Sevgili Dostlar; Hatırlanırsa Rahmetli Turgut Özal 1993 de Dönemin Genel Kurmay Başkanına Musul’a girme talimatı vermişti. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla hatırlayanlar bilirler. Yine dönemin Cumhur Başkanı Kenan Evren ve muhalefette olan Süleyman Demirel net bir şekilde karşı çıkmış ama nedense bu süreç Dönemin Genel Kurmay Başkanı Necip Torumtay Paşanın istifası ile son bulmuştur. Peki Neydi Bundaki Hikmet? Şimdi sürecin bitmesinden sonra yapılan açıklamaları hatırlarsak, Kenan Evren Musul’a girilmesine ben mani oldum diye övünürken, Süleyman Demirel ise Musul’a girilmesine neden sıcak bakmadınız şeklinde sorulan bir soruya; Eğer Musul’a Girseydik Özal Mehter Marşıyla karşılanır ve seçimde yine tek başına iktidar olur şeklinde serzenişte bulunmuştur. Yani vizyonsuz ve iç siyasi kaygılarını dile getirmiştir. Sadece Dönemin MHP genel Başkanı Alparslan Türkeş Bir Mektupla Özal ‘a destek olmuştur. Bana göre değerlendiremediğimiz bir durumdur bu. Ancak unutmamamız gereken bir şey daha var şu anki durum 1993 ten biraz farklı. Şu an orada İngiliz’i Fransız’ı ABD si İran’ı Kanada’sına kadar 40 yakın ülke var. Yani menfaati olan herkes orada, tabiri caizse duyan gelmiş. Bide utanmaz arlanmazlar Türkiye’nin ne işi var burada diyorlar. Ulan asıl senin ne işin var pis kan emici. Ben ne işimizin olduğundan birazcık bahsedeyim. Arkadaşlar, Maraş, Antep, Adana, Nasıl Türk ili ise Musul, Kerkük de Türk ilidir. Nasıl mı ? Musul Kerkük Bölgesi İlk defa 1055-10566 Yılları arasında Selçuklulara geçmiştir. Safeviler , Timurlar, Zengiler gibi Türk devlet ve beylikleri yönetmişken Aziz Ecdat 3. Selim han 1534 de Osmanlı toprağına katmıştır ve taaki 1918 de uhde den koparılıp sürüncemede kalana dek. Neredeyse 1000 yıllık bir tarih, nüfusun çoğunluğu şu an Türkmen dediğimiz Osmanlı tebaasıdır, ırkdaşlarımızdır. Ve gözü kulağı anavatana bakar gönlü yüreği burada atan Müslüman kardeşlerimizdir. 1910 yılına kadar coğrafyadan habersiz ve nötr olan emperyaller ne zamanki burada petrolün kokusunu aldılar onlar için çok önemli bir bölge haline geldi. Malum Irak’a demokrasi ve barış getirdiler, Petrolün %100 yönetimini ele aldılar. Libya’yı Bir diktatörün elinden kurtardılar, orada da keza öyle. Mısır, Tunus, yemen şimdi de Suriye. Bunların salyalarını saçmaları ve korkmaları gayet normal. Neden mi? Bizim ecdadımız orayı Türkleştirmiş 1000 yıllık dev bir tarih var. Ecdat orayı senin gibi sömürmek için yönetmedi. Allah’ın rızasını kazanmak için 450 sene huzur içinde yönetti. Ama onlar anlamaz Ondanda bahsedeyim biraz Bunlarda vatan kavramı şişirme bir kavram. Adam ne anlatsın torununa İngiltere’de hapishaneden nasıl kaçtığını, buraya gelip oranın asıl sahibi olan yerlilerini nasıl katlettiğini mi. Veya Brezilyadan kaç tane köle satın alıp daha sonra onlara yaptığı haksızlıklarımı. Zaten Hollywood da milyarlarca dolar para harcayıp şişirme kahramanlar yaratıp devlet fikrini toplama milletine aktarma çabası göz önündedir. Gelmek istediğim nokta şudur ki, Hem hukuki hem de insani olarak düşünecek olursak tıpkı rahmetlik Özal’ında düşündüğü gibi o coğrafyada her türlü tasarruf bizim hakkımızdır. Zaten Lozan’da anlaşılamamış sonraya bırakılmış bir durumdur bu. Tanımadığımız kararların sonuçlarına dayatılarak o bölgede bu zamana kadar tasarrufta bulunan emperyaller inşallah bundan sonraki zaman zarfında bölgeden soyutlanır ve her şey aslında olası gerektiği gibi olur. Bu süreçte Rabbim irademizi ve ülkemizi muzaffer kılsın. Selam ve saygıyla, Abdullah MARAŞLIGİL