“Mektup yazdım Hasan’a Ha Hasan’a Hasan’a” Abdurrahim Karakoç Yıllardır Mehmet Göçer Abiyi izlerim. Gazetesini eksiksiz gönderir. Muhabbetimiz olur karşılaşınca. Birçok ortamda anlatırım ama, hakkında bir yazı yazamadım. Esas röportaj yapmak istedim ama olmadı. Beni korkutan ya atladığım, yanlış bildiğim olursa? Ya kırarsam? Gibi düşünceler korkuttu beni. Bizim kötü bir kültürümüz var. Sağlığında selam vermediğimizi, ölünce “badem gözlü” yaparız. Adını aklınıza gelen yerlere veririz. Hakkında söyleşiler, anma günleri, toplantılar yaparız. Bunlar “vefa borcu” iyi güzelde sağlığında yapsak olmaz mı? Olmaz… İlla ki ölecek öyle mi? Ben bu yazıya başlığı onun için koydum!... GÖÇER GÖÇMEDEN!... Peki korktuğum yazıyı niye yazıyorum? 7 Kasım 2016 Tarihli ELBİSTAN HABER gazetesinde Sn. Göçer’in bir makalesi yayımlandı. Okuyunca aradığımı buldum, buldum diye çok sevindim. Çünki bu yazı bir “Otobiyografi” de veya “Anı” yazısı da sayılırdı. Bu güne kadar duymadıklarımı kendi kaleminden anlatmıştı. Kimdi en kıdemli gazeteci, en uzun aksatmadan gazete çıkaran MEHMET GÖÇER kimdi? Neyi nasıl yapmıştı? İşte bu soruların cevabı var bu “makalede.” Mehmet Abi şair. Şiirler yazıp Engizek Gazetesine gönderiyor ve gazetede yayımlanıyor. Şairlerle tanışıyor. Hayati Vasfi, Durdu Yoksul, Kamil Bozkurt vb. Engizek Gazetesi Maraş’ta yayınlanmaktadır. Yönetmen Ali Ağzıkara; “Senin şiirlerini okuyorum. Elbistan da bir gazete çıkaracak kabileyettesin” diyor. Göçer’in ilk çıkışı bu oluyor. Gazete çıkarmayı kafasına koyuyor. Koyuyor, koymasına da; tahsili ilkokul 4. Sınıftan terk. Darende’nin Yenice Köyünde oturuyor. O tarihte (1957) gazete çıkarmak için en az Lise mezunu olması gerekiyor. Parası yok. Elbistan’a yaya gelip gidiyor. “Bir liraya rehin kalıyor” Tanıdığı kimse yok. Matbaa ile alakası yok. Harf dizmeyi, baskıyı bilmiyor. Elbistan’da gazete de yok. Elektrikde yok. Durum bu. MÜTEŞEBBİS GÖÇER Araştırması sonucu İstanbul’dan prova tezgahını Ziraat Bankası ödemeli alıyor. Makinalar gelip Elbistan Ziraat Bankasında bekliyor. Toplam ücreti 400 TL. para yok. Belediye başkanı Hacı Ahmet Özsoy’a gidiyor, durumu anlatıyor, 400 TL. para alıyor, makinaları 50m2 lik ışıksız sayılacak dükkana koyuyor. Gaz lambasıyla harf dizip “mendil” kadar kağıda “Elbistan Postası” basılıyor. Mesul Müdür için Avukat Hulusi Fıratı buluyor, ustayı Maraş’tan getirtiyor. Haber yazmayı, imla kurallarını bilmiyor GÖÇER Abi. Öğretmenler yardımcı olup haber yazıp, imla kurallarını öğretiyorlar. Kendisi hem haber topluyor, hem harf diziyor, hem yazıyor, hem dağıtıyor. İşte “Elbistan’ın Sesi, Elbistan Postası, Elbistan Haber” gazetelerinin hikayesi bu, Sn. GÖÇER’in kaleminden. 1957’de başlanan bu serüven 2016 yani 59 yıldır devam ediyor. İnşallah devam edecek. Bilmiyorum ama Türkiye’nin ara vermeden devam eden gazetelerinden biri bu. Peki böyle müteşebbis bir insan örneği var mı? Mutlaka var. Hadi gösterin. Bence üniversitelerimizde tanıtıp müteşebbis olmanın ne olduğunu Sn. Göçer’den dinlemek lazım. Ziyaret etmek, kayda geçmek, hakkında sağken yapılması gerekenler yapılması gerek. MEHMET GÖÇER’in unutulmazları neler? -UN SANDIĞI kitabı şu anda sayısı altı oldu. Mahalli anıları anlatarak bir tarihi vesikalandırıyor. -En önemlisi Eshab-ı Kehf’in Afşin’de olduğunu Mahkeme kararıyla ispatlamak. - Demirel’in Mahkemeye vermesi konusun da “Devlet vatandaşa yalan söylemez”. Hatta mahkeme Avrupa İnsan Hakların Mahkemesi. -Elbistan’a Ticaret Sanayi Odası Kurulması - Doğanköy’e “dağıtım şebekesi” kurulması. Termik Santral Türkiye’yi aydınlatıyor ama yakınındaki köyler, kasabalar ve ilçeler sık sık elektrik kesintisinden karanlıkta kalıyordu. Bu kurulan şebekeyle kesintiler bitti. - Elbistan’da pasaport verilmesini sağlanması. - Yolların açılıp, onarılması. Teferruatları yazmıyorum. Sadece gazeteci değil, İl Genel Meclis üyesi, sosyal çalışmaların hepsinde var. Elbistan’ı temsilen her heyetin içinde görürüz. İlkokul 4. Sınıftan terk, “bir liraya rehin kalan”, matbaacılığı, gazeteciliği bilmeyen, hiçbir alt yapısı olmayan Darende’nin Yeniceköy’lü Mehmet Göçer’i bu işte. Elbistan, Afşin için yaptıklarının bir kısmı bunlar. Tekrarlıyorum. Böyle müteşebbis varsa, tanıdığınız varsa elinizi kaldırın. Ben elimi kaldırıyorum. Diyorum ki; 1931 Yılında Darende’nin Yeniceköyünde doğan Mehmet Göçer Abi “Ne doğduğu yeri unuttu, ne doyduğu yeri.” Haklarını Elbistan’a helal ettirdi. Ne mi yapalım?... Ne yapacaksak GÖÇER göçmeden yapalım. Bu mektubu Hasanlara yazdım.