Ramazan; yanma ve yanarak temizlenme, Allah’a yakın olma demektir. Bu ayda yapılan iyilikler ve okunan Kur’an’a elbette kat be kat sevap vardır. Oruç sadece aç kalmaktan ibaret değildir. Eline , diline, gözüne, kulağına kısaca bütün azalarına sahip olmaktır. Bir defa; namazsız oruç zaten eksik başlamıştır. Namaz dinin direğidir. Önce direği sağlam dikmek gerekir. Oruçlusun ; birine eziyet ettin , öbürüne kötü söyledin, akşama kadar buna benzer davranışlarda bulundun, namaz da yok , ondan sonra sen sanıyorsun ki ben oruç tuttum. Bende diyorum ki , sadece aç kalmaktan başka işe yarar bir halin olmadı. Madem ramazan manevi arınma ayı, temizlenme ayı diyoruz; o zaman onun adabına uygun davranmak zorundayız. Bu günkü bazı Müslümanların kendine göre bir İslam uydurup yaşadığı gibi. Ekranlarda böyle modern Müslümanları çok görüyoruz. Biz ramazana uyacağız, yoksa kendimize göre bir ramazan uydurmayacağız. Kendimiz İslam’a uyacağız kendimize göre bir İslam uydurmayacağız. Son zamanda kendine göre bir İslam’ı yaşama şekli uyduranlar varda ; bunu onu için söylemek durumunda kaldım. Rabbim ramazanın feyzinden, bereketinden hissesi ziyade olanlardan eyleye. Bir de sıkça duyduğum ramazanda bütün günahlardan temizlenme, arınma, affedilme yani öyle bir hava veriliyor ki ; insan ramazanda tertemiz olur, hiçbir günahı kalmaz gibi bir anlayış ortaya konuyor. Onu ancak Allah bilir. Bizim görevimiz ramazanda bol bol ibadet yapmak ,çokça hayır yapmak, çokca Kur’an okumak vesselam gücümüzün yettiği kadar hayır hasenat yapmak. Ancak gerisini Rahmanın merhametine havale ederiz, biz görevimizi yapar gerisini ona bırakırız. O ister affeder, ister kabul eder ister etmez onu bilemeyiz. Haşa ve kella; ramazanı bir günah çıkarma ayı gibi kabul edip, ramazandan sonra öbür ramazana kadar yan çizip öbür ramazanı beklemek İslami bir yaklaşım değildir. Biz görevimizi yapacağız affedip etmemek onu vazifesidir. Ulül Azim olan ( yüksek ve büyük azim sahibi olan ) Hz. Yusuf ( as) Nefis konusunda : “ Nefsim kötü şeylere beni sevk ediyordu; ancak Rabbimin merhameti yetişti de beni kurtardı” diyor. (Züleyha meselesinde). Bir Peygamber o da gayet azimli bir Peygamber böyle nefis konusunda kendine güvenmekten aciz kalırsa; biz hangi işimize, amelimize güvenerek temizlendik, affedildik diye biliriz. Bize vazifemizi yapmak düşer, gerisini Rabbim bilir. Kabul ve af makamı orasıdır. Elbette ki ümitvar olacağız, onun sonsuz merhametinden ümit kesmek yok. Bir gün Allah Resul’ü ( sav) bir sohbet esnasında sahabalere ( Radiyallahu anhüm) “ bizi ancak Allah’ın merhameti kurtarır buyurur. Sahabiler senide mi Yaresulalah derler. Evet beni de der”. İşte böyle bir durumda kimse kendine güvenip te ben kurtuluşa erdim diyemez. Müslüman sürekli korku ve ümit arasında olmalıdır. Yani Rabbim affeder de etmeye bilir de o , “Gafferazzünüb ve settaral uyuba “ aittir. Netice olarak: Biz ramazanda her türlü kulluk görevini yapalım. Gerisini onunun rahmetine havale edelim. Ramazanı bir günah çıkarma ayı olarak görmeyelim. Elbette fazileti sonsuzdur, o fazileti verecekte kendisidir. Belki umduğumuzdan daha fazlasını verecektir. Sanırım maksat anlaşılmıştır. Rabbim tüm inananların, orucunu makbul eylesin. Bu mübarek ayı bizim ve İslam aleminin birlik ve beraberliğine vesile kılsın inşallah. Kur’an’a , İslam’a Düşman kesilip, Müslümanlara zulmadenleri, Rabbim Kahhar ismi gereğince, kahr’u perişan eylesin. Cümlemize merhametiyle muamele buyursun. Kainatın Sahip ve yaratıcısına emanet olun.