Yıl olmuş 2015 ve hala put ile heykeli karıştıranlar var. Her gördüğü heykele put diyenler ile her putu heykel zannedenler. Kimi heykel diye fabrikaya sipariş ettiği cisimleri her tarafa dikmeye çalışır, kimi de bunlar puttur diyerek her gördüğü heykeli yıkmak istiyor. Öncelikle put ile heykeli birbirinden ayırt etmemiz gerekiyor. Heykel denilen her nesne heykel olmadığı gibi, her heykel de put değildir. Öncelikle bu ikisinin tanımını yapalım, yorumlarımızı ve dünyada ki durumu da ona göre tahlil edelim. Put: Değişik materyallerle meydana getirilen herhangi bir estetik ve sanatsal kaygı taşımayan yapıtlardır. Yeri geldiğinde fabrikasyon ile seri şekilde üretilir. Sanatsal bir değeri olmayan sanatsal duygu yerine insanların kendi egolarını tatmin edecek yapıtlardır. Bu putlar yerleşim yerlerinde en saygın ve değerli yere iskân edilir. Belli ibadet dönemlerinde ve günlerde insanlar bu yapıtlara saygılarını sunar ve dualarını eder. Tanrı ya da tanrının yeryüzündeki temsilcisi ve kurtarıcı olarak görülür. Buda en tanınmış puttur. Daha binlercesi var. Heykel: Sanatsal kaygı için yapılan eserlere denir. Put insanların içindeki tapınma ve saygı duygusundan kaynaklanırken, heykel zevk, estetik ve kültürel duygulardan neşet eder. Sanatçı tüm birikimlerini heykele yansıtmak ister. Anlatmak istediği ve vermek istediği mesaj önemli mesajlar vardır. Bu nedenle saygı görür. Saygı heykelin kendisine değil, eserin sahibinedir. Heykel maddi olarak on lira ediyorsa, içindeki sanat nedeniyle binlerce liraya satılabilir. Aradaki fark: Putta estetik düşünceden ziyade onun varlığı, heykelde ise estetik ve sanatsal duygu önemlidir. Put; tapınma, ilkel duyguları ve şükranları sunmak için var iken, heykel; medeniyete ve sanata hizmet etme aşkı ile vardır. Putun kendisi değerlidir. Heykelin yapanı ve sanatı değerlidir. Heykel maddi değerini sanatçı ve sanatçının sanatsal becerisinden alır. O nedenle aynı heykel, heykel tıraşına göre faklı paha eder. Heykelde eseri kimin ve ne şekilde yaptığı önemlidir. Bu nedenle her önüne gelen heykel yapamaz. Put da ise kimin ve ne zaman yaptığı önemli değildir. Herkes yapabilir ve yapılan her put, kimin yaptığına bakılmadan kutsanır. Şehirlerin en güzel yerlerine konulur. Kimse putu ve koyanı sorgulayamaz. Sorgulamak günahtır ve kanunen suçtur. Heykelin heykel olabilmesi için halkın beğenmesi ya da güzel bulması da önemli değildir. Çünkü beğeni kişiye göre değişmektedir. Bir kişinin çok beğendiğini başkası uçuk ve ucube bulabilir. Ressam Picasso’nun veya Van Gogh’un eserlerinin birçoğu halk tarafından beğenilmez. Hatta halk o eserleri sokakta görse onun ne olduğunu anlayamaz ama içindeki sanatsal değer nedeniyle güç yetmeyecek bir fiyata gider. Putta da güzellik önemli değildir ve herkes beğense de beğenmese de ona saygısını ve şükranını sunmak zorundadır. Önemli olan onun varlığıdır. Ülkemizde bazı insanlar geçmişte insanların putlara tapması ve Peygamberimizin Kâbe’deki putları yıkması nedeniyle heykele soğuk durmaktadır. Unuttuğumuz bir şey var: Dünya üzerindeki eşyalar, insanların verdiği değer ve kıymete göre önem ve anlam kazanır. Bu nedenle sizin heykel olarak gördüğünüz bir nesneyi başkası kendince put olarak görebilir. Ama bu onun sizin nezdinizdeki değerini veya değersizliğini değiştirmez. Tarihte tapınılan putlar günümüzde heykel olarak sergilemektedir. Çünkü günümüz insanına göre onlar birer tarihi eser ve heykeldir. Aynı şey Hindistan’daki inekler için de geçerlidir. O inekler Hindular için değerli ve kutsal olabilir. Onlar ona tapabilir ama bizim için o inekler etinden ve sütünden faydalandığımız birer Mal’dır. Hindular tapıyor diye inekleri evlerine sokmayan Müslüman var mı? Ya da beslemek günah diyen… Dinimiz putu haram kıldığı için insanımız heykele de soğuk bakmaktadır. Fakat ne gariptir ki ülkemizde heykel sanatını ön plana çıkaranların da heykelden anladıklarını pek söyleyemeyiz. Özellikle de Cumhuriyet döneminde heykel ve resim ön plana çıkarılmış, fakat ne heykelde, ne de resim sanatında herhangi bir ilerleme sağlanamamıştır. Her kasabaya, ilçeye ve şehre Atatürk büstü yapmaktan öteye gidememişlerdir. Bu nedenle çağdaş olduklarını söyleyenlerin de heykelden pek anlamadıklarını düşünüyorum.