Hz. Allah’a ne kadar şükür etsek azdır. Bizleri yeniden üç aylara kavuşturdu. Mevlâmız, bizleri hakkıyla Hz. Peygamberimizin (sav) buyurduğu gibi “Allah’ım! Hakkımızda Receb ve Şabanı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a eriştir.” Hadis-i Şerife’sine nail eylesin.

              Dini literatürümüzde ve yüzyıllardan beri süregelen ve şifahi olarak nesillerden nesile aktarılan mübarek üç aylar yani gecelerin Regaib ve Miraç kandillerinin “Receb” ayında, Berat kandilinin “Şaban” ayında, Kadir gecesinin ise “Ramazan”  ayında olmasıdır.

               Recep ve Şaban aylarında bizlerin her zaman olduğu gibi Hz. Peygamberimizi örnek almalıyız. O, bu aylarda özellikle Ramazan ayı dışında en çok Receb, Şaban, Muharrem ve Şevval aylarında tam ayı kapsayacak şekilde olmamakla beraber nafile oruç tuttuğunu görmekteyiz.

                Receb ayı geldiğinde Peygamberimiz’in şöyle dua  ettiğine şahit oluruz: “Allah’ım! Hakkımızda Receb ve Şabanı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a eriştir!” Bir Hadis-i Şerif’te ise şöyle buyuruyor:

                “Allah’ın en seçkin ayı Receb’tir. O Allah’ın ayıdır. Kim Receb ayını yüceltirse Allah’ın emrini yüceltmiş olur. Kim Allah’ın emrini yüceltirse Allah onu naim cennetlerine sokar ve ona Allah’ın en büyük rızası vacip olur.”

                 “Cennette kendisine recep denilen bir nehir vardır.  O nehir sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır. Recep ayında kim bir gün oruç tutarsa Allah (c.c) bu nehirden onu içirir.”

                 “Receb ayında çokça istiğfar ediniz, Recep ayının her saatinde cehennemden azat edilen kullar vardır. Allah’ın  (cennette ) öyle şehirler vardır ki onlara ancak Recep ayında oruç tutan kullar girebilirler.”

                  Receb  ayından sonra Şaban ayı girer.  Hz. Aişe validemiz, “Resûlullah’ın Şaban ayındaki kadar oruçlu olduğu bir ay görmedim. “ demektedir.

                Bir rivayete göre Efendimiz, ashabtan biriyle Şaban ayında oruç tutmanın fazileti hakkında şöyle konuşmuşlardır: “Sen bu ayın  (Şaban) ortalarında bir oruç tuttun mu?” diye sordu. O zat, hayır tutmadım deyince, Rasûlullah (sav) o halde Ramazan’dan çıkıp iftar ettiğinde (yani bayramdan sonra ) o tutmadığın oruç yerine iki gün oruç tut.” Buyurmuştur.

                “Bütün insanlar günah işler lakin günah işleyenlerin en hayırlısı tevbe edenlerdir.” Hadis-i Şerife’sinde buyurduğu gibi bu aylarda bolca tevbe istiğfar etmeliyiz. Unutmamalıyız ki halk tabiriyle düşmez, kalkmaz sadece Hz. ALLAH’tır. Rabbimiz derdi, cefayı sevdiği kuluna verir. Burada asıl olan tez vakitte tevbe etmektir. Mevlâmıza sığınmaktır.

                Hadis-i Şeriflerden anlaşılıyor ki Peygamber Efendimiz  (sav), Receb ve Şaban aylarında daha çok oruç tutar, farz namazlarından başka nafile kılar;  zikir ve tesbihini, hamdini ve şükrünü daha da artırır, yoksullara daha çok sadaka verirdi.

Ashsb-ı Kiram da bu ayların önemini anlayarak ve sevabına erişmek için var güçleriyle çalışırlardı. Bilhassa Şaban’dan sonra Ramazan geleceği için bu huzur ve sevinç ayına yoksulların da hazırlıklı girmeleri için ellerinden gelen her yardımı yaparlardı.

Devam edecek ...