Yorumsuz: Kadınlar garson mu? Beyler eve gelinceyemek hazır mı? Akşam yemeğinde ne var? gibi eşlerine soruyorlar. Ardındanmasaya geçip oturuyorlar. Eşleri garson ya… şunu getir şunu götür… Yemeği beğenmedim…Sanki lokantadalar… beğenmediysen git köşedeki lokantada ye…
Yorumsuz: Kadınlar evlenmeden önce birçoğu zayıf…Evlendikten daha sonra hepsi şişman, inanılmaz bir kilo… Özellikle 25 ile 35yaş arası inanılmaz bir kilo… Böylesine yemek yemek sağlığa zarar… Hem görüntüitibariyle hem sağlık açısından hem de sağlıklı bir aile hayatı açısından… Heristediğini yersen her istediğini giyemezsin… Mankenlere gıpta ile öyle bakardurursun.
Yorumsuz: Aşçı başı, bulaşıkçı, temizlikçi, ütücü,hizmetçi, çocuk bakıcılığı, yani dadı, ev hanımı… ev karısı… Olmak… Hepsibedavaya yapılıyor. Yani hiçbir ücret alınmadan… Kadınlar evde boş boş duruyorçalışmıyor deniliyor ya… bu yapılanlar sayılmaz…
Yorumsuz: Evin reisi… İşi ne? Para kazanmak, sabahişe gitmek, akşam iş yerinden eli kolu dolu olarak dönmek, evdekileri beslemek,ekmek parası kazanmak, evin ihtiyaçlarını karşılamak… yani kısacası parasızhamallık ırgatlık yapmak…
Yorumsuz: Hanımefendiler… Kocalarınız yanierkekler ekmek parasını kolay kazanmıyor. Kazanıncaya kadar canı çıkıyor. Öyleşuna buna hava atmak için gereksiz yere, boşa- boş yere harcarken istersenizbir düşününüz. İnsan olan birbirine taşıyabileceği kadar yük yükler, altındaezileceği kadar yük yüklemez.
Yorumsuz: Çocuklar konusunda anlaşmazlık… Eğitimiile ilgili çoğunlukla annelerin koşuşturması, babaların parayı verince sorumluluktankurtulması. Geçmişte anne ve babalar çocuklarının eğitimini önemsemediler. Buson yüzyılın son çeyreğinde eğitimin ne kadar önemli olduğunu nihayet idrakettiler. Türk Toplum aile yapısı değişti. Artık bütün anne ve babalarçocuklarını okutmak istiyor. Slogan bu…Eğitimsizkimse kalmayacak…
Yorumsuz: Gazete ve görsel basında her günaydınlarımız yazıyor hayat müşterek diyorlar ya… o zaman kadınlar da çalışacak…Ve erkek- kadın fark etmez iş yerinden eve geldiklerinde ellerini göbeklerinebağlayıp oturmayacaklar. Hani üstte yazmıştık ya… garsonluk… bulaşıkçılık…falan filan diye… İşte o işleri birlikte yapacaklar. Bana göre bu işleribirlikte yapmaları birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlayabilir ayrıca sevgive saygıyı kuvvetlendirebilir. İletişim kurmalarını kolaylaştırır. Geçmiştecrübe bize gösteriyor ki birçok evlilik eşlerin sağlıklı iletişim kuramadıklarındandolayı sonlanıyor ve bitiyor boşanmayla sonuçlanıyor. Yuvalar boş yereyıkılıyor, ayrılıyorlar. Birbirine sürekli yalan söyleyen gerçeği bir türlüsöylemeyen eşlerin aile birliği bozuluyor, ortada aile diye bir şey kalmıyor. Belkibasit bir konuymuş gibi görünüyor ama görüyor musunuz iletişim kurmanın önemini?
Yorumsuz: Aydınlar… Dil bilimciler… Kadın –Erkekeşit diye diye… Hakikaten kadınları erkekleri…’’ eş-it…’’ gibi ettiniz. Başkakavram bulamadınız mı? Güzel Türkçemiz… Türkçe dilinin handikapları… Her gün TVve yazılı basında karılarını öldüren erkekler, aile vahşetleri, kocalarınıöldüren kadınlar, aile dramları… Kadınların aşağılanması, kadınlaraşağılanırken erkeklerin aşağılanması ve içine düştükleri durum. ‘’Bir ülkeyi çökertmek istiyorsanız önceahlakını bozacaksınız, daha sonra aile yapısını bozacaksınız. Bunları yaptıktansonra düşmana gerek yok. O ülke kendi kendini imha etmiş demektir.’’
Yorumsuz: Avrupa’dan iyi örnekler… Avrupa nasılkalkındı? İstedikleri refah seviyesine nasıl ulaştı? Önce kısa bir bilgi…Avrupa’yı görmeyen Avrupa’da yaşayan insanların nasıl bir aile, nasıl bir toplumyapısına sahip olduğunu Avrupa’yı görsel ve yazılı basın yoluyla gazetecileringezip gördükleri ve çektikleri fotoğraflardan öğrenerek, az çok bilgi sahibiolan bu toplumun çoğunluğu bana göre yanılıyor. Avrupa… Türk görsel ve yazılımedyanın anlattığı gibi gençliği mahvolmuş, bitmiş tükenmiş, yaşlı bir nüfusasahip algısı tamamen yanlış… Neden?Nedeni şu ki orada suç işleyenler daha görülebilir duruma geldiği için sankiAvrupa gençliği tükenmiş gibi gösteriliyor. Biz de ise Türk Gençliği dahaduyarlı daha iyi yetiştirilmiş gibi gösteriliyor. Alakası yok… Avrupa Gençliğine durumdaysa Türk Gençliği de aşağı yukarı aynı çizelge de yetişiyor. Aynıparalellikte gelişiyor. Yani Avrupa Gençliği hangi akımdan etkileniyorsa, TürkGençliği de o akımdan etkileniyor. Avrupa Gençliği hangi akımdan etkilenmiyorsa,Türk Gençliği de o akımdan etkilenmiyor… Neden? Çünkü internet gibi bir kavrambaşta Türkiye olmak üzere, bütün Ortadoğu ülkelerin de aktif şekilde hayata geçtide ondan. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ayrıca Avrupalı ebeveynlerinsorumsuz olduğu çocuklarına hiç aldırış etmediği düşüncesi de yanlış… Bilakis onlarda tıpkı Türk aile yapısında olduğu gibi çocuklarıyla ilgili ve alakalılar.Yani tam bir yanılsama… Bize gösterilen başka anlatılan başka gerçeği başka…
Avrupa… Çocuklarını yetiştirirken kendine güveni tam, el becerilerigelişmiş, kendi ayakları üstünde durabilen (aile bireyleri ebeveynleri dâhil)hiç kimseye avuç açmayan bir nesil yetiştiriyorlar… Hiçbir şey göründüğü gibideğil. Biz Avrupa yaşlı bir nüfusa sahip, gençliği uyuşturucu bağımlısı diyedüşünürken ve acıklı vasat hikayeler dinlerken, onlar bütün kanunlarını insanögesini baz alarak, kadınları ve genç nesli korumak adına düzenlemiş yenilemiş…yani kanunlarla koruma altına almış… Avrupa’yı eleştirirken bütün bu faktörleridikkate almak gerekiyor. Tabi bu yazdıklarım yüzde yüz Avrupa gençliği içingeçerli değil… Daha önce bazı yazılarımda bahsettiğim gibi her toplumun %85’iiyi insanlardan oluşur %15’i kötü yetişmiş insanlardan oluşur. Bu kıstas bütündünya ülkeleri için geçerlidir. Önemli olan % 15’i baskı altına alabilmek…
Biz de ülkeolarak eğitim sistemimizi revize edip geri kafalı eğitimcilerden arındırıp gençnesli ( aile bireyleri yani ebeveynler dâhil) hiç kimseye avuç açmayan kendiayakları üstünde durabilen bir nesil olarak yetiştirebiliriz. Sağlık nesilleryetiştirmek istiyorsak sağlıklı yuvaların kurulması gerekiyor. Birbirinehizmetçi birbirine işçi muamelesi yapan ve aşağılayarak küçülten ailebirliğinden hayır gelmez. Yazı bir hayli uzun oldu. Siz okurlarımı sıkmakistemiyorum. Bu konu hakkında daha sonra yine yazacağım. Ayrıca bu ‘’Aile Manifestosu’’ siz okurlarımıngörüşleri altında yazmak sanırım daha rasyonel olacak… Ne dersiniz! Gününüzsağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.