Sevgili Dostlar, O kadar belgesel izlememe rağmen yemyeşil çayırda otlayan bir Aslan göremedim veya kurt kovalayan ceylan. Her şeyin fıtratı kendisiyle örtüşür , cansız varlık olsa bile. Bu hayvancıkların fıtratında da birinin et yemesi diğerinin ot yemesi vardır. Gelmek istediğim nokta ise carter’ın çocuklarının fıtratı da Aynası iştir kişinin hesabı Gandi Misali yürümektir. Ben şahsen hiç şaşırmadım kendim bile inanmakta zorlansam da inşallah yürümekle kalırlar. Onlar babaları , ağabeyleri ne derlerse onu yapmakla mükelleftirler. Bizim mükellefiyetimiz ise bunun farkında olup kanıtlarıyla kamuoyuna aktarmaktır. Şimdi gelelim benim bu cenaha neden carter ‘ın çocukları dediğime. Malum olduğu üzere geçmişten bu güne hep birşeyler bahane edilerek ülkemize ayar veren dış güçler içimizdeki maşalarını kullanarak bir çok girişimde bulundular.Müsaadenizle kısa kısa sebep ve sonuç şeklinde bahsedeyim. İlk önce Rahmetli Menderes ve iki bakanın asılmasıyla sonuçlanan 27 mayıs darbesi. O zamanda tıpkı şimdiki AKP hükümetine paralel şekilde yıllık %9 luk büyüme yakalanmış, alınan Marshal yardımları küfür otoritesinin istediği gibi kullanılmayıp, Türkiye tarihinde görülmeyecek şekilde kamu iktisadi teşebbüsleri kurulmuştu işte bunlardan bir tanesi olan demir çelik fabrikasının yapım işinin Rusya’ya verilmesi Küfür otoritesinden uzaklaşma olarak adlandırıldı.Tabi unutulmaması gereken önemli bir konu var ki asimilasyon çalışmalarının, imansızlaştırma projeleride sekteye uğradı, tıpkı millet şimdiki gibi aslına dönmekte 18 yıl boyunca Türkçe okunan ezanı Muhammediye orijinaline dönmekte idi. Ve nihayetinde düğmeye basıldı. Seksen ihtilaline gelince 1979 yılındaki İran’daki devrim ve yine ülke içindeki bazı gelişmeler küfür otoritesini rahatsız etmişti. İran’da İslami bir devrim oldu, zannettiler ki Türkiye’de de aynı şey olacak. Malum İslamiyet en büyük düşmandı. Aslında Erbakan hocanın Konya’da düzenlediği Kudüs mitingi fitili ateşlemiş oldu. Maalesef adamlar fıtratlarına çok uygun hareket ediyor küfür otoritesine yakışacak şekilde icraatlarını gerçekleştiriyorlardı. Ümmet ve iman kokan her girişim ulusal çıkarlarına aykırı ve güdümden uzaklaşma demekti. İşte mim noktası geliyor. 12 Eylül darbesinde zamanın ABD başkanı Jimmy Carter damdaki kemancı adlı operayı dinlemektedir. Ve yanına yine zamanın CIA Türkiye şefi Paul Henze gelir ve aynen şu notu iletir. Başkanım bizim çocuklar darbe yaptılar ve başarılı oldular. Evet Carter’ın çocukları başarılı oldular darbe gerçekleşti. 15 Temmuz’da cüret sahipleri ise onların çocuklarıdır. Yani soy aynı sıkıntı yok. Sıkıntı bunların gaye amaç ve çalışmalarının farkında olup ona göre akılcı şekilde davranmamamız istedikleri gibi kutuplaşıp bölünmemizdir. Bu devam edecek, Kılıçdaroğlu yürüyecek onu İstanbul girişinde HDP liler karşılayacak Fetöcüler ortalığı nasıl karıştırırız Reisi itibarsızlaştırırız, halkı galeyana getiririz hesabı güdecekler. Çok normal, Başta bahsettiğim gibi Aslanın avını avlaması o hayvancığın fıtratı ise bunların da fıtratı budur. Önemli olan bunun farkında olmak. Aziz duruşumuzu muzaffer olana denk daim eylemektir. Sabrın sonunda güzel şeyler var.Özetle aziz ülkemiz her zaman bu işlerle mücadele verecektir. Önemli olan yapılan icraatların sonucunda ülkeye getireceği katkıyı gözeterek topyekun destek vermek yada tepki koymamız ülke bekası için elzemdir. Geçmişten bu güne kutuplaştırılarak güçsüzleştirmeye çalışılan ülkemizin güdümde tutulma gayretlerini boşa çıkarmanın yolu ancak ve ancak bunun farkında olup karşısında dağ gibi durmakla olur. Ama unutulmaması gereken çok önemli bir nokta , bu tepkimizi çok akılcı yapmamız gerekmektedir. Aksi halde tuzaklarına yakalanmış oluruz provokasyonlara mahal vermeden kazdıkları kuyuya kendilerinin düşmesini sağlamalıyız. Rabbim aziz ülkemizi korusun ve yüceltsin. Selam ve saygıyla, Abdullah Maraşlıgil.