İnsanımız son zamanlarda oldukça kırıcı olamaya başladı. Siyasi rekabet arttıkça ona paralel olarak kırıcılık da artıyor. İnsanları suçlamak, yargılamak ve aşağılamak o kadar çok ve kolay yapılıyor ki. Haberleri bile izlerken bazen +18 işareti koymak gerekiyor. Evet, bizler insanız ve hata yapabiliriz. Bunu karşı taraf için de düşünmeliyiz. Fakat bizler kişileri hemen vatan haini, ülke ve din düşmanı ilan ediyor ve ardın dan da ağzımıza gelen kötü sözleri söylemekten çekinmiyoruz. Küfürlü konuşmak fıtratımız haline gelmiş. Ama bazıları unutuyor, insan olduğumuzu veya insan olduğunu. Açıyor ağzını içinde ne varsa döküyor, karşıya kan kusuyor. Belki de hatasını söylemek için değil, kendini rahatlatmak için söylüyor. Bu kadar kin ve garez dolu cümleleri… Oysa biz insanız ve biz farklıyız. Biz insan olduğumuz için hata yapabiliriz. Zaten hata yapmıyorsa bir varlık, o insan değildir. Peygamberlerin bile ufak hatalar yaptığı bir dünyada, nasıl olur da kendini hatasız zanneder insanoğlu. Hiç haddini bilmeden… Hata yapan insanların hatalarını söylenme şekli ve yeri de vardır. Her hata her yerde söylenmez, hatalar düzeltilmek için söylenmeli, küçük düşürmek için değil. Biz unutuyoruz hatayı düzeltmeyi, istiyoruz eşi dostu küçük düşürmeyi. Oysa adap erkân ve üslup bilmezler sarmış her yanı. Bu had bilmezler kılıflarını da hazırlamışlar, ben böyleyim, ben her yerde aynı konuşurum, benim içim dışım bir diye. Kimi ortamda küfürlü kimi ortamda argolu konuşan adap erkân bilmez bu insanlar, yaptıklarından utanmaz. Aksine gururla ‘Ben böyleyim’ der. Terbiyesizliği bir meziyet zannederek… Oysa insan her ortamda aynı olmamalı ve olamaz da. Büyük var küçük var, aile var, arkadaş var. İnsanların farklı ortamda farklı davranmasıdır en doğal ve güzel olanı. Her yerde aynı olduğunu söyleyen bu insanlara sormak lazım; Sen her yerde aynı isen, hacet giderdiğin yerde de, yemek masasında da aynı mı davranıyorsun?  Diye. Oysa insan bilmeli, kâinatta farklı ve özel olduğunu, farklı olduğu için de ortamlarda farklı davranması gerektiğini. İfadelerine dikkat etmeli, kimin yanında ne konuştuğunu ve ne konuşacağını çok iyi bilmeli. İnsanlar da tıpkı küpler gibidir. Bazen bilemeyiz dışardan bakınca, içlerinde ne gizlediklerini. Aslında bildirir bize, çatlaklardaki sızıntı yapan kirleri. Bal küpünden bal, sirke küpünden sirke sızıntısı gibi… Kin ve nefretle dolu insanlarda sevgi ve şefkat sözleri bekleyemezsiniz. Onlardan kin ve nefret çıkar. Kaba insandan kibarlık, kibar insandan kabalık beklemek te yanlış galiba. Zira altından kömür, kömürden altın tozu dökülmesini beklemek beyhudedir. Oturuşumuz, kalkışımız, cümlelerimiz, selamımız ve daha nice hal ve hareketimiz bizi yansıtır. Herkes ancak içindekini boşaltır, Herkes cümleleriyle kendisini yansıtır Bu nedenledir ki; Kendini bilmez kendinden de bilmez. Ne diyelim: Üslub-u beyan, ayniyle insan!