“Mağrurlanma padişahım ,senden büyük Allah var.” Bu söz Osmanlı padişahlarına Yavuz Sultan Selim Hanın halife olması ile birlikte söylenmeye başlamıştır. Daha sonra gelenek olmuş. Her padişaha belirli vakitlerde söylenmiştir.Bir rivayete göre bu sözü bizzat Yavuz Sultan Selim yanında bulunan vezirine söylemesi için kendisi emir vermiştir. Halife de olsa,padişah da olsa neticede insanın bu dünyada fani olduğunu,ölümlü olduğunu unutturmamak için söylenmiştir. Osmanlı da gelenek haline genle bu veciz söz Padişah olan şehzadeler tahta çıkınca ,Cuma namazlarında ,bayram törenlerinde ,cülus törenlerinde paşalar tarafından hep bir ağızdan söylenmiştir.Bu sözle ,padişahın da ölümlü olduğunu hatırlatmayı amaçlanmaktadır. Gurura kapılma,mağrurlanma,kibirden uzaklaş ifadeler içeren bu söz padişahı gaflete düşmekten korumak için söylenmiştir. Padişahlık sana kalmayacak. Adaletle hükmet. Halkını yorma. Yanlışlarından dön. Halkın dertlerini dinle. Onların derdini paylaş. Gurura kapılıp da insanlığını unutma. Bu makamlar geçicidir. Gönülleri inşa et. İşini hakkaniyetle yap. “ Mahkeme kadıya mülk değildir.” Bu makamlar dikenden döşektir. Her zaman sırtına batar. İnsan nefis taşır. Bu nefsi de Allah yaratmıştır. İmtihan için. Bu nefisi öldüremeyiz. Ancak kontrol altına almak imkanı vardır.Makam,kadın ve para insanı yoldan çıkartır.Hatırı sayılmaz olur. Şahsiyeti biter. Yüzüne kimse bakmaz.Rezil rüsva olur. Bu bakımdan Osmanlı padişahları böyle bir yönteme baş vurmuşlar. Şimdiki yöneticilerde kendilerine bir yol aramalı. Makamlar gelip geçicidir. Eğer arkanızda bir akar çeşme bırakmış iseniz onun sularını içenler sizi hayırla yad ederler. Yoksa diğer yaşayan canlılar gibi isminiz silinip gider. Yöneticilerimiz bu sözü masalarının bir köşesine yazmalı. Her gün masaya otururken bu söz gözüne ilişmeli ve okumalı.