Türkiye, bulunduğu jeopolitik konumu itibariyle başı hep ağrımıştır. Ağrımaya da devam edecektir. Bunları, sıralamaya kalksak, bu sayfada epeyce yer tutar.30-40 yıldan beri PKK ile mücadele ettiğimiz yetmezmiş gibi, bir de karşımıza aniden bir 15 Temmuz da FETÖ terör örgütü çıktı karşımıza. Bu olay, ülke olarak alıştığımız askeri darbelerden çok farklıydı. Bunları bir tarafa not ettikten sonra esas konumuza geçelim. Türkiye, tarihinin belki de en zor günlerini yaşıyor. Başbakan Binali Yıldırım’ın dediği gibi; “3 aydan bu yana başımıza gelmeyen kalmadı.” Suriye’de Fırat kalkanı hareketi devam ediyor. Ordumuz savaşta. Yakında Musul savaşı başlayacak. Suriye’den Şehitlerimiz gelirken, yurdumuzda da PKK hız kesmeden devam ediyor saldırılarına. Açıkçası güvenlik güçlerimiz, bilhassa Güneydoğuda resmen zorlu bir savaş veriyor. 15 Temmuz terör hareketinden sonra, başta asker olmak üzere birçok resmi kurum ve kuruluşlarda yapılan temizlik hareketi, en çok Orduda kendisini göstermeye başladı. Eskisine göre ordumuz çok kararlı hareket ediyor. Başarılı mücadele veriyorlar. Zor süreçten geçmekte olduğu muzunun farkındayız. Türk insanı böyle günlerde tek yürek olmaya ve mücadele etmeye alışık bir millettir. İnsanımız, hep zoru sever. Askere gönderdiği evladını davul zurna ile uğurlar. Şehit olarak geldiği zamanda “vatan sağ olsun” der. Oğlunun şehit olmasına isyan etmez. Şeref duyar. Ancak böyle bir millet zor günleri geride bırakabilir. Zor zamanlara alışık olduğumuzu tüm dünya bilir. Kurtuluş savaşında bu millet, tüm imkânsızlıklara rağmen İngilizleri, Fransızları, İtalyanları, Yunanlıları büyük mücadeleler sonundan ülkemizden atmış, Kurtuluş savaşını kazanmıştır. Kurtuluş savaşında Maraş’ta nasibini almıştır. Önce İngilizlerin daha sonrada Fransızların işgaline uğramıştı. Maraş’ın yiğit evlatları, İşgal kuvvetlerinin düzenli ordularına karşı, 21 gün, gece gündüz direnerek onları kovmuştur. Maraş’ın kurtuluşu ise bütün Türkiye’ye örnek olmuştur. Onun için şehrimiz, Mustafa Kemal Atatürk tarafından kırımızı şeritli istiklal madalyası ile taltif edilmiştir.
1920 yılında tüm ülkemizi i emperyalist aç kurtların işgalinden kurtaran bu millet, ne PKK ne IŞİD nede FETÖ terör örgütüne pabuç bırakmayacaktır. Bunun bilincinde olan 79 milyon insanımız, tüm savaş çığırtkanlarına karşı sağduyusunu koruyarak, hiç korkmadan devletinin yanında yer almaktadır. Alacaktır. Bunun en yakın örneği de 15 Temmuz F ETÖ hareketiydi. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın bir çağrısı üzerine her kes soluğu meydanlarda aldı. Ve 45 gün yine meydanlarda, gelebilecek FETÖ hareketine karşı hiç bıkmadan, usanmadan sabahlara kadar nöbet tuttu. Tüm olumsuz şartlarda, imkânsızlıklar içinde kurtuluş savaşını başlatarak, ülkeyi kurtaran bu millet İkinci kurtuluş savaşın da kazanacaktır. Bundan kimsenin endişesi olmasın! Şunu da bir tarafa not edelim: Yüzyıllardan bu yana savaşan bir millet, silahların gölgesinde çocuklarını daimi başka bir savaşa hazırlayarak büyütüyor! Ve Osmanlı Devleti’ni tasfiye eden küresel güçler, son yüzyılda Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışıyorlar. Bunun için el, ele vererek ülkemizi her alanda kuşatarak, sıkıştırmak istiyorlar. Biz Suriye, Irak değiliz. Biz ne bir karış toprağımızı veririz, nede vatanımızı terk ederiz. Moralimiz de, gücümüzde yerinde. Yeter ki moralimizi yüksek tutalım. Gücümüzün farkında olalım.