Adamın biri, küçük bir kuş avladı.Kuş dile gelip avcısıyla konuştu:
Benimgibi ufacık bir kuşla mı doyacaksın? Bak sana ne diyeceğim; beni salıverirsensana üç öğüt veririm. Bunlar beni yemenden daha çok işine yarar.
Adam,kuşun teklifini kabul etti.
Lakin,dedi küçük kuş; her öğüt verdiğimde yerimi değiştirmeme de izin vereceksin,olur mu?
Adam,kuşun bu teklifini de kabul etti.
Küçükkuş ilk öğüdünü söyledi:
Olmayacaksöze, kim ne söylerse söylesin, sakın ola kanma!
Kuşbu öğüdü, adamın avucundayken vermişti. Adam onu serbest bıraktı. Kuş uçtu, azötedeki duvarın üzerine kondu.
Küçükkuş ikinci öğüdünü burada verdi:
Geçipgitmiş şeye üzülme, fırsatı da kaçırınca dertlenme.
Kısabir süre sessiz kalan kuş, konuşmaya devam etti:
Biliyormusun? Şu küçük bedenimle elli gram ağırlığında paha biçilmez bir inci var! Oinci seni de çocuklarını da çok zengin edebilirdi; ancak demek ki nasibindeğilmiş, inciyi kaybettin. Yazık, eşi bulunmaz bir inciydi!
Adam,bu sözler karşısında çok şaşırdı ve üzüldü. Derdinden feryat figan etti. Kuş,ona dedi ki:
Sana,az önce , “geçmiş gitmiş şey için üzülme”diye öğüt vermedim mi? Mademki fırsat elinden kaçtı ne diye üzülüyorsun? İkinciöğüt olarak da “olmayacak söze sakıninanma” dedim.
Akıllım,ben otuz gram ağırlığında bile değilken; içimde nasıl olur da elli gram incibulunur?
Adam,bu söz üzerine kendine geldi.
Haydi,üçüncü öğüdünü söyle! dedi.
Kuş,alaylı bir şekilde karşılık verdi:
Sankiilk iki öğüdümü iyi dinledin de üçüncüsünü istiyorsun! Uykuya dalmış bilgisizbir kişiye öğüt vermek, çorak toprağa tohum saçmak gibidir.
“Bilgisizlik ve aptallık yırtığı yama kabuletmez! Ona hikmet tohumunu beyhude saçma!”
(MESNEVİDEN ÖYKÜLER)