Son bitirdiğim kitap, Bernard Lewis’in, “Ortadoğu’nun Çoklu Kimliği” ismini verdiği eseri oldu. Sabah Yayınlarından çıkmış, Türkçe’ye çeviren Mehmet Harmancı, kitap 109 sayfa, 1998 yılında basılmış. İçerikte Ortadoğu’da bugün yaşananları ve yaşanacakların fikir kılavuzluğu yapılmış sanki… Tabi ki kitabı uzun uzun tanıtmayacağım ve bizi ilgilendiren kısmına gireceğim. “Bernard Lewis kim? Kısaca anlatalım: “ 1916 senesinde, Londra’da doğmuş. yahudi bir aileye mensuptur. Üniversite öncesi eğitimini bu şehirde tamamladı. 1936 yılında `Londra üniversitesi doğu ve afrika araştırmaları bölümünü bitirdi. 1937 yılında Daparis üniversitesi semitik incelemeler kürsüsü`’nden mezun oldu. Tarih bölümünde yüksek lisansını tamamladıktan sonra, 1939 yılında Londra üniversitesi islam tarihi kürsüsünde görev yaptı, kendisi döneminin meşhur oryantalistlerinden(: Ekşi Sözlük) Yazar, tüm dünya ülkelerinin çoklu kimliğinden yola çıkarak, Ortadoğu’nun insanlığın merkezi olduğunu, bu bölgede geçmişten günümüze insanların kimlik değişimine uğradıklarını belirterek, ülke ülke din, ırk, dil, millet, devlet, semboller, yabancılar ve kafirler, emeller, referanslar başlıklı bölümler şeklinde kitabı yazmış. Yazarın ifadesi ile kitabın çekirdek bilgileri Wolfenbüttel(1989) Roma(1993) ve Castelgandolfo’da(1995) yapılan toplantılarıa sunulan üç tebliğe dayandırmış. Girişte diyor ki; Ortadoğu’nun marazi psikolojik sorunları olduğunu söylemek istemiyorum. Herhangi bir tedavi öğnermek niyetimde ise hiç değilim. Bu başlıkla belirtmek istediğim şey, grupların ve onlardan daha çok kişelerin aynı anda sahip oldukları farklı kimliklerin çeşitliliği ve karmaşıklığı. Ortadoğu’da kimliğin sürekli değişimi ve evrimi bölge halklarının kendilerini nasıl gördükleri, ait oldukları gruplar ve bir birey ile diğeri arasındaki farkları fark ettirmek…”(s.7)
Anladığım kadarı ile diyor ki; Ortadoğu’nun çeşitlendirilmiş kimliğini ortaya koyuyorum, sizde(emperyal ülkeler)buna göre projeler geliştirin, alın birini vurun ötekine, birbirlerine düşürün, bölün parçalayan yutun….(Yaşananlara ışık tutup, not düşmüş!) 17 YIL ÖNCE DÜŞÜNDÜKLERİ Dediğim gibi kitabı size uzun uzun anlatmayacağım. Yalnız şunu ifade edeyim, kitabın sonlarında
Ortadoğu’da iki lider ülkeden birinin İran, diğerinin Türkiye olduğunu belirterek(yazım tarihinde yani 1998 baz alınarak aynen şu tespit yapılmış. “ İran’ın yöneticileri kendilerini İslam dünyasının , İslami yenilenme ve Müslüman büyüklüğü ve görkeminin restorasyonu hareketinin lideri olarak görmektedir. Bu amaca varmak içinde Müslüman dünyasının her yanında ve Avrupa, Amerika ve diğer yerlerdeki Müslüman azınlaklar arasında radikal İslam hareketlerini özendirmekte ve bunlara öncülük etmektedirler. Bu özendirme para ve altyapı, silah ve eğitim ve çoğunlukta da stratejim yönlendirme biçiminde yapmaktadır…. Devam ediyor bizim için; “
Türklerin böyle bir proğramları yoktur, onlar sıkıntılı ve tehdit altındaki demokrasilerini iç ve dış düşmanlardan koruma mütevazi hedefini gütmektedir. Türkiye kendini, kimliği, dil kültür kurumları ve en temel olarak da ülkesiyle tanımlanmış bir millet-devlet olarak görmektedir. ANCAK, TÜRKİYE LİDER ÜLKE OLABİLİR Buraya dikkat edelim: “
Türkiye kendini başkalarına bir model veya örnek olarak görmemekte…” Bu parağrafın son kısmındı ise; “
Yalnız Türk modeli etkisiz değildir. Türkler birincisi Osmanlı Sultanları devrinde İslami cihad, İkincisi Kemal Atatürk döneminde milli kurtuluş olmak üzere bölgeye iki kere liderlik sunmuşlardır ve bunu tekrar yapabilirler….” Nereye varmak istediğim anlaşılmıştır. Bu Lewis, bu tespitleri kimlere hazırlamıştır tahmin edebiliyorum. Yanılmıyorsam Ortadoğu’da bulunan emperyal batılı ülkeler ve üst akıl denilen siyonizm için hazırlamış olsa gerek. Önemli tespitler yapmış, özellikle Türkiye bölgeye yeniden lider olabilir, bunu tekrar yapabilir, ifadesi beni duygulandırdı.
İşte diriliş müjdesini veriyor Lewis efendi dedim kendi kendime. Bir cümle daha, adamlar bizi gerçekten çok iyi takip ediyor ve büyük projeler yapıyorlar. Kalın sağlıcakla.