Son gülerde adı sıkça tartışılan, Arap ihanetçilerininkâbusu Fahreddin Paşa’nın Medine müdafaası esnasındaki yaşadıkları O’nun haliskişiliğini gözler önüne seriyor.

Lawrence'in kışkırttığı isyancılar,  gece karakollara saldırmışlardı, ancakHicaz'daki Osmanlı kuvvetlerinin kumandanı Fahreddin Paşa'nın aldığı tedbirlersayesinde geri püskürtüldüler. Fakat başlangıçta sayıları 50.000'i bulanisyancılar, gün geçtikçe çoğalıyorlardı. Üstelik İngilizler'den devamlı silahve para yardımı alıyorlardı. Buna karşılık Osmanlı askerinin mevcudu ise sadece15.000 idi ve İstanbul'dan hiçbir yardım alamıyordu. Çünkü Osmanlı 7. Ordusu,Filistin, Irak ve Kanal cephelerinde İngilizlerle savaş halindeydi.

Mukaddes Emanetleri kurtaran Fahreddin Paşa, elindekiyetersiz kuvvetlerle, Medine'ye saldırmaya hazırlanan Vehhabileri, Bi'r-i Alive Bi'r-i Maşi mevkilerinde mağlub etti. Ancak, İngiliz desteği ile güçlenenasiler, Cidde, Mekke ve Taif'i zapt ettiler. Böylece Medine dışındaki bütünArabistan şehirleri isyancıların eline geçmiş oldu. Artık Medine her taraftankuşatılmıştı. İşte bütün bu zor şartlar altında Medine tam 2 sene 7 ay düşmanadayandı. Bu arada Fahreddin Paşa, herhangi bir yağma ihtimaline karşı şehirdekibütün Mukaddes Emanetleri İstanbul'a nakletmeyi başardı...

Nihayet müttefikimiz olan Almanya'nın teslim olmasındansonra 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti de Mondros Mütarekesi ile savaşa sonverdi. Bu mütareke ile Arabistan İngiliz himayesine bırakılıyordu. İlk olarakMekke Emiri Şerif Haydar, İngiliz hükümeti adına buraya gelen Vehhabi emirineşehri teslim etti. Fakat bunlardan Fahreddin Paşa hala şehri müdafaaya devamediyordu...

"Türk bayrağını indiremem". Bu aradaİstanbul'dan gelen bir subay İtilaf Devletleriye mütareke imzalandığı veHicaz'ın da onlara teslim edileceği emrini Fahreddin Paşa'ya iletti. FakatPaşa, "Ben burada dalgalanan Türk bayrağını kendi elimle indiremem.Mutlaka indirilecekse buraya başka bir kumandan tayin etsinler" dedi.Fahreddin Paşa'nın bu sözü derhal İstanbul'a telgrafla bildirildi.İstanbul'daki işgal kuvvetleri kumandanlığı, henüz tahta çıkmış olan SultanVahideddin'e, Fahreddin Paşa'nın vazifeden alındığına dair bir emir yazdırdılarve Adliye Nazırı Haydar Bey ile Medine'ye gönderdiler.

Ateşkes antlaşmasından itibaren 70 gün direnen FahrettinPaşa için artık her şey bitmiş ve teslim olma vakti gelip çatmıştı. Paşa gayetüzgün ve bitkin halde son hazırlıklarını yapmış ve kapıda bekleyen eratına vetebaasına bakmadan ve konuşmadan kendisini bekleyen arabaya binerek şoförüne“haremi şerife” demiştir. Medine’den ayrılanların Peygamber efendimize vedaziyaretinde bulunması adetten olduğu veçhile, herkesçe normaldir. Yol boyuncasokakları dolduran halkı yaşlı gözlerle ve acı bir tebessümle selamlayan Paşa,Peygamber Efendimizin huzurunda daha bir mahzunlaşacak, daha bir bitkin veüzgün hal alacaktır. Ve birkaç saat sonra Paşa arkasında bekleyen maiyetinedönerek; “burada kalacağız” der ve ekler. “mücaviriz, herhangi bir mücavir gibi(yani dünyanın dört bir tarafından gelip de ayrılmayarak, ömürlerinin sonunakadar Medine’de, Haremi Şerif yakınına yerleşen Müslümanlar gibi) NebiyyiMuazzam civarından ayrılamayız. O’nun şefaatine sığınıyoruz”.

 Paşanın bu sözleriüzerine emir subayı ve yaveri, arabasında yol için hazırlanan yatağını vebattaniyesini Mescidi Nebevinin bir köşesine sermişler, şahsi eşyalarınınolduğu bavullarını da yanına getirmişlerdir. Bu şartlar altında kendisine olansaygıdan etrafına kimsenin yanaşamadığı Paşa, 3 gün Mescidi Nebevide kalmış, busüre zarfında kendisine dökülen dillere ve yalvarmalara kulak asmamıştır.Medine dışında kendisini bekleyen düşman bin bir türlü vesveseye düşmüş, ancakyine zor kullanmayı göze alamamışlardır. Ancak 10 Ocak günü Paşa’nın enyakınında yıllarca hizmet eden Kurmay Heyeti yanına gelerek gayet saygılı birşekilde konuşurlarken, birden bu asil Osmanlı Paşasının üzerine çullanmışlar vegözyaşları içerisinde Fahrettin Paşayı zorla içinde bulundukları kutsalmekândan çıkartarak teslim etmişlerdir.

1930’lu yılların sonunda da 2. Dünya Savaşı patlakvermiştir. 31 Mayıs 1916’dan başlayıp, 10 Ocak 1918’e kadar süren vedestanlaşan Fahrettin Paşa’nın Medine Müdafaası, maalesef böyle hazin bir sonlabitmiş olmakla, geride de hazin sahneler bırakmıştır. Zira Paşa’ya veaskerlerine teslim olunması karşılığında anavatanlarına dönmeleri garantiedilmesine rağmen, önce Paşa, sonra da askerleri Mısır’da bulunan İngiliz esirkampına götürülmüşler, Paşa daha sonra Malta’ya sürülmüştür. 8 Nisan 1921’ekadar süren esaret hayatı, Ankara hükümetinin yoğun çabaları ile son bulmuş veAvrupa ve Moskova üzerinden Eylül 1921’de Milli Mücadeleye destek olmakamacıyla Anavatana dönmüş ve esareti fiili olarak son bulmuştur. Daha sonraAnkara Hükümetince Kabil Büyükelçiliğine atanan bu muhterem zat, 22 Kasım1948’de bir tren yolculuğu sırasında Eskişehir yakınlarında kalp krizi sonucuhayatını kaybetmesi ile ebedi âleme intikal etmiştir. Kabri İstanbul’da RumeliHisarı’ndaki Aşiyan Mezarlığındadır.