Dilin âfetleri çok ve kendini bunlardan korumak zor olduğu için, elden geldiği kadar susmak en iyi çaredir. O hâlde insan, zarûret mikdarından fazla konuşmamalıdır.
Dediler ki (abdâllar), yani yüksek derecedeki veliler, konuşması, yemesi ve uyuması zâruret mikdarında olan kimselerdir.
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri buyurmuşdur:
Doğru söylemek, hayırla buyurmak, ve insanların arasını bulmak hariç konuşmada hayır yokdur. (Nisâ: 114)
Muaz İbni Cebel radıyALLAHu anhdan;
Ya ResûlALLAH! Bana nasihat et.
Peygamberimiz -sallALLAHü aleyhi ve sellem.
Diline sahib ol!
Muaz radıyALLAHu anh tekrar sordu.
Ya ResûlALLAH! Bana nasihat et.
Peygamber sallALLAHü aleyhi ve sellem;
Anan seni kaybetsin ya Muaz! İnsanların yüz üstü Cehenneme düşmelerine sebeb dillerinden başkası değildir.
Ömer radıyALLAHü anh buyurdu ki:
Ebubekiri gördüm, dilini parmağıyla tutmuş çekiyordu.
Ey Resûlullahın halifesi! Bunu ne için yapıyorsun, deye sordum.
Bu beni ne işlere düşürmüşdür, dedi.
Sahabeden birisi der ki:
Kalbinde kasavet, bedeninde bir gevşeklik, rızkında bir kıtlık görürsen bilki sen mutlaka lüzûmsuz, fuzûli şeyler konuşmuşundur.
Yunus Emre hazretlerinin şu sözleri meşhurdur.
Az söz erin yüküdür, çok söz hayvanın yüküdür
Bilene bu söz yeter sende cevher var ise.
Tâvûs kuddise sirruh;
Dilim yırtıcı bir hayvandır. Serbest bırakırsam beni parçalar, buyurmuşlardır.
Abdullah bin Selâmın Cennetlik olduğunu, Resûl-i Ekrem sallALLAHü aleyhi ve sellem, tebşir edince ashabı kiram radıyALLAHu anhüm, kendisine sebebini sorduklarında Abdullah bin Selâm radıyalllahu anh:
Boş söz konuşmam ve kimseye karşı kötülük düşünmem buyurmuşlardır.
Konusmak ihtiyac ise Susmak sanattir.
Kalın Sağlıcakla…