Kağıt, gazete, kitap günlük ve yıllanmış gazete, boş bile olsa kağıtvazgeçilmezim.  Taze ekmek gibi burnumakokar. Dokunmaktan, yaprakları çevirmekten, kapağını, ön sayfalarından, sonsayfasına kadar incelemek büyük zevk verir bana.

      Tarihigeçmiş gazeteleri atmak hep zor gelir. Her kitap beni heyecanlandırır. Dergilervazgeçilmezim olur. Boş kağıt beni tahrik eder rahatsız olurum “ne yazayım’diye.Ama kıyamam. Buruşturulan kağıt benden bir parça koparır, sakladıklarımkıymetlimdir.

     Kadim dostum Dr. Oğuz Paköz’ün “MaraşSenin Nazın var” kitabını da bu duygularla sevinçle karşıladım; Diğerlerindeolduğu gibi.

 

KitabınAdı: Maraş Senin Nazın Var

Yazarı:Dr.Oğuz Paköz

BasımTarihi: Temmuz 2017

BasımYeri: Etkileşim Basım Yay.-ANKARA

 

Dr.OğuzPaköz’ün Kılgı,Var Varanın Sür Süre’nin, Bombalar Öldürmez Sevgiyi,MaraşDestanı ve Türkülerle Giden İlbey, Ahırdağı Destanı isimli eserlerinden sonrakiMaraş Senin Nazın Var şimdilik son eseri. ‘’Başlarken’’ tanıtım yazısında “ince eleyip sık dokuyacak olsam yazıtamamlanamayacaktı” diyerek  bir çok konudaeleştirileri bitirmiş oluyor, yazarımız.

        Yine bu eserle özdeşlenen, “ben kendimibir çok ille özdeş görürüm ama sanırım en çok Maraş’a benzerim” diyerek “benMaraş’ın bir parçasıyım” vurgusunu kullanmaktadır.

       Eserin adını ilk duyduğunda aklıma;

       Maraş senin yazın var,

       Çekilmez poyrazın var,

       Seni sevene karşı,

       Bir kız gibi nazın var,

    

       Nazlanmakta haklısın,

       Gönüllerde saklısın,

       Türkiye’de bir tane,

        Madalya Bayraklısın,

Dörtlüklerigelmektedir. Dr. Oğuz Beye ve Kahramanmaraş’ı sevenlere göre “nazlanmakta nedenhaklı olduğunu, nazlanmasının sevgiye dayandığını anlıyoruz. “Taş yerineismiyle oturmuş” bana göre.

          Bu kitapta Maraş’ın geçmiştengünümüze tarihi, doğası, gelişimi, sanat yapıları, kaleleri, hanları, otelleri,ürünleri, fabrikaları, yemekleri, (v.b.) hatta bazı önemli saydıkları veya  köşe taşı insanları var. Maraş tarihindenbahsederken Direkli Mağarasında bulunun Anakraliçe’nin 16000 (onaltıbin) yıılıkolduğunu Müzede sergilendiğini belirterek onaltıbin yıllık geçmişimiz olduğunuvurgulamaktadır. Yine Maraş isminin “dört bin yıldır” bu adla anıldığını buşehrin dörtbin yıllık isminin devam ettiğini belirtmektedir. Bence bu çokönemli.

       Kitabın “Geçmiş günlerden kesitler” bölümüçok önemli Geçmişin ve kültürümüzün fotoğrafını çekiyor Dr. Oğuz şahitolduklarını, yaşadıklarını anlatıyor geçmişe şahitlik yapıyor. Kaynakgösterilecek bir bölüm bu.

       Taşımacılık, Maraşlının Evi, donyıkamak, ekmek yapımı, ev temizliği, kır gezisi, sıra yapmak v.b. Bu bölümokununca nereden nereye gelmişiz. Bu gün neler devam ediyor. Onu daha iyigörüyoruz.

        “Doğamız Ağaçlarımız” bölümünde deenterasan bilgiler var. Bağ kültürünü anlatırken “incirle ceviz çitilini “ayıramayanbağcıyı bilge insanın” yerini severse ceviz incir olur oğul” öğüdü çok iyi birörnek olmuş. Bilmediğini bilmiş görünenlere.

         Önemli Yapılar “bölümünü bir kaç defatekrar tekrar gözden geçirdim. Maraş Kalesi ile

AbdulhamithanCamii aralığındaki önemli yapılar anlatılmış. Ne hikmetse Eshab-ı Kehfkülliyesini (Cami, Hanı v.b.) göremedim. Unesco’nun geçici altıncı sırasındaama bu bölümde yer almamış.

          Yine “Anılarda kalan Maraş Ünlüleri” bölümüönemli. bölüm Diğer bölümler gibi Bilmediğimiz ünlüleri burada öğrenmişdurumdayız. Çakar Çakır, Gavur Hacı, Cambaz Tuğrul, Lafçı Mamo  v.b. Nedense ozanlarımız, yazarlarımız ünlülerimiz olamamışlar. Onlar yok bubölümde.

            Onbaşı Osman’ın hikayesi enterasan.Kaleye bayrak diken kahraman. Acaba soran varmı o zaman kalede Fransız bayrağıvar mıydı, yok muydu? En iyi o bilirdi. O da fakr-ü zaruret içinde yaşamış.

            Ekonomik Durum Bölümünde;Afşin-Elbistan Kömür işletmelerindeki toprak ile kömür arasındaki GİDYA danbahsetmesi ve önemini anlatmasını gündeme taşıması başlı başına bir ülkeekonomisine katkısı tartışılmalıdır.

            Doğamız Ağaçlarımız Bölümünde;Fındıktan bahsetmektedir. Yeşildere, Çokran, Kara dere, Kale kaya, Sadıklıköylerinde yüz tona yakın fındık üretildiğini yazmaktadır.

           Antep Fıstığının Merkez, Pazarcık,Türkoğlu ilçelerde önemli miktarda yetiştirildiğini ama adımızın pekgeçmediğinden yakınmaktadır.

          Yine bu bölümde orkide (salep),kekik, çiğdem, çedene (fıstık çamı), alıç v.b. bitkilerden, meyvelerdenbahsetmektedir. Dr. Oğuz Bence çedene ormanı olan ve vakıf olanÖnsen-Hacıağalar mahallelerinde önemli bir gelir kaynağı da çam fıstığıçedenedir.

             “Sedir ağacının son sınırıdır”diyor yazarımız. Enteresan bir bilgiye ulaşıyoruz. Bakın ne anlatıyor. “Bizimbölgemizden sedirler kesilerek Göksu Irmağına, oradan da Birecik ilçesinetaşınmıştır, yüzlerce yıl. Hep gemi yapılmıştır. Ya doğrudan Fırat’taki İnceDonanma için kullanılmış ya da Basra’ya götürülmüş öteki donanmalar için”

        Yine Andırın doktoru tirşikten,çirişten bahsediyor bu bölümde. Çiriş’in en çok yetişen yerinin Göksun olduğunuda eklemek gerekiyor.

              Şeker pancarının anlatıldığıkısım da “kocabaş” denen ilimizde üretilen sanayi bitkisi şeker pancarınınAfşin- Elbistan Ovasından Türkiye’nin önemli ve değerli, şeker oranı yüksekolduğunu, bunun içinde Elbistan’da Şeker Fabrikası bulunduğu belirtmekgerekiyor sanırım.

        Palmiye ağaçlarında söz ederken“İskenderun’u, Adana’yı, Mersin’i” kıskandığını yazmaktadır yazarımız.  Manisa’dan bir dostumun oğlu askerlik içingelmişti ilimize. Havaalanından aldım. Yolda gelirken annesini aradı. “Anneburada incir, zeytin, nar ağaçları var. Hatta palmiye var. Kışı bizim Manisagibi merak etme” dedi. Buranın Akdeniz’in doğusu olduğunu anladı. Palmiyeninekonomik değeri yok belkide ama o bir sembol biz Akdenizliyiz diyor ve şahitlikediyor.

     Yazarımız Dr. Oğuz Paköz kitabın sonparagrafında;

     “… Biliyorum ki kimi arkadaşlarım bana gelecek ve niçin şunu da yazmadın,niçin şöyle yazmadın diyerek …” devam eden yazının sonunda taşı gediğine koyarhepimizin omuzuna götüremeyecek kadar ağır bir yük koyuyor.

       “Ne zaman eksiksiz bir iş yapabildim ki,diyerek gönlümü eğlerim bende. Ama birileri de çıkıp bu işleri eksiksiz yaparsaonu da alkışlarım.” Diyor.

      Bak can dostum Dr. Oğuz Bey kardeşim.

       Kitabını, her kitabını defalarca okudum.Bölümler alıp örnekler gösterdim.  Elinesağlık, yüreğin güçlü olsun. Siz eksiksiz de yazarsınız bu kitabı. Devamınıbekliyoruz can dostum. Yeni kitabına tanıtım yazısı yazmak dileklerimle…