Yıllardır anlatmaya çalıştığım konuların başında saygı gelir. Çünkü ülkemizin en büyük sorunlarından biridir saygı.Ülkemizde insanımız sürekli sevgiden bahseder ve sevgi ile çözülemeyecek sorunun olmadığını iddia eder. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi sorunlarımızı çözecek şey, sevgi değil saygıdır. Geçen gün TBMM Başkanı İsmail Kahraman Beyin Che Guavere hakkında söylediklerini duyduğumda şok oldum. Meclis Başkanımız dünyada ve ülkemizde büyük bir kitlenin saygı ve sevgisini kazanan birine hoş olmayan şeyler söylüyor. Daha doğrusu onun hakkında kendi fikirlerini beyan ediyor. Evet, ülkemizde barışın ve huzurun gelmesi için bazı insanların (nüfusun çoğu) saygı konusunu tekrar düşünmesi gerekiyor. Bizde saygıyı herkes kendisine bekliyor. Fakat karşıdakine saygıyı hiç düşünen yok. Bu sorun bir gruba ya da partiye ait değil. Tüm ülke ve vatandaşlarımıza ait maalesef. Herkes karşıdan saygı bekliyor. Karşının saygısızlığından bahsediyor. Kimse karşıya saygı duymayı düşünmüyor. Neden? Çünkü herkes kendisinin doğru olduğunu ve diğer insanların yanlış olduğunu düşünüyor. Doğru olmanın verdiği gururla kendisinde; yanlış olduğunu düşündüğü insanları, düzeltme ve onlara istediğini söyleme hakkı görüyor. Bunları yaparken de başkalarına saygısızlık yapmadığını düşündüğü gibi iyi bir iş yaptığını zannediyor. Son yaşanan olayda TBMM Başkanı, Che Guavere için katil ve eşkıya sıfatlarını kullanıyor. Kendi düşünce dünyasına göre o bir eşkıya,kâfir ve inançsız bir komünist olabilir. Zaten düşünce dünyasında onu öyle görüyor. Bu nedenle bu kelimeleri telaffuz etmekte bir sakınca görmüyor. Bu kelimelerin onu sevenler tarafından kabul edilmez olduğunu düşünemiyor. Bu durum sadece siyasilerde değil, en üst makamlardan en alttaki vatandaşlarımıza kadar birçok insanda var. Ve bu insanlar karşıya hakaret etmeyi bir hak olarak görüyor. Düşüncesini açıkladığı için düşünce özgürlüğünü kullandığını zannediyor. Muhalefettekiler iktidara ve seçmenine, iktidardakiler muhalefete,laik olan- laik olmayana, sağcı solcuya, solcu sağcıya, Alevi Sünni’ye,Sünni Alevi’ye ve daha nice sayamayacağım kadar gruplar kendinden olmayan gruplara saygı duymuyor ve onları aşağılayıp onlara hakaret ediyor. Bu hakaretler için 15 Temmuz öncesi siyasilerin mecliste ve diğer yerlerdeki konuşmalarını izlemeniz ve halkın sosyal medyada rakibine karşı paylaşımlarına bakmanızı tavsiye ediyorum.
Siz bir insanı sevmeye bilirsiniz. Onu başarısız bulabilirsiniz, onu hain görebilirsiniz, ancak bu düşünceleriniz karşıdakine hakaretamiz ise sesli olarak başkalarının yanında, hele de basın yayın organlarında söyleyemezsiniz. Siz onu sevmeyebilirsiniz ama o sözlerinizle onu sevenleri rencide eder ve üzersiniz. Onlara da sizin sevdiğiniz ve değer verdiğiniz kişilere hakaret ve küfretme yetkisi vermiş olursunuz. Böylece: Onlarında sizin sevdiğiniz ve önder- lider kabul ettiğiniz kişilere karşı kötü düşüncelerini söylemesine itiraz edemezsiniz.
Başkası hakkında istediğiniz gibi düşünme hakkına sahipsiniz ama başkalarına istediğiniz hakareti söyleme özgürlüğünüz yoktur.Düşünce özgürlüğü hakaret etme özgürlüğü değildir. Hakaret etmeden rencide etmeden istediğinizi söyleyebilirsiniz. Buradan bir kez daha seslenmek istiyorum. Sizden olanlara zaten saygı duyuyorsunuz, önemli olan sizden olmayana ve sizin gibi düşünmeyenlere de saygı duymaktır. Ülkemizin bir ve beraber olması için tek ihtiyacımız karşıya SAYGI duymaktır. Allah bizleri ırk renk ve fikir olarak çeşit çeşit yaratmıştır. Bu renkliliği ve çeşitliliği Allah yaratmış ise bize bu farklılıklara saygı duymaktan başka bir şey düşmez. Allah istese idi herkesi tek tip, tek renk ve tek düşünceli olarak yaratırdı. Allah bizi çeşitli yarattığına göre bizim işimiz karşıya saygısızlık yapmak değil,bu çeşitliliğin hikmetini aramak olmalıdır. Herkesin birbirine saygılı olduğu bir dünya ve ülke olmamız dileğiyle...