Âlimlerimiz, “beşerî duyguları akıl ve şeriat sınırları içinde tutmayı” sabır olarak tarif etmişlerdir. Âyet ve hadislerde sabır kelimesinin birkaç mânada kullanıldığı görülmektedir: İbâdetlerin yerine getirilmesi ve yasakların terke dilmesine sabır. Belâ ve musibetlere sabır. Halkın ezâ ve cefâsına sabır. Allah’a davette, emir bi’l-ma’rûf ve nehiy ani’l-münker’de sabır. Savaş alanlarında ve kâfirlerle mücâdelede sabır. Belki bazıları sabrı, haksızlıklara boyun eğmek, tepki göstermemek zannedebilirler. Oysa sabır, mü’minin asıl dinamizminin adıdır. Sabır, dayanıklı olmaktır, zorlukları göğüslemektir. Bu sebeple de Yüce Rabbimiz, mü’minlere umdukları kurtuluşa erebilmeleri için sabretmelerini,  sabır yarışında düşmanları geçmelerini  açıkça emretmektedir. Bütün zorluklara dayanmanın  mü’mine daha çok gerektiğini ve yakıştığını hatırlatmaktadır. Allah’ın yardımının sabredenlerle  beraber olmasının hikmeti de bu olsa gerektir. Sabır, müslümanın öz sermâyesidir. Buna potansiyel güç de denebilir.  “Birbirlerine sabrı tavsiye edenler”in hüsrân ve zarardan kurtulduğunu haber veren Asr sûresi,  müslümana yapılabilecek en iyi yardımın sabır tavsiyesi olduğunu belgelemektedir. . Mü’minin hayatında sabrın yeri son derece önemlidir. Sabır mü’minin enerji ve ışık kaynağıdır. . Sabır, zafer ve başarının temel şartıdır. Zira, “Allah’ın yardımı sabredenlerle beraberdir.” . Sabır, katlanmak değil, göğüs germektir. Kur’ân-ı Kerîm hidâyet rehberidir. İslâm’ın ana kaynağıdır. İnsanlar ona inanmakla, mü’minler de hükümlerini yaşamakla yükümlüdür. .  Ayet-i kerimede;  : “Ey iman edenler! Başınıza gelecek her şeye sabretmekle ve namaz kılmakla  Allah’tan  yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir.”[1] Güçlükler ve zorluklar karşısında yardım isteme durumunda kalan Müslümanlar, sabırlı davranmak ve dua etmek suretiyle Allahtan yardım dileyeceklerdir. Dayanmadan, göğüs germeden hemen başarılı olmayı beklemeyeceklerdir. Namaz, nasıl öteki ibadetlerin başı ise, sabır da bütün ahlâkî davranışların başıdır. Bu sebeple Allah’ın yardımı ancak bu iki  üstün halde istenmelidir. İslâmî hedeflere, devamlı kulluk yapmakla ve bu uğurda karşılaşılacak güçlük ve felâketlere göğüs germekle varılabilir. Çünkü kulluk ve sabırla Allah’tan yardım dilemek, başarının iki önemli şartıdır.Diğer bir ayet-i kerimede ise; “Sizi korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksiltmekle elbette deneriz. Sabredenleri müjdele!”[2] Bakara sûresi (2), 155 Bu âyette, korku, açlık, mal, can ve ürün kaybı gibi Müslümanların tâbi tutulacağı imtihan çeşitleri sayılmaktadır. Bütün bunlar karşısında sabırlı davranan ve Allah’a karşı güvenini kaybetmeyen, teslimiyetini bozmayan mü’min kazanacaktır. Ayet-i Kerimede : “Ey iman edenler! Sabredin, sabır yarışında (düşmanlarınızı) geçin!”[3] Felah ve kurtuluşun temel şartlarını açıklayan âyet-i kerîme, ilk olarak, sabırlı olmayı sabır yarışında  düşmanları geçecek bir dayanıklılık göstermeyi istemektedir. Âyet-i kerîme, kurtuluş ve mutluluğun en başta gelen şartının sabır olduğunu, imtihan ve sıkıntılara sabırla göğüs germesini bilmeyenlerin başarıya ulaşamayacaklarını açıklamaktadır. “Zafer ve başarı, gösterilecek sabra bağlıdır”  mesajını vermektedir Hadis-i Şeriflerde ise : “Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, sübhânellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır.” Hadiste sabırın mahiyeti tanıtılmakta ve tarif edilmektedir.  Hadiste Peygamber Efendimiz sabrı “ziyâ” olarak takdim etmektedir. Ziyâ, ışığı ve ısısı kendisinden olan cisimler için, nur ise, ışığını bir başkasından alıp yansıtan cisimler için kullanılır.Bu bakımdan güneş ziyalı ay ise nurludur. Müslüman, sabra dayalı bir  iman, ibadet, zikir, hayır ve ticaret  hayatının sahibi olarak tanımlamakta ve  bizlerden böylesi  Müslümanlardan olmaya çalışmamızı istemektedir. [1] .Bakara suresi,153.ayet [2] .Bakara suresi,155.ayet [3] .Âl-i İmran ^suresi,200 .ayet