Dörtadam yolculuk ediyordu. Uzun yolculukları boyunca şehirden şehre uğramışlarfarklı zamanlarda farklı yerlerde konaklamışlardı. O gün de yorun argın birşehre girmişlerdi.

                Namazvaktinin geçip geçmediğinden emin değillerdi. Ama yine de bir mescide giripnamaz kılmaya karar verdiler.

Huzur ve saygıiçerisinde namaza durdular. O sırada mescidin müezzini içeri girdi. Adamlardanbiri onu fark edince namazda olduğunu unuttu.

Ey müezzin, ezanıokudun mu? Yoksa daha vakit var mı, diye sordu.

Adamlardan bir başkası,kendisi de namazda olduğu halde,

Arkadaşım konuştun,namazın bozuldu, dedi.

Üçüncü adam dagülümseyerek ikinciye seslendi:

Yahu onu niçinkınıyorsun? Önce kendini kına; çünkü senin de namazın bozuldu!

Müezzin şaşkınlıkla buolup bitenleri izliyordu.

Derken dördüncü adam daarkadaşları gibi davrandı. Kendinden emin bir şekilde,

Allah’a çok şükür, bensizin gibi namazımı bozmadım, deyiverdi.

Nihayetinde dört adamında namazı bozulmuştu.

Müezzin hem adamlarınhaline güldü hem de şöyle söylendi:

Başkasının ayıbınısöyleyen asıl kendisi kaybetti. Kendi ayıbını görebilen kişiye ne mutlu!

(Mesneviden Öyküler)