Günümüzde Ramazanayının birçok geleneği kayboldu. Bunun en iyi kanıtı büyüklerimizden sıkçaduyduğumuz ” Nerede o eski Ramazanlar ” sözüdür. Peki, Osmanlı İmparatorluğudöneminde Ramazan aylarında neler yapılırdı? O günleri farklı ve güzel kılanalışkanlıklar nelerdi?

O dönmelerde Ramazanaynın başlangıcı aylar öncesinden belli olmazdı. Bu görev dönemin kadılarınaaitti. Ramazanın başlangıcını belirlemek için insanlar yeni ayın doğuşunubeklerdi. Halktan insanlar ya da devlet görevlileri yüksek yerlere çıkıp yeniayın doğuşunu belirlediğinde iki tane şahit ile kadıya haber verirler veRamazan ayı sonrasında coşkuyla başlardı. Bu haberi müjdeleyen kişilere ödülverilirdi.

Osmanlı dönemindezengin köşk veya konaklara davet edilen misafirlerin yanında fakir halk içindesofralar hazırlanır ve çat kapı gelen misafirler geri çevrilmezdi. Misafirleriftarlarını yapıp gitmeye hazırlandığında konak sahibi tarafından kadifekeseler içinde; gümüş tabaklar, kehribar tesbihler, gümüş yüzükler hediyeedilirdi. Fakir kişilere ise konak sahibinin cömertliğine göre altın veya gümüşakçeler kadife keseler içinde hediye edilirdi. Diş kirası denilen bu hediyeninamacı, davetlilerin o gece zahmet edip gelerek hane sahibinin sevap kazanmasınavesile olmasıdır.

Ramazan ayındavarlıklı zengin kimseler farlı yerlerdeki esnaf dükkânlarına girer ve Zimem(veresiye) defterini isterlerdi. Defterin baştan, sondan ve ortadan rastgelesayfalarını açar ve “Silin borçlarını, Allah kabul etsin” der ve borçları ödeyipgiderdi. Ne borcu ödenen kimin ödediğini bilir, ne de borcu ödeyen kimi borçtankurtardığını bilirdi.

İlk defa oruç tutacakçocuklara hediyeler verilir ya da çocukların oruçları büyükler tarafından satınalınarak oruca teşvik edilirdi. Tam gün oruç tutamayacak çocuklara öğle vaktioruçları açtırılır ve buna ‘Tekne Orucu’ denirdi.

Osmanlıda Ramazan ayıgenel olarak resmi bir festival gibi geçermiş. Gece yaşanır, gündüzdinlenilirmiş. Sahur vaktine kadar Karagöz, meddah, ortaoyunu gibi programlaryapılır, yetenekli insanlar hünerlerini sergilerdi. Sahura doğru ortaya çıkandavul ve bu meyanda şekillenen mani geleneği Ramazan boyunca devam ederdi.

Osmanlı devletininRamazan aylarında düzenlediği ilmî faaliyetlerden en önemlisi huzurdersleriydi. Ramazanın ilk on veya 8 gününde yapılan bu dersler şeyhülislamtarafından ulemadan belli sayıda seçilerek günlere paylaştırılır ve enliyakatli âlimin bir ayeti tefsir etmesiyle başlardı. Tefsir eden âlimemukarrir, dinleyen diğer âlimlere ise muhatap denirdi. Muhataplar arasındapadişah ve devlet erkânından kişiler de ayrım yapılmaksızın mükarrir önünde dizçökerek derse katılırdı. Mukarrir ve muhataplar arasında ilmi serbestlikiçerisinde soru ve cevaplarla dolu zengin dersler geçerdi. Huzur derslerininyapılacağı yeri padişah belirler ve dinleyici olarak gelenler de padişahınkontrolünden geçtikten sonra belirlenirdi.

Cerre çıkmak Ramazangeleneklerinden birisiydi. Osmanlı Devleti’nde medreselerde yaz tatilleri “ÜçAylar” da verilirdi. Bu tatillerde seçilmiş medrese talebeleri hem kendibilgilerini pekiştirmek, hem de dinî konularda halkı aydınlatmak içinİmparatorluğun farklı bölgelerine gönderilirlerdi. Bu gönderme olayına “cerreçıkmak” denirdi.

Medrese öğrencileriiçin cerre çıkmayı bir noktada bugünkü üniversitelerin staj eğitimleri gibianlaşılmasında da bir sakınca yoktur.

Osmanlı’da Ramazan-ışerifin yaklaşmasından dolayı gerek ekmek, gerekse eşya fiyatlarının inipçıkmaması konusunda devlet tarafından sabit fiyatlar belirleniyor ve belgelerdekayda geçiyordu. Bu çıkan fiyat belgelerine narh defteri deniliyordu. Bu fiyatbelgelerini mahalle imamlarının bakkallara iletmeleri emrediliyordu. Bu şekildeRamazan ayından özellikle gıda maddelerinin fiyatları düşük tutulması ve fakirailelerinde Ramazanda rahat alış veriş yapması sağlanırdı.