Garip olan hayat mı? Yoksa biz mi? İnanın bilmiyorum. Dünyamız ve hayatımız gariplikler ve çelişkilerle dolu. Aşağıya sıralamış olduğum örnekleri okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. İnsan o küçük anne karnına sığarken, dünyaya gelince dünyaları versen sığmıyor ve tüm dünyaya hükmetmek istiyor. Fakat ölünce bir de bakmışsınız ki, hiçbir yere sığmayan insan, iki metre çukura sığmış ve hiç sesini çıkarmıyor. Dünyada çok fazla insan var. Fakat dünyadaki kıtlığın sebebi aç ülkelerdeki insanların doymaya çalışması değil, zengin ülkelerdeki doymak bilmeyen tok insanların aç gözlülüğüdür. Kimi insanlar her gün çocuğuna hangi kıyafetleri giydireceğinin sıkıntısını, kimi ise çocuğuna hep aynı kıyafetleri giydirmenin sıkıntısını yaşar… Kimisi kilo almamak için sofraya ekmek almaz, kimi insanlar da bulamadığı için… Kimi yemeklerde fazla kalori almamak için et yiyemez, kimi de yemekteki etleri çocukları yesin diye… Kimi her gün köpeğine kilolarca et yedirir, kimi çocuklarına aylarca et yediremez. Kimi insanlar yediğini sindirmek için kimileri ise yiyeceğini bulmak için saatlerce çaba harcar. İnsanlar eskiden küçük evlerde kalabalıklar içinde yaşadığı için dar evlerinden şikâyetçi idi, şimdi ise geniş evlerinin boşluğundan, yalnızlıktan ve kimsesizlikten… Genç iken evdeki çocuklarının gürültüsünü kesmek isteyen insanoğlu, yaşlanınca o kesmeye çalıştığı çocuk seslerini istiyor. Eskiden insanlar çocuklarını sokaktan toplayıp eve getirmek için uğraşırdı. Şimdi ise bilgisayar, tablet ve telefon başından kaldırıp sokağa göndermek için... Eskiden insanlar hastalanınca koca karı ilaçları kullanırdı. Bazıları onları kınar ve ilkel olarak görürdü. Şimdi ise kınayan herkes doğal diye koca karı ilaçları kullanır oldu. Eskiden çocuklar bir yere gönderilirken, birileri var ise güvenle gönderilirdi. Şimdi ise tenhalarda insanları görünce çocuklarımızı gönderemez olduk. İnsanlar sevdiği kişiler hayatta iken onların hep eksiğini bulur, onları sürekli eleştirir. Fakat sevdiklerini kaybedince, onların aslında ne kadar iyi olduğunu fark eder. Onların kıymetini onları kaybettiklerinde anlar. Eskiden çat kapı girilen evlerde evin kalabalık lığından ve misafir çokluğundan şikâyet edilirdi, şimdi ise evlere hiç kimsenin gelmemesinden. İnsanlar eskiden akrabalarının düğününe yardım olsun diye altın ve para takardı. Şimdi ise gelecekte kendisi de bana taksın diye... Eskiden mahallede ki çocuklar evlerin zillerini çalıyor diye şikâyet ediliyordu, şimdi ise evin zilini çalan kimse yok diye… Eskiden insanlar yediklerini kimse görmesin diye gizli yerdi. Kokusu komşuya giden yiyecekler paylaşılırdı. Şimdi ise herkes görsün diye fotoğraflıyor. Yiyeceklerin yerine onların fotoğraflarını paylaşılıyor. Eskiden insanlar, tek TV kanalı olduğu için izleyecek program bulamamaktan şikâyet ediyordu, şimdi ise onlarca kanal olduğu için hangi programı izleyeceğini bilememekten… Eskiden insanlar ev ziyaretlerinde hal hatır sorardı, şimdi ise wifi şifresi… Evet, hayat ve insanoğlu çok garip, sizce de öyle değil mi? Senin şikâyetçi olduğun, berbat ve sıkıcı bulduğun hayatın, başkasının hayal ettiği hayat olabilir.