Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır. Kızılderili atasözü Delikanlının biri senelerce yurtdışında okuduktan sonra vatanına ateist olarak geri döner. Üç sorusuna hiç kimse cevap veremediğinden dolayı canı gayet sıkıntılıdır. Ebeveyni oğullarına yardım etmek niyetiyle büyük ilim sahibi olan köyün hocasına götürürler. Hoca ve delikanlının arasında geçen diyalog şöyle devam eder: Delikanlı: "Kimsin sen? Sorularıma cevap verebilecek misin?" Hoca: "Allah'ın bir kuluyum ve onun izniyle sorularına cevap verebileceğim." Delikanlı: "Emin misin? Profesörler bile cevap veremedi bana." Hoca: "Allah'ın izniyle cevap vermeye çalışırım." Delikanlı: "Üç sorum var: Allah yaşıyor mu? Öyle ise şeklini bana göster. Kader nedir? Eğer şeytan ateşten yaratıldıysa neden cehenneme yollanıyor, cehennemde ateş dolu değil mi? Ateş ateşi nasıl yaksın. Tanrı bunu düşünemedi mi?" Bu arada, aniden bizim hocamız delikanlının başı üzerinde bir saksı kırar. Delikanlı canı yana yana sorar: "Neden sinirlendin ki?" Hoca: "Sinirlenmedim. Bu benim üç soruna bir cevabım, der." Delikanlı: "Hiç birşey anlamadım." Hoca: "Nasıl hissetin kendini saksıyı başında kırınca?" Delikanlı: "Tabii ki fena bir acı hissettim." Hoca: "Yani, acının varlığına inanıyor musun?" Delikanlı: "Evet" Hoca: "Bana bu acının şeklini göster o zaman." Delikanlı: "Gösteremem." Hoca: "Bu benim ilk cevabım. Herkes Allah'ın varlığını hisseder ama Allah'ı göremez. Dün gece rüyanda benim başında saksı kırdığımı gördün mü?" Delikanlı: "Hayır." Hoca: "Bugün böyle bir olay yaşayabileceğini hiç düşündün mü? Aklından geçti mi?" Delikanlı: "Hayır." Hoca: "Bu işte kaderdir." Hoca: "Biz neyden yaratıldık? Topraktan yaratılmış değil miyiz?" Delikanlı: "Evet, böyle denir." Hoca: "E o zaman? Saksı da topraktan yapılmadı mı? Allah isterse ateşten yaratılan şeytanı ateşin içinde cezalandıramaz mı?"