Nihayet bir sınav daha bitti… Kimimizde de ömrümüzden bir ömür daha gitti… Gitti, gelmez bir daha… Nasıl gelsin ki o güzelim gençlik yıllarım?.. Bir sınav ve geleceğimi şekillendirecek olan bir meslek… Komik ve trajedik bir durum yani çok dramatik velhasılı…

                Ne de olsa gencim, işim ne ki; olmadı, gelecek yıl bir daha girerim, ne olacak ki!.. Ne de olsa geçen yıllar bedava… Belki bakarsın bu sefer, istediğim bölümü ve üniversiteyi kazanırım. Bir de bakarsın TIP gelir. İşimi garantiye alırım; lakin Katarlı öğrencilerden sıra gelir mi ki?..

                Onu bilmem ancak şu bir gerçek ki EĞİTİMDE DE ADALET VAR DİYORLARDI; LAKİN O DA YILAN HİKAYESİ OLDU…

                Bu sınav işkencesi geleceğin nesilleri için ne zaman son bulacak acaba?.. Şu bir HAKİKAT Kİ gelecek nesil bu çileyi BİTİRECEK hem de kökünden…

                Boynuz kulağa geçecek, bizim yapamadığımızı bu gelecek nesil yapacak. Akıllı düşünene kadar deli köprüyü geçermiş…

                Dinsizin hakkından imansız gelirmiş; yarası olan gocunur… Bu ülkede MESLEK LİSELERİ çok iyi bir şekilde yetiştirilmeli ve koordine edilmeli…

                Artık şu yollar yapılmadan önce internet kablosuymuş, elektrik kablosuymuş çartmış çurtmuş, önceden yapılıp sonrasında Maraş deyimiyle bir KİBAR yollar yapılmalı şu yüzyılda yamalak yollardan sokaklardan ve caddelerden kurtulmak gerekir…

                Eğitim işi de öyle artık! Gelişi güzel gençler üniversiteyi işgal etmemeli; bunun yanı sıra kendini bilmez egoist akademisyenler de yer işgal etmemeli… Artık bir düzen bir vitrin bir kural bir kaide gelmeli; gelmeli ki GENÇLER NEFES ALSIN; KENDİNİ BULSUN!

                Evlilik çağında nice gençler bir üniversite uğruna en verimli yılları heder olup gidiyor! Sonra da diyorlar ki TÜRKİYE’de NEDEN GEÇ EVLİLİKLER OLUYOR ve SONUNDA AYRILIKLAR BAŞGÖSTERİYOR?

                Sonra da ARABULUCULUK yap, dur… Bir kere sistem baştan yanlış, bunu idrak edip algılayıp çözüm bulan yok! Bu genç nesil nereye sürükleniyor? Sorarım size ey sevgili okurlarım, kardeşlerim, vatandaşlarım!..

                Sonra da NEDEN ÇOCUK SAYISI AZ?... Nasıl olmasın ki yediğin gıda BOZUK! Giydiğin kıyafet DOĞAL DEĞİL!  Aldığın nefes KİRLİ! İçtiğin su BULANIK! Hangisini SAYSAM ki…

                KİTAP okumak YOK! KUR’AN-I anlamak hele hele hiç yok! Sorarsanız da pek ala MÜSLÜMANIM elhamdülillah, aferin; bravo…

                Adalet, hak, hukuk, kul hakkı nerede o hiç YOK! Unut gitsin, istemem yan cebime koy! Sofrayı apartman penceresinden yahut balkonundan silkele gitsin, sokakta yere gelişi güzel tükür, sokakta ve parkta gelişi güzel çöpleri yere at, gitsin… Yolda trafik kurallarını çiğne gitsin, niye? Eee kanun benim de ondan… Torpil olmuş; referans ne ki canım sen de katıl bu kervana bir haram yersen alışırsın hem de çok lezzetli gelir… İlkin zor ama zamanla alışırsın bir de bakmışsın ki HELAL yesen, tüh! Ben ne yaptım HARAM yedim dersin olur, biter… Kul HAKKI ne ki?.. Hz. Allah (c.c.) demiyor ya bana KUL HAKKIYLA gelmeyin diye (sümme haşa!)… Ne de olsa Müslümanım yerin CENNET ve GARANTİ(!)

                Faiz haram, haram, haram… TÜRKİYE olarak MÜSLÜMANIZ ya ne işimiz olur faizle… Hele karıştırma koy, gitsin yan cebime önümüze bakalım, biz. Bence bakmayalım pek de aydınlık DEĞİL…

                Neyse efendim, bu sistem de şişti ve patladı. Yeni bir nefes lazımdır artık. Şu sınav adını ve sistemini değiştirelim olsun bitsin! Yetmedi bir de Milli Eğitim Bakanını değiştirelim, tamamdır bu iş…

                Haydi! Millet yeni bir sistem lazım, ne de olsa METAL YORGUNLUK diye bir şey var. Bir de sistem değiştirdik mi bu iş tamam…

                Bir yirmi yıl daha… Dişinizi sıkın düzlüğe çıkmamıza az kaldı… Ömür gitti… Ben ezildim, yok oldum, bittim, tükendim, toz toprak oldum ve sen hele hele sizler bir eliniz yağda bir eliniz balda… Doymak nedir bilmediniz, şükür nedir UNUTTUNUZ!..

                Eğitim, sanayi, spor, sosyal yaşam, refah bir hayat vs… Levil atlayamadık gitti…  Saygı yok, sevgi yok, birlik yok, dirlik yok… Yok… Yok… Yok… Biz iyi olur dedikçe, yazıyoruz, çiziyoruz dedikçe… Ne hikmetse tersine gidip duruyoruz. Arkadaş başka TÜRKİYE yok!... Bu güzelim ülke bizim; bizim için yapıp güzelleştirelim. Bana ne elin KATARINDAN, AVRUPALISINDAN, ŞUNDAN BUNDAN… Ben kendi ülkemi bırak rahat gezmeyi işimde bile para kazanmak için bin bir takla atıp duruyorum. Affedersiniz, ben Türkiye’de mi yaşıyorum? Yoksa başka bir ülkede mi? Öz yurdumda oldum bir esir, köle, yabancı… Biz neyin kafasını yaşıyoruz acaba?

                YKS mi? Sorular gereksiz bir şekilde zordu… (Eğitim verdiniz de almadık mı? Sanki COVİD 19’ u biz yaşamadık; okullarda eğitim verildi de biz gitmedik ya…) Seneye görüşürüz, bay bay…

                Kalın sağlıcakla…