizi tartışalım;
Amatör kulüpler neden Türkiye’de varlık sorunu yaşıyor?
Sorunları nelerdir?
Ve biz bu sorunları nasıl çözebiliriz?
Amatör ligler 2. Amatör, 1. Amatör, Süper Amatör ve Bölgesel Amatör olmak üzere 4 ayrı lig seviyesinden oluşuyor.
Kahramanmaraş’ta Süper yok Prof var…
Oda her yıl yerinde say- marş şeklinde 2. Ligde kalmakla, düşmek arasında…
Yani Orta sıralarda…
Bölgesel Amatör Lig, profesyonel 3.Lig öncesi son aşama.
Ancak bu lig Türkiye’de, anlamsız bir şekilde profesyonel ligden daha fazla paraların harcandığı, ülke futbolunun gelişimine en ufak bir katkısı olmayan bir organizasyon görünümünde.
Bunu 1920 Maraşspor’un durumu ve Elbistanspor’un durumu ile hissediyoruz.
Oyuncu sistemine gelince; Örneğin Bölgesel Amatör Lig’deki oyuncu uygunluğu şöyle; 5 tane 30 yaş üstü, 2 yabancı oyuncu ve istediğiniz kadar profesyonelden amatöre dönmüş oyuncu kullanabiliyorsunuz. (Yabancı oyuncu şimdi ise yasak)
Süs olsun diye kadroda 19 yaşında iki oyuncu bulundurma zorunluluğunuz var, bir tanesinin de oynaması gerekiyor.
Eğitimin kalitesi ve fiziksel koşullar gibi daha birçok iyileştirilmesi gereken elzem konular varken, bu ligde nispeten kolay gibi gözüken, oyuncu uygunluğu kriterleri dahi doğru planlanamıyor.
Amatör ligler adı üstünde profesyonellik barındırmayan, futbolun tabana yayılmasına aracı olan, daha çok çocuğu ve genci organize futbola çekmeye yarayan yapılardır.
Bizde geldiği noktaysa; profesyonel futbol hayatını bitirmiş, kariyerinin son demlerinde biraz daha para kazanmak isteyen orta yaşlı futbolcuların oynadığı, gençlerin zoraki son dakika oynama fırsatı bulduğu, olmazsa olmazmış gibi her takımda 1-2 siyahi futbolcunun olduğu, nerdeyse her maçta kavga dövüşün eksik olmadığı, adına amatör dediğimiz ama aslında ne olduğu belli olmayan bir lig!
O zaman doğru soru bu ligin yapısının nasıl olması gerektiği…
Eğer tüzük ve yönetmeliklerde bir düzenlemeye gidilirse, amatör ligler futbolun yayılmasına ve gelişimine hizmet eder yapılar haline getirilebilir mi?
Futbolseverler, ‘club-trainedplayer’ kavramını son yıllarda sık duyar olmaya başladı.
16-21 yaş arasında o kulübün altyapısında en az 3 yıl eğitim almış oyuncu anlamına geliyor.
UEFA organizasyonları öncesi kulüpler bildirdikleri isim listelerinde, belirli sayıda ‘clubtrained’ oyuncuya yer vermek zorunda.
UEFA Şampiyonlar Ligi (UCL), UEFA Avrupa Ligi (UEL) ve UEFA Gençler Ligi’nde (UYL) oyuncu uygunluğuyla ilgili aranan şartlardan biri de bu.
Buradaki amaç, kulüpleri altyapılarına yatırım yapmaya ve oyuncu yetiştirmeye teşvik etmek.
Avrupa’nın en üst liglerinde durum böyleyken, Türkiye’nin en alt liginde bu konuda ne yazık ki kuralsızlık hakim.
O zaman bu yapının daha amacına uygun bir görünüm kazanması için ne yapılması gerekiyor? Türkiye’de futbolun gelişimini sadece amatörler üzerinden anlatamayız elbette.
Ama en azından bu noktadaki sistemsel hatanın düzeltilmesi çarkın biraz daha sağlıklı işlemesini sağlayabilir.
Her ne kadar amatör liglerde oyuncular sezon sonu serbest kalsa da, ekstra bir düzenleme ile Bölgesel Amatör Lig’teki oyuncu uygunluğunu şu şekilde değiştirsek;
1. İlk 11’de, kulüp altyapısında toplamda 3 yıl eğitim almış 7 oyuncuya yer verme şartı,
2. Bu 7 oyuncunun 2’sinin 20 yaş altı olma zorunluluğu,
3. Profesyonellikten dönen sadece 1 oyuncu oynatılabilme hakkı,
4. 30 yaş üstü 1 oyuncu oynatılabilme hakkı,
Çok mu zor, hiç değil…
Sadece oyuncu uygunluğu ile ilgili yapılacak bu basit düzenleme bile profesyonel lige çıkmak isteyen amatör takımları daha fazla altyapı yatırımı yapmaya teşvik edecektir.
Üstelik yöneticilerin her yıl A takımlara akıttıkları milyonlarca liralık harcamanın da önünü kesecektir.
Tabii ki koca bir altyapı sorununun yanıtı tek başına oyuncu uygunluğunda aranamaz.
Bu alandaki herhangi bir çözüm buradan başlayarak aşağı doğru bir çok düzenleme ve yeniliği gerektiriyor.
Eğer bu liglerle başlayan futbol yolculuğunun sonunda profesyonel lig yer alıyorsa, amatör liglerde mutlaka fiziksel koşullar, yani tesislerle ilgili de bazı yeterlilikler aranması ve bu lige uygun kulüplere bu konuda destek olunması gerekiyor.
Tabi bu destekten kasıt Futbol Federasyonu’nun yaptığı gibi amatör kulüp yöneticilerini toplayıp ‘Spor Pazarlaması’ eğitimi vermek değil.
Keza bu tür girişimler, ekmeği olmayana pasta tarifi vermekten öteye gitmiyor.
Bilmem anlatabildim mi?
Siz yine anlamayacaksınızdır amma neyse…
Kalın Sağlıcakla…