Şair Lütfi Bilir uzun yıllardır tanıdığım dostum. Bu güne kadar şiirinden, şiir kitabından söz etmemişti.
Şairce bir özgün duruşu vardı. Gayet nazik, kimseyi incitmeyen, duygulu bir yapısı vardı. Zaman zaman çok güzel Türk sanat müziği şarkıları söylerdi.
Şiir kitabı NİLÜFERLER SESSİZ BÜYÜR’ ün çıktığını sosyal medyadan öğrendim. Hayırlı olsun dileklerimden sonra, merak ettiğim kitabı nasıl temin edeceğimi sordum. Kitabın editörü Metin Acıpayam çok yönlü bir sanat adamı. Bir yandan TV programı yapıyor, bir günlük gazetede bir sayfada röportajlar yapıyor, bir dergi çalışması yapıyor ve editörlük yapıyor. Sn. Lütfi BİLİR, Metin Acıpayam’la ziyaretime gelip ‘’Sevgili dostum’’ hitabıyla kitabını imzalayıp verdi. Her yeni kitap fırından yeni çıkmış ekmek kokusu, tadı, isteği verir bana.
Birkaç günlük dinlenmeye giderken yanıma aldığım kitapların başında şair Lütfi BİLİR’in şiir kitabı vardı. Kitabı özümseyerek, acele etmeden, notlar alarak okudum. Şunu çok iyi biliyorum. Bir kitap hakkında, bir yazar hakkında konuşmak, yazı yazmak, hele de kitap incelemesi yapmak çok zor. Birikim ister, emek ister. Bunları bilerek bu şiir kitabı hakkında düşüncelerimi edebi usul içinde yazmaya çalıştım.
NİLÜFERLER SESSİZ BÜYÜR şiir kitabı Akis Yayınları tarafından Mayıs 2019 Tarihinde Kenan Ofset Topkapı/İstanbul’da basılmış. 144 sayfa, 130 adet şiir bulunuyor.
Kitabın ilk sayfasında;
Ey sevgili
Üşüten rüzğarları
Islatan yağmurları
Seni beklediğim sokaklarda bıraktım
Kırılan kalbimle
Yıkılan hayallerimi
Yanıma aldım
Şair bu şiiriyle bize ipucu veriyor. Anlaşılıyor ki yıllardır yazdığı şiirlerini bu kitapta toplamış. Bize iç dünyasını sunuyor. Değerlendirmeyi ona göre yapmak gerekiyor.
Şairin mesleği mühendis ama duygusallığı ağır basıyor. Bunu kitabın ilk sayfalarındaki;
‘’Bu kitabın telifinin tamamı KAÇAV’a(Kanserli Çocuklar Vakfı) bağışlanacaktır, notu çok önemli bir insanlık görevini gösteriyor.
Şiirin dış Yapısındaki nazım biçimi serbest ölçüyle yazılmıştır. Hece veya aruz veznine kitabın tamamında rastlamıyoruz. Şair vurgu, tonlama ile şiirlerini daha anlamlı ve ahenkli hale getirmiş.
Şiirlerin konusu; aşk, unutulmuşluk, sevda, hüzün, umutsuzluk, ölüm, hasret, beklentiler, vefa, inanç, yokluk, açlık, hoşgörü, bıkkınlık, başlıca şiirlerinin konusudur.
Kitaba ismini veren ‘’nilüferler sessiz büyür’’ şiirinde aşkını, sevgiyi çok güzel, özgün anlatmış. ‘’nilüferler
Nasıl kaplarsa suyun yüzünü
Sessizce
Ve suya hissettirmeden
Aşkından öyle büyüyor içimde
Belli ettirmeden
Sarıyor her yanımı
Ve de sabırla
Ulu çınara
Sardığı gibi sarmaşığın
Saracaksın kollarını’’
Hüzün ve yalnızlık şiirinde de ‘’yalnızlığı’’ ’’ sonra gölgen olur yalnızlık hüzün, ıssız ve yorgun patikalarda vefalı dostlar misali seninle gider’’ diye anlatmış şair.
Günümüz insanının en önemli problemlerinden birisi kalabalıklar içinde ‘’yalnız’’ olmasıdır.
Bir çok şiirinde ölüm konusu geçmektedir.
‘’Kendisine benziyordu, ölüm v.b.
Şairde tasavvuf derinliğini de görüyoruz. Tohum şiirinde;
‘’ey insanoğlu
Bir sen mi tasarlarsın geleceği
Şu koskoca dünyada
Sen misin tek akıllı
Bir düşünsene
Şu küçücük çekirdekte
Ne ağaçlar saklı .. diyor.
Ana sevgisini herkes anlatır ama Lütfi Bilir şiiriyle hepimize tercüman olmuş.
‘’Ana
Bir sen sevdin katıksız
Su damlası gibi duru
-ve uçsuz bucaksız-
Dolduracak kadar okyanusu’’
Şairin çocukluk anılarını da görüyoruz. Yaşadığı çocukluğunu unutmuyor. Bir çoğumuz hep aynı geçmişi yaşadık. Bence tarih düşüyor.
‘’Mutluluk nerede şiirinde:
Bir bayram arifesinde
Yastığın altına koyup
Gıcır gıcır çizmelerini
Sıcacık rüyalar görmek mi mutluluk
Daha giymeden ayağına
Üşüyen ayaklarının ısınması mı?
Ve minicik yüreğin’’
Bizim nesil küçük şeylerle büyük mutluluk yaşadı. Çocuklarımız büyük şeylerle ‘’küçük mutluluk’’ yaşıyor mu acaba? Bence şairin merak ettiği, dertlendiği bir konu.
Şair Lütfi Bilir eskinin yanında yeni dertleri de gündeme taşır. Kent hayatında şikâyet eder.
‘’gökdelen gömütler’’ şiirinde;
‘’Bir parça daha ölüyoruz
Her geçen gün
Ve gömülüyoruz
Mega kentlerin
Gökdelen gömütlerine’’
Şair Gülten Akın’ın; ‘’Binaları Yüksek Yaptılar’’
Şiirinin daha da ilerisi bir şiir bu.
Biliyorum daha çok örnek şiirler var ama bu şiirleri kırparak yazdım. Sizler devamını merak edin diye. Bu kadar içinde kendimizi bulduğumuz şiirleri şair kendi şiiriyle tanımlıyor.
‘’Şiirlerim
Aşklarımın suç ortağı
Dert ortağı ayrılıklarımın
Esrik bahçemin menekşeleri
Boynu bükük şiirlerim’’
Şair Lütfi Bilir’ in Kitabını tenkitçi bir gözle incelersek; Şair Lütfi Bilir’ in kısa da olsa bir özgeçmişini okuyucu merak eder sanırım. Kitap da göremiyoruz. Şairin kitabının kapağı, basılış ve tanzimi modern bir görünüm sergiliyor. Şiirlerinin serbest olmasının yanında noktalama işaretleri yok sayılır. Bu tarzın böyle olması gerekiyor.
Şiirlerin yazılış yılları, konularına göre veya gelişi güzel mi sıralandığı pek bilinmiyor.
Basım hatası da olabilir ama bazı kelimeler doğallıktan ziyade söylendiği gibi yazılmış veya benzetmeler yerinde değil örnek verirsek; ‘’pıranga diyorlar, ak yaprak, saracan, mor erguvan. ‘’asla’’ şiirinde şiirden çok ‘’özlü söz’’ olmuş sanırım.
‘’bana her hata yapanı affedebiliyorum
Ama kendi hatalarımı asla’’
Zıtlıkları çok iyi kullanarak şiiri hem çekici, hemde güzelleştirip zenginleştirmiş.
‘’biz korkaklar ‘’ şiirinde;
‘’biz yaşatırız efsanevi aşkları,
Biz, aşık olamayanlar
Aşktan korkanlar’’
Bu zıtlıkları ‘’cennet- cehennem’’ şiirinde de görüyoruz.
Şair Lütfi Bilir’in şiirlerinde ‘’buluş’’ lar zengin ve önemli yer tutuyor.
Kaçacak yer yok şiirinde;
‘’kırkayak kaçamadı ki
Kırk ayağıyla
Sen nice kaçacaksın ölümden
İki titrek ayakla’’
Yine; ‘’ucu yanık mektup, güneş aydınlığını toplayıp gider batıya, gölü öptüm ürperdi, dalga yaydı sevincini, asılmaya giden mahkum, niye göz atar ki hücresine’’
Benzetmenin en güzel örneğini ‘’şahinleştirici şiirinde görüyoruz. ‘’Sevdiğinin parfümünü yastığına sıkıyor, huysuz atlara esrar dumanı koklatılırmış ‘’ benzetmesini anlamlı, derin bir anlatış olarak görüyoruz. Devrim ‘’ şiiri tartışılacak bir şiir bence. Şiirde;
‘’her bahar devrim yapar ağaçlar diriltirler yeniden
Sonbaharın ve kışın
Soldurup döktüğü yapraklarını
Ve zümrüt yeşiliyle bezerler
Kış artığı çıplak dallarını
Şiir ilkbaharda tabiatın uyanışını çok güzel anlatmış. Şair her yıl aynısı tekrarlanan bu ‘’tabiat olayını ‘’ devrim diye niteliyor. Bence ‘’ devinim ‘’ dense daha uygun olurdu. Devrimi: beğenilmeyen bir durumdan, daha iyi bir duruma dönüştürmek, önceye dönülürse ‘’devrimden ‘’ vazgeçilmiş olur. Devinim ise; Hareket, bir durumdan başka bir duruma geçiş yani ‘’tabiatın canlanması’’ demektir.
Karacaoğlan bahar’ın gelişini;
Çukurova bayramlığın giyerken,
Çıplaklığın üzerinden soyarken,
Şubat ayı kış yelini kovarken
Cennet dense sana yakışır dağlar.
Karacaoğlan, size bakar sevinir
Sevinirken kalbi yanar gövünür,
Kımıldanır hep dertlerim devinir
Yas ile sevincim yıkışır dağlar.
Diye anlatıp ‘’bayramlık’’ kabul ediyor.
Değerli dostum Sn. Lütfi Bilir’in yeni bir nefes getirecek ikinci kitabını beklerken söylediklerimiz hevesini kırmasın. Değer taşıyanlar tartışılır.
Bir çok insan bu ismi kadar güzel ‘’nilüferler sessiz büyür’’ şiir kitabının ardından ‘’seslide büyüse ‘’ eserleriniz edebiyat dünyasını katkı sağlayacaktır.
Editörlüğünü yapan Metin Acıpayam’a, emeği geçenlere, bu kitabın yayınlanmasına destek verenlere teşekkür ediyorum. Başarılı şiirlerini bekliyoruz.
Sonuç olarak; şairliğinden, şiirinden hiç bahsetmeyen şair dostum Lütfi Bilir ‘’yüz otuz nilüferi sessizce büyütmüş’’ bu kitabında.