Ben gördüm…
Ve bin kere öldüm.
Oyuncak değil, bisiklet değil, çamaşır makinesi!
Ağlayamadım bile, boğazımı sıkıştıran yumruyu yutmaya çalıştım. Acıttı da acıttı, bir zehir gibi bedenimi yaktı ama ağlayamadım.
Annesinin artık yorulmayacağını bilmesi miydi o kadar sevindiren? Kalan vakti çocuklarına ayıracağını düşünmesi miydi? Televizyonda gördüğü makinenin artık evlerinde de olması mıydı? Bilmiyorum.
Düşünemedim, hatta düşünmek istemedim. Bu zamanda bu duruma şahit olmanın verdiği acıyla çocuğun gözlerindeki sevinci seyrettim. O sevincinden yerinde duramazken ben mıh gibi çakıldım.
Oyuncakta verdiler elbet, sevindi. Plastik oyuncağın hediye edilmesiyle bayram etti. Ama düşünüyorum da bir çocuğun gözlerinde bu sevinci görebilmek için çamaşır makinesi mi gerekliydi…
Dün akşam, yaşadım, hissettim ve sorguladım!
Her gün bu manzaraları görsem ne yapardım?
Belediye başkanımız Hayrettin Güngör Bey’le birlikte ziyaretlerdeydik dün. Gün boyu mesaisine eşlik ettim ve bir başkan neler yapar gözlemlemeye çalıştım. Enerjisine hayran kaldım ama en çok da insan sevgisi etkiledi beni. Başkanımızın ziyaretlerde gösterdiği özveri ve dokunduğu hayatlara gösterdiği samimiyet öyle gerçekti ki!
Belediyelerde oluşturulan bütçelerle bu imkanların sağlandığı malum elbette ona sözümüz yok ama kim kendi hayatından vazgeçip içten bir hal ile bu işi kendine görev haline getirir? Kim kendi çocuklarından daha çok başka çocukları düşünür? Pekala belediye görevlileriyle gerekli yardımı muhtaç vatandaşlara da ulaştırabilirdi. Yaklaşan seçim diyeceksiniz elbet ama şahit olduklarımdan sonra ben sizin fikrinize katılamayacağım…
“Bir elin verdiğini öteki bilmemeli” “reklam kokuyor” diyeceksiniz bunun da farkındayım elbette. Örnek olması ve hayra vesile etmesi bakımından başkanımızın davranışını tebrik ediyorum.
Unutmayalım! İyilik bulaşıcıdır…
Düşünün sadece billboardlarda ya da televizyonda gördüğünüz kişinin kanlı canlı halini bir anda karşınızda görüyorsunuz ve müşfik tavırlarının karşısında ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Haberiniz yok çat kapı size misafir oluyor. Sizi yargılamak ya da kendisini göstermek için değil sizden biri olduğunu anlatmak için geliyor. Sizinle hem hal oluyor ve belki de gözünüzde büyüttüğünüz ya da “ne soğuk adam dediğiniz” bu kişinin aslında sizin gibi, sizden biri olarak ve size destek olmak adına geldiğini hissediyorsunuz. Dertlerinizi dinliyor, çözüm yolları buluyor en önemlisi sizi anlıyor…
Pek söyleyecek bir şey kalmadı, kalbimden geçenleri kalemime döktüm sanırım. Tek bir şeye hala içim acıyor ve onu da söylemek istiyorum
Çocukların bir dediğini iki etmeden isteğini yerine getiren bunca aile varken istediğine ulaşınca bir diğeri için ağlayan bunca doyumsuz çocuk varken, çamaşır makinesine sevinen çocuğu asla unutamayacağım!
Sizin de yüreğiniz sızlamadı mı?